Mesajı Okuyun
Old 20-10-2008, 11:52   #10
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Avukatların hissi durumları ile ilgili bir şablon herhalde yoktur. Bir konu /durum hakkında ne hissedeceğiniz, kişiliğiniz ve birikiminizle ilgilidir.

Soru ( katili savunma sorusu ) oldukça tipik bir soru aslında. Cevap vermeyi deneyeceğim.

A) Hukuk bilgimle zekamı birleştirip katili kurtardım :

Bu durumda müvekkilimizin “katil” olduğu yolunda ciddi bir delil yoktu herhalde. Biz nasıl katil olduğuna “kanaat getirdik”? Bize itirafta mı bulundu? İtiraf bize yeter mi? Ceza hukukunda “tasarruf edilmezlik ilkesi” diye bir ilke yok muydu? Bir kişi suçu itiraf etse bile o suçu “gerçekte” onun işleyip işlemediğini araştırmak için yok mu ceza hukuku? Maddi gerçeğe giden yol tek başına itiraf olabilir mi?

( Hımm, hukuk bilgimle zekasımı birleştirip kurtardım adamı öyle mi? Ne bilgi, ne zeka, ama ne kibir! )

B) Adam katil, adalet gereği onu “kurtaramam”, davadan çekileyim.

Bu koşulda da “adamın katil olduğuna ilişkin bilgiyi nasıl edindim?” sorusunu sormak gerektir. Yine bir itirafsa, bkz. (A) şıkkındaki senaryo. Değilse, ciddi deliller var demektir. Ciddi delillere rağmen adamı kurtaracağımı düşünüyorsam, elimde daha ciddi karşı-deliller var demektir? O zaman bu adama niye katil dedim ki? ( itirafları A şıkkına yolluyoruz.) Adam katil olmayabilir, e o zaman bu adamı “kurtarmamak” daha büyük bir adaletsizlik değil mi?

( Adalet, adalet geldiysen tahtaya üç kere vur.)

C) Adam katil, savunmayacağım onu hatta maddi gerçeği bizzat ortaya çıkaracağım ki hukuk bilgisini zekasıyla birleştirecek başka bir avukat onu kurtarmasın.

Bkz. A ve B şıkları. Bu koşulda maddi gerçeği ortaya çıkaracak avukatın bunu hangi vasıtalarla yapacağını da bilmek iyi olurdu, cevabı biraz daha baharatlandırabilirdik belki.

D) Bu adamı ele vereceğim ki adalet yerini bulsun.

Adalet geldi ve üç kere tahtaya vurdu mu? Ben duymadım da. Nesini ele vereceğim bu adamın? Elimdeki aleyhe delilleri mi? E, sır saklama yükümlülüğüm var. Neydi o? Avukatlık Kanunu madde 36 mıydı? Olsun, yapacağım bunu. Bir daha kimse avukatlara güvenmeyecek olsa bile, mesleğimi bir daha yapamayacak olsam bile yapacağım.

Zedelediğim şey alt tarafı güven ilişkisi, ama karşılığında bir katilin yakalanmasına yardım edeceğim. Çünkü, ben o kadar zekiyim ki polis teşkilatının elde edemediği delilleri ele geçirdim ( Dedektif gibi çalışmadım tabii, zekam müvekkilimin bana güvenmesini sağlayıp delilleri ele geçirecek kadar açıkgöz olmamda yatıyor.)

Savunma hakkı, masumiyet karinesi...bunlar dert değil. Önemli olan masumlara zarar gelmemesi yolundaki ilke değil ki, önemli olan katilin ceza alması. Eh, bir de benim zekamla yapılmış olması tabii. Adil bir zeka gibisi yoktur !