Konu: iş kazası
Mesajı Okuyun
Old 14-10-2008, 13:01   #7
mustafaaladag

 
Varsayılan


T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/1754

K. 2004/2769

T. 23.3.2004

• İŞ KAZASI ( Eşin Ömür Boyu %100 Felç Kalmasının Eşin ve Çocukların Ruh ve Sinir Bütünlüğünü Ağır Biçimde İhlal Ettiğinden Manevi Tazminat İsteyebileceği - Ruh Bütünlüğünün İhlalinin Cismani Zarar Olarak Kabulü Gereği )

• MANEVİ TAZMİNAT ( Mağdurun İş Kazası Sonucu Felç Olmasının Eşin ve Çocukların Ruhsal ve Sinirsel Sağlık Bütünlüğünü Ağır Biçimde İhlal Ettiğinin Kabulü Gereği - Eş ve Çocukların Manevi Tazminat İsteyebileceği )

• CİSMANİ ZARAR ( Ruhsal Bütünlüğün İhlali Sinir Bozukluğu veya Hallerinin de Cismani Zarar Olarak Kabul Edilmesi Gerektiği - İş Kazası Sonucu Felç Olan Kocanın Eşinin ve Çocuklarının da Manevi Tazminat İsteyebileceği )

• AVUKATLIK ÜCRETİ ( Maddi Tazminatın Reddedilen Kısmı Mahkemece Uygulanan Takdiri İndirimlerle Kat Sayı Artışları Sonucu Değişen Sigorta Tahsilleri Peşin Sermaye Değerinin İndirilmesinden Kaynaklandığında Davalı Yararına Hükmedilmeyeceği )

818/m.43, 46, 47

ÖZET : Dava, kocanın geçirdiği iş kazası sonucu %100 işgöremez duruma gelmesi nedeniyle davacı kadının manevi tazminat isteğine ilişkindir.Cismani zarar kavramına ( BK. 46 ve 47 ) ruhsal bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil ruhsal ve sinirsel bütünlüğünde korunduğu doktrinde ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Öyleyse, bir kişinin cismani zarara uğraması sonucunda, onun ( ana, baba, karı, koca gibi ) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü ağır şekilde bozulmuşsa onlarında manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. -
DAVA : Davacılar, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 11.803.273.966 lira maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı Hasan Y.'e verilmesine, diğer davacılar hakkındaki taleplerin reddine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacılar vekili istenilmesi ve duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 23.3.2004 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacılar vekili Avukat Adil Ateş ile davalılardan Madenci Gemi San. Ltd. Şti. ve dahili davalı vekili Av. Nilhan Hatipoğlu geldiler. Diğer davalılar adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi B.Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendlerin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Tarafların hal ve mevkiine, kusur oranlarına, olayın oluşuna, ve olay tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiz ile birlikte hükmedilen tazminat miktarına göre; olayda, Borçlar Kanununun 43. maddesinin öngördüğü koşulların oluşmadığı gözetilmeksizin anılan maddeye dayanılarak tazminatın indirim yapılması isabetsizdir.
3- Olayın oluş şekline, müterafik kusur oranlarına, husule gelen elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, paranın alım gücüne, özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararının içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda; gerçekleşme biçimine, oranına, niteliğine hak ve nesafet kurallarına göre, kazalı yararına hükmedilen 7.500.000.000 TL manevi tazminatın çok az olduğu açıkça belli olmaktadır.
4- Dava, kocanın geçirdiği iş kazası sonucu %100 işgöremez duruma gelmesi nedeniyle davacı kadının manevi tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece dava reddedilmiştir.
Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan kişiye aittir. Yansıma yoluyla ayni eylem nedeniyle manevi üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Hal böyle olunca doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan yalnızca maddi sağlık bütünlüğü ihlal edilen kişi midir? Cismani zarar kavramına ( BK. 46 ve 47 ) ruhsal bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil ruhsal ve sinirsel bütünlüğünde korunduğu doktrinde ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Öyleyse, bir kişinin cismani zarara uğraması sonucunda, onun ( ana, baba, karı, koca gibi ) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü ağır şekilde bozulmuşsa onlarında manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Bu durumda olanların zararları ile haksız eylem arasında uygun illiyet bağı mevcut olduğundan, yansıma yoluyla değil, doğrudan zarara maruz kalma sözkonusudur. Kaza sonucu ağır yaralanan ve 2 kez ameliyata rağmen iyileşmeyen çocuklarının durumu sebebiyle ruhsal bütünlüğü bozulan anne ve babanın ( HGK. 26.4.1995 gün ve 1995/11-122, 1995/430 ) ve haksız eylem sonucu ağır yaralanan ve iktidarsız kalan kocanın karısının manevi tazminat isteyebileceklerine ( HGK. 23.9.1987 gün ve 1987/9-183 1987/655 ) ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları aynı esaslara dayanmaktadır.
Somut olayda, 2.12.1998 tarihinde 21 yaşında olan davacı Gülay Y.'in kocası diğer davacı küçüklerin babası olan Hasan Y.'in geçirdiği iş kazası sonucu felç olarak, ömür boyu başkasının bakımına muhtaç yatalak hale geldiği, iş göremezlik oranının %100 olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Kocasının ve babalarının bu derecede ağır vücut bütünlüğü ihlali olayının davacıların gözleri önünde cereyan etmesi ve ömür boyu devam edecek olması karşısında ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüklerinin ağır biçimde ihlal edildiği kabul edilmelidir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular nedeniyle, davacı eş Gülay Y. ile iş kazasından önce anne karnına düşmüş olmak koşuluyla çocukların BK.nun 47. maddesine dayanan manevi tazminat isteği yönünden olayda uygun illiyet ve hukuka aykırılık bağı koşullarının gerçekleştiği ve doğrudan manevi zarara uğradığı ve davanın da zamanaşımı süresi içinde açıldığı gözetilmeden yazılı şekilde manevi tazminat isteminin reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
5- Maddi tazminat talebinin kısmen reddi mahkemece uygulanan takdiri indirimle katsayı artışları sonucu değişen sigorta tahsilleri peşin sermaye değerinin indirilmesinden kaynaklandığı, bu gibi durumlarda maddi tazminatın reddi nedeniyle davalı yararına vekalet ücreti verilemeyeceği Dairemizin giderek Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarından olduğu halde reddedilen maddi tazminat üzerinden davalı yararına vekalet ücretine karar verilmesi hatalı olmuştur.
O halde davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 375.000.000 lira duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine 23.3.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.