Mesajı Okuyun
Old 05-11-2008, 14:34   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

İşinize yarar umarım.

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/10312
Karar: 2005/8947
Karar Tarihi: 29.09.2005

ÖZET: Davacının davalı PTT ile hukuki ilişkisinin belirlenip, husumet itirazı ve zamanaşımı def'i hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekir.

(818 S. K. m. 140) (1086 S. K. m. 73)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 17. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 20.04.2004 tarih ve 2003/391-2004/158 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak taraf vekilleri tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 27.09.2005 gününde davacı avukatı Erendiz Ö. gelip, davalı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Yaşar A. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, Kanada'ya öğrenim amacı ile giden müvekkiline üniversiteye kayıt başvurusu için istenilen lise transkriptinin annesi tarafından davalının Mesa Şubesi'nden APS yolu ile postaya verildiğini, belgelerin postada kaybolması nedeniyle müvekkilinin bir yıl kayba uğradığını ileri sürerek, (90.000) USD maddi ve (100) milyar TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, annesince davacı adına postaya verilen gönderinin hangi ülkede kaybolduğunun anlaşılamadığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, belgenin ulaşması halinde davacının yapacağı başvurunun kabul edileceğinin belirsiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, sunulan kanıtlara ve kısmen benimsenen bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının davalı aracılığı ile gönderilen kayıt başvuru belgelerinin ulaşması, okula kabulü ve mezuniyeti halinde bir mühendisin Türkiye'deki bir yıllık ortalama gelirini bir yıllık mezuniyet gecikme bedeli olarak tazminen isteyebileceği, bunun da (9077) USD olduğu; davacının başlangıçta dil öğrenimi için Kanada'ya gittiği, oradaki ev kirası, elektrik, su ve diğer harcamaların dil öğrenimi amaçlı yurtdışı ikametinin zorunlu gereği olduğu ve bu harcamalarla ilgili olarak bilirkişilerce hesaplanan (10.875) USD'nin istenemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile (9077) USD maddi ve takdir edilen 3 milyar TL manevi tazminatın faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

1- Davalı PTT vekilince uyuşmazlığın taşıma sözleşmesinden kaynaklandığı, bu sözleşmenin müvekkili kuruluş ile davacının dava dışı annesi arasında kurulduğu, sözleşme tarafı olmayan davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, davanın zamanaşımına uğradığı cevap dilekçesinde ve sonraki lahiyalarda savunulmuştur. Dava şartları ve engelleri niteliğindeki bu usuli itiraz ve def'i hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği gibi, gerekçeli kararda da tartışılmamış, uyuşmazlığın tabi bulunduğu hukuki ilişki de tavsif edilmemiştir. Bu bakımdan, hukuki ilişkisinin belirlenip, husumet itirazı ve zamanaşımı def'i hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesini teminen kararın öncelikle değinilen bu usule aykırılıklar yönünden bozulması gerekmiştir.

2- Davalı vekilinin diğer ve davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentteki nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA; 2 nolu bentteki nedenlerle davalı vekilinin diğer ve davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmemesine, aşağıda yazılı bakiye 1.10.-YTL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 29.09.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2003/3387
Karar: 2003/10061
Karar Tarihi: 28.10.2003

ÖZET : Dava, kaybolan çek nedeniyle davacının uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davalı banka çekin postada kaybolduğunu, kendisinin kusuru bulunmadığını savunmuş olmasına göre, öncelikle bankanın davaya konu çeki 5584 sayılı Posta Kanunu'na uygun bir şekilde gerekli özen ve dikkati göstererek ve gönderinin niteliğine uyan tarzda postahaneye teslim ettiğini kanıtlaması ve bu şekilde gönderilen çekin postada kaybolduğunun sabit olup olmadığı hususlarının araştırılması gerekmektedir. Buna göre, davalı bankanın bu yöndeki delilleri toplanarak, sonucuna göre davaya konu çekin kaybı nedeniyle davalı bankanın sorumlu tutulup, tutulmayacağı açıklığa kavuşturulup, bundan sonra bir karar verilmesi gerekir.



(6762 S. K. m. 669, 675, 676, 730)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Aydın Asliye 1.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 23.12.2002 tarih ve 2002/476 - 2002/1554 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı banka tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Pınar Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın kredi müşterisi olup, aldığı kredi karşılığında müşteri çekleri ciro ederek verdiğini, bunların arasında 850.000.000.-TL bedelli çekin bankaca verildiği D.... Postahanesi'nde kaybolduğunu ve kimliği belirsiz kişilerce ele geçirilerek, tahsil edildiğini ileri sürerek, müvekkilinin zararı olan 850.000.000.-TL.nın faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, meydana gelen olayda bankanın sorumluluğu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, tahsil için davalı bankaya verilen çekin bankanın uhdesinde iken kaybolduğu ve bedelinin davacıdan başka şekilde bankaca tahsil edildiği, bu çekten doğan davacı zararından bankanın sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, kaybolan çek nedeniyle davacının uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir.

