Mesajı Okuyun
Old 24-10-2008, 23:20   #3
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Güzel bir soru.Konu hakkındaki düşüncelerim şu şekilde.BK 114/II ye göre, tersine anlaşma olmadıkça, mevcut borç için bono ihdası borcun yenilenmesi(tecdit) sayılmaz.Bunun ters anlamından çıkan sonuç, sayın meslektaşımın da belirttiği gibi, bononun soyut bir alacak hakkı doğurduğudur.Alacaklı isterse bonoya, isterse alacak hakkını doğuran hukuki ilişkiye dayanabilir.(yarışan haklar)

Alacak hakkının zamanaşımına uğramış olması, hukuki ilişkiden bağımsız olan senedin de zamanaşımına uğradığı anlamına gelmez.Senet metninde alacak hakkı doğuran ilişkiye bir atıf varsa, örneğin senet şartlı ise, bu durumda senet açık borç ikrarını ihtiva etmeyeceğinden(teminat senedi-sebepten soyut değil) kambiyo takibine konu edilemez, yargılamaya ihtiyaç duyan bir konu haline gelir.

Menfi tespit davasında, senete karşı senetle ispat yükümü olduğundan, senedin asıl ilişki açısından karşılıksız kaldığı (veya senedin asıl ilişki ile ilintisi kurularak bu hakkın da zamanaşımına uğradığı) iddiası ancak senet niteliğinde bir belge ile veya kesin bir delille( ikrar vb) ispatlanabilir.Türk kambiyo hukukunda açık senet düzenlenmesi de mümkün olduğundan, senetteki vade ve tanzim tarihlerinin gerçek olması gerekmez.Aksinin ispatı yine yukarıda anlatıldığı şekilde mümkün olabilir.

Alıntı:
Ne var ki, bir defa bir mal alışverişine dayandığı "malen" kaydıyla yada bir alacak borç ilişkisine dayandığı "nakten" kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili ( nedene, illete bağlanması ) anlamına gelir ki, böyle bir durumda kanıt yükümlülüğü yer değiştirir. Senedi talil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. ( Y.11.H.D.4/5/1984 gün 1984/2517-2601 sayılı ilamı ) ( Alıntı : YHGK, 2003/19-781 E. 768 K. Kararından )

Alıntı:
Soyut ( mücerret ) Borç kabulünü içeren bononun bedelsizliğini ileri süren borçlu, önce bu bononun belirli bir nedeni olduğunu sonra da bu nedenin gerçekleşmediğini yazılı delille kanıtlamalıdır, kanıtlayamazsa ancak karşı tarafa yemin önerebilir.11HD, 1988/3884

Bonoda eğer bir kayıt varsa, ki sizin olayınızda var, artık buna uyulmak gerekir. Bu durumda menfi tespit davası açısından davacıya düşen "illete bağlama" şartı baştan yerine getirilmiş sayılır.Ne var ki, bono sebebe bağlansa dahi sebebin gerçekleşmediğinin (veya zamanaşımına uğradığının) yazılı delille ispatına dair yük halen borçludadır.

Kayıtın aksinin savunulması senetin talili ve ispat yükünün yer değiştirmesi sayılsa dahi kayıt paralelinde yapılan savunma ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmaz. Diğer deyişle, "malen" kaydı olan bonoda alacaklı mal alışverişini ikrar etse dahi ispat yükü yer değiştirmez ve malın verilmediğinin (veya hukuki ilişkinin zamanaşıma uğradığının) ispatı (yazılı-kesin delille) yine borçluya aittir.İspat yükünün yer değiştirmemesinin nedeni, senetteki kaydı "açıklayan" alacaklının dayanağının yine "senet" olmasıdır.Alacaklı malen kayıtlı senete karşı eğer "nakit verdim" savunmasında bulunsaydı, ispat yükü yer değiştirecekti çünkü alacaklı artık senete dayanamayacaktır.

Sizin senet metninden kaynaklanan tek geçerli iddianın, senetteki bedel hanesiyle ilgili olabilir.Senedin vade tarihi 3 yıl öncesinden geriye olamayacağı için 2005 yılı ve sonrasında olmak gerekir.Aşağıdaki yasa maddesine göre "TL"ye yapılan atıf "YTL"ye yapılmış olacağı için bu durumda da itirazın geçerli olamayacağı savunulabilir.


Alıntı:
5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun
Kabul Tarihi: 28 Ocak 2004
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 31 Ocak 2004 - Sayı: 25363

MADDE 3. - Kanunlarda ve diğer mevzuatta, idarî işlemlerde, yargı kararlarında, her türlü hukukî muamelelerde, kıymetli evrak ve hukukî sonuç doğuran diğer belgeler ile ödeme ve değişim araçlarında Türk Lirasına veya liraya yapılan atıflar, 2 nci maddede belirtilen değişim oranında Yeni Türk Lirasına yapılmış sayılır.