Mesajı Okuyun
Old 05-11-2008, 00:29   #2
baruter

 
Varsayılan

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2007/15
KARAR NO: 2007/118
KARAR TR : 2.7.2007

(Hukuk Bölümü)

ÖZET: İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.
K A R A R



Davacı : İnanca İnş. Taah. Tic. Ve San. Ltd. Şti.

Vekili : Av. M.A.

Davalı : Bahçeşehir Belediye Başkanlığı

O L A Y : Davacı şirket, katıldığı ihale nedeniyle yatırmış olduğu 27.000,00YTL değerindeki teminat mektubunun iade edilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddi üzerine, davalı idare aleyhine Büyükçekmece 1. İcra Müdürlüğünün E:2005/1607 sayılı dosyasında ilâmsız icra takibi başlatmış; ancak, davalı Belediyece, Kamu İhale Kurumundan görüş sorulduğu, gelecek cevaba göre hareket etme zorunluluğu bulunduğundan bahisle talep edilen borca, faize ve fer’ilerine itiraz edilmesi üzerine takip durmuştur.

Davacı vekili; müvekkili şirket hakkında, İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü tarafından, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 84/3 maddesi gereğince bir yıl süre ile Beşiktaş Belediyesi ihalelerine katılmaktan yasaklama kararı verildiğini, hakkında sadece Beşiktaş Belediyesi ihalelerine katılma yasağı bulunduğundan, 21.12.2004 tarihinde davalı Bahçeşehir Belediye Başkanlığının açmış olduğu ihaleye iştirak ettiğini, hal böyle iken müvekkili şirket hakkındaki yasağın tüm ihaleleri kapsadığı gerekçesi ile davalı tarafından ihale teminatı olan 27.000.000.000 TL tutarındaki teminat mektubunun haksız ve dayanaksız olarak gelir kaydedildiğini ileri sürerek, itirazın iptali, takibin devamı ve davalının %40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesi istemiyle, 18.7.2005 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

BÜYÜKÇEKMECE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 31.1.2006 gün ve E:2005/598, K:2005/20 sayı ile, davanın, idarenin almış olduğu teminatın iade edilmemesi, irat kaydedilmesi yönünden yapmış olduğu idari bir kararla ilgili olduğu, dolayısıyla davanın idari yargıya açılması gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacı vekili, aynı istekle, 7.6.2006 gününde idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 3.İDARE MAHKEMESİ; 22.6.2006 gün ve E:2006/1883, K:2006/1361 sayı ile, uyuşmazlığın davacı şirket tarafından yürütülmekte olan icra takibinden kaynaklandığının anlaşıldığı; her ne kadar davalı taraf Bahçeşehir Belediye Başkanlığı ise de, dava konusu olayda İcra-İflas Kanunun uygulanması suretiyle sonuçlandırılacak uyuşmazlığın çözümünün adli yargının görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Z. Nurhan YÜCEL, Esen EROL, Levent ÖZÇELİK ve Celal IŞIKLAR’ın katılımlarıyla yapılan 2.7.2007 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME osya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu ve idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak, davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra memuruna yazı ile veya sözlü olarak yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre takip talebi üzerine icra dairesince düzenlenen ödeme emrinin, değişik 61. maddede öngörülen şekilde takip borçlusuna tebliğ edileceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasa’da iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67.maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68., ek 68/a. ve ek 68/b. maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu değişik 67. madde, “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasa’nın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “ Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur.” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “ İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri : a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Olayda, davacı şirket tarafından, davalı belediyece tesis edilmiş bir işlemin iptali ya da böyle bir işlemden dolayı yoksun kalınan maddi hakların tazmini istemiyle bir tam yargı davası açılmamış olması ve idarece alacağın miktarı yönünden itirazda bulunulmaması karşısında, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Büyükçekmece 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31.1.2006 gün ve E:2005/598, K:2005/20 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 2.7.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.