Böyle bir durumda kaybolduğu öne sürülen çekin, TTK.nun 730/f.20 maddesinin göndermesi ile aynı Kanun'un 669-675 nci maddeleri ile 676/f.1 nci maddesi hükmüne göre, iptali sağlanıp, çekin hamili olduğunu iddia eden davacının öncelikle iptaline karar verilen çekin keşidecisine müracaat ederek çek bedelini ondan tahsile kalkışması, ancak bundan bir sonuç alamaz ise çekin zayiinden sorumlu olanı takip etmesi gerekir ise de somut olayda bahsi geçen ve zayi olduğu savunulan çek'i ele geçiren Murat K. adlı bir şahsın çek bedelini, muhatap banka olan E....bank Isparta Şubesi yerine aynı bankanın Karşıyaka Şubesine ibraz ederek tahsil etmiş olduğu dosya içeriğinden anlaşılmakta olduğundan, artık davacının öncelikle ve yukarıda açıklandığı şekilde işlem yapması gereksiz ve bundan bir sonuç elde edilmesi olanaksız hale gelmiştir. Bu itibarla artık davacının çekin zayiine sebebiyet verdiğini iddia edeni doğrudan doğruya takip ederek zararını ondan talep edebilmesi mümkün bulunmaktadır.

Ancak, davalı banka yaptığı savunmada, davaya konu çekin D.... Şubesi'ne gönderilmek üzere 13.02.2001 tarihinde A.... Şubesi tarafından taahhütlü olarak A... PTT'sine verildiğini, çekin ilgili şubeye ulaşmadan postada kaybolduğunu ileri sürmüştür. Davalı banka çekin postada kaybolduğunu, kendisinin kusuru bulunmadığını savunmuş olmasına göre, öncelikle bankanın davaya konu çeki 5584 sayılı Posta Kanunu'na uygun bir şekilde gerekli özen ve dikkati göstererek ve gönderinin niteliğine uyan tarzda postahaneye teslim ettiğini kanıtlaması ve bu şekilde gönderilen çekin postada kaybolduğunun sabit olup olmadığı hususlarının araştırılması gerekmektedir. Buna göre, davalı bankanın bu yöndeki delilleri toplanarak, sonucuna göre davaya konu çekin kaybı nedeniyle davalı bankanın sorumlu tutulup, tutulmayacağı açıklığa kavuşturulup, bundan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde gerekli araştırma yapılmadan bankanın sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı banka yararına bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı banka yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 28.10.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 2001/5735
Karar: 2001/10006
Karar Tarihi: 22.10.2001

ÖZET: Davacı, davalı idarenin özensizliği nedeni ile emekli ikramiyesi ile maaşının ödenmesi için gönderilen ödeme emrinin postada kaybolması nedeni ile geç ödenen paradan dolayı uğradığı zararın tazminini istemiştir. Mahkemece yapılacak iş, ikramiyenin Emekli Sandığı tarafından bankaya yaptırıldığının davacıya bildirilmesinin makul süreden sonra olup-olmadığı belirlenip, makul bir süreyi aşmış ise, makul süreden sonra ki günler için zararı olup-olmadığı araştırılıp, buna göre hüküm kurulması gerekir.


(5584 S. K. m. 47)

Dava: Davacı Ertuğrul Tepe vekili Avukat Sibel Vardar tarafından, davalı PTT Genel Müdürlüğü aleyhine 26/9/2000 gününde verilen dilekçe ile davacının emekli ikramiyesini geç almasından doğan maddi zararının tazmininin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 22/3/2001 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili Avukat Sibel Vardar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Karar: Davacı, davalı idarenin özensizliği nedeni ile emekli ikramiyesi ile maaşının ödenmesi için gönderilen ödeme emrinin postada kaybolması nedeni ile geç ödenen paradan dolayı uğradığı zararın tazminini istemiştir.

Mahkemece, davalı idareye karşı dava açma hakkının, 5584 sayılı Posta Kanununun 47/1 maddesine göre, gönderici Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne ait olduğu, davacının husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesi ile ret edilmiştir.

Dosyadaki kanıtlara göre, davacıya ait emekli ikramiyesi ile Temmuz 2000 maaşının ödenmesi için gönderilen ödeme emrini içeren taahhütlü mektup, T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü tarafından T.C. Ziraat Bankası Karacabey Şubesine gönderilmek üzere 28/7/2000 tarihinde Ankara/Bakanlıklar PTT Müdürlüğüne teslim edildiği, taahhütlü mektubun alıcıya ulaşmaması üzerine davacının müracaatı ile taahhütlü mektubun kaybolduğu tespit edilmiştir. T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü tarafından yeniden ödeme emri düzenlenerek gönderilmiş ve davacının eline 18/9/2000 tarihinde ulaşabilmiştir.

