Mesajı Okuyun
Old 09-11-2008, 01:39   #26
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,
Benim ifade etmeye çalıştığım nokta suç oluşturan fiiller karşısında ceza verilmemesi değil; konumuz bağlamında bu fiillerin artık suç oluşturmaması gerektiğidir. Zira, Türk Ceza Hukuku sistemi, parasal borçlar nedeniyle özellikle hapis cezası vermekten yerinde olarak uzaklaşmıştır. Çağdaş ceza hukukçularının hemfikir olduğu noktadır ayrıca... Tarih sayfalarında, özellikle Roma'da borcunu ödemeyenin cezası ölümdü. Sonraki yüzyıllarda bu cezanın çok ağır bulunması nedeniyle hapis cezasına, ardından da günümüzdeki ugulama ile hiç ceza verilmemesine karar verdi ceza doktrini. Bizim sistemimiz de buna karar verdi; ama İcra İflas Kanunu'ndaki hükümleri unuttu!

Olaya icra hukuku penceresinden baktığımızda da zaten bir zorlama, bir yaptırımın cebri icranın doğası gereği var olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin haciz ve muhafaza...

Borçlar hukuku tabanında baktığımızda da, eğer borcunu ödememek "suç"; borcunu ödemeyen de "suçlu" ise, zaten tazminat hukuku temelli olarak gecikme tazminatı adı altında bir ceza verilmektedir. Hukukun bir bütün olduğu düşünülürse, borçlar hukuku anlamında cezalandırılan bir kişi, ayrıca mal beyanında bulunmadığı veya taahhüdünü ihlal ettiği için özgürlüğünden yoksun bırakılırsa adeta iki defa cezalandırılmış olur.

Yaniözetle, bizim kimseye "tutamayacağın sözü verme; yoksa seni cezalandırırız" deme hakkımız yoktur. 1948, 1963 ve 1967'de imzalanan Milletlerarası İnsan Hakları Sözleşmeleri'nin parasal borçlar için hapis cezasını yasakladığını da düşünürsek; ki Türkiye bu anlaşmalara taraftır, artık kanunların da bunu demeye hakkı yoktur.