Davacı, davalının bankaya verilen ikramiyenin kendisine geç bildirilmesi nedeni ile zarar gördüğünü iddia ettiğine göre, mahkemece yapılacak iş, ikramiyenin Emekli Sandığı tarafından bankaya yaptırıldığının davacıya bildirilmesinin makul süreden sonra olup-olmadığı belirlenip, makul bir süreyi aşmış ise, makul süreden sonra ki günler için zararı olup-olmadığı araştırılıp, buna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın ret edilmiş olması doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıdaki gerekçe ile BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22.10.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 2001/455
Karar: 2001/3880
Karar Tarihi: 16.04.2001

ÖZET: Davacı tarafından Avukatlık Staj Bitim Belgelerinin Postaneden Adalet Bakanlığına gönderildiği, aynı tarihte başkasının gönderdiği ruhsatın gelmesine rağmen, kendisine ait ruhsatın gönderilmediği, araştırıldığında posta ile gönderilen belgelerin Bakanlığa teslim edilmediği anlaşılmıştır. Davacının gecikmeli olarak göreve başlayacağı emsallerine göre daha az kıdemli sayılacağı öte yandan emsallerinin işe başlamasına rağmen, kendisi için ruhsatın gelmemesi, nedeni ile emsallerine göre meslekte daha az hizmeti bulunan biri olarak onları izlemiş olabileceği gibi, böyle bir olumsuzluğun mesleki kişilik değerlerine de olumsuz yönde etki edeceği doğaldır. Bu bakımdan manevi tazminat istemi de yerindedir.

(818 S. K. m. 42)

Davacı Muhsin B. tarafından, davalı PTT Genel Müdürlüğü aleyhine 17.7.2000 gününde verilen dilekçe ile Adalet Bakanlığına posta ile gönderilen davacının avukatlık <staj bitim> dosyasının kaybolması nedeni ile, avukatlık ruhsatının geç gelmesinden doğan kazanç kaybı ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 19.10.2000 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı Muhsin B. tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Davacı, davalı idarenin özensizliği nedeni ile Avukatlık Staj Bitim dosyasının, Adalet Bakanlığına teslim edilmediğini, bu yüzden gecikmeli olarak Avukatlık Ruhsat Belgesini aldığını belirterek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

Mahkemece, maddi tazminata ilişkin iddiasını belgelendiremediği ve kanıtlayamadığı, manevi tazminat talebi içinde kişilik haklarına bir saldırı olmadığı gerekçesi ile dava ret edilmiştir

Dosyadaki kanıtlara göre, davacı tarafından Avukatlık Staj Bitim Belgelerinin 31.7.1998 tarihinde Diyarbakır Postanesinden Adalet Bakanlığına gönderildiği, aynı tarihte başkasının gönderdiği ruhsatın gelmesine rağmen, kendisine ait ruhsatın gönderilmediği, araştırıldığında posta ile gönderilen belgelerin Bakanlığa teslim edilmediği anlaşılmıştır. Böylece davacının yeniden düzenlediği belgelerden sonra Ruhsatı aldığı iddia edilmiştir. Böyle bir iddianın doğru olması ve davalı idareye teslim edilen dosyanın, makul ve emsallerine göre süresinde yerine ulaştırılmamış olmasının anlaşılmış olması durumunda, davacının zarar göreceği tabidir. Bu bağlamda davacının gecikmeli olarak göreve başlayacağı emsallerine göre daha az kıdemli sayılacağı öte yandan emsallerinin işe başlamasına rağmen, kendisi için ruhsatın gelmemesi, nedeni ile emsallerine göre meslekte daha az hizmeti bulunan biri olarak onları izlemiş olabileceği gibi, böyle bir olumsuzluğun mesleki kişilik değerlerine de olumsuz yönde etki edeceği doğaldır. Bu bakımdan manevi tazminat istemi de yerindedir.

Şu durumda, mahkemece yapılacak iş, staj bitim dosyasının hangi tarihte postaya verildiği, teslim edilmiş ise hangi tarihte Bakanlığa verildiği, verilmemiş ise bunun nedeni, bu sürenin emsallerine göre uygun olup-olmadığı incelenmeli; gecikme var ise, bu konuda dinlenecek bilirkişinin bildireceği maddi tazminat miktarı hüküm altına alınmalıdır. Şayet belirleme olanağı bulunmuyor ise, BK. nun 42. maddesine göre maddi tazminat miktarı tesbit edilmelidir.

Bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ile ve yazılı gerekçe ile davanın red edilmiş olması doğru olmadığından, kararın bozulması gerekmiştir.

Temyiz olunan kararın yukarıdaki gerekçelerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16.04.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.

Kararlar, gerçek zararın araştırılması ve belirlenmesini öngörmüş. PTT'nin sorumluluğunu sınırlamamış.

Saygılarımla.