Konu: iş kazası
Mesajı Okuyun
Old 14-10-2008, 13:00   #6
mustafaaladag

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/1892

K. 2006/3436

T. 4.4.2006

• İŞGÜCÜ YİTİMİNDEN DOĞAN MADDİ ZARAR ( %100 - Başkasının Bakımına Muhtaç Davacı İçin Bakım Giderinin Olay Tarihinden İtibaren Hesaplanması Gereği )

• BAKIM GİDERİNİN HESAPLANMASINDA İZLENECEK YÖNTEM ( İşgücü Kaybından Doğan Maddi Zararın %50’si İle Sınırlandırılacağının Kabulü Yanlış Olup Bakıcı Giderinin Tamamının Hesaba Katılması Gerektiği )

• MADDİ VE MANEVİ GİDERİMDE VEKALET ÜCRETİ ( Tazminat Taleplerinin Ayrı Birer Dava Olmaları Sebebiyle Hüküm Altına Alınan Maddi ve Manevi Tazminat Miktarları Üzerinden Vekille Temsil Edilen Davacı Yararına Ayrı Ayrı Vekalet Ücretine Hükmedilmesi Gerektiği )

506/m.20, 22, 26

818/m.43

4447/m.Ek.38

ÖZET : İşgücü kaybı sebebiyle başkasının bakımına muhtaç davacı için bakım giderinin olay tarihinden itibaren hesaplanması gerekir.
Öte yandan, 506 Sayılı Yasanın 20. maddesindeki kurala dayanılarak, bakım giderinin işgücü kaybından doğan maddi zararın %50’si ile sınırlandırılacağının kabulü yanlış olup, bakıcı giderinin tamamının hesaba katılması gerekir. Anılan yasa maddesindeki kural, ancak SSK’nın 506 Sayılı Yasa’nın 26. maddesine göre açacağı rücu davalarında istenebilecek olan tazminatın hesaplanmasında söz konusu olabilir.
Bu ilkeler doğrultusunda hesaplanacak olan maddi tazminattan gerekirse Borçlar Kanununun 43. maddesi uyarınca indirim yapılmalı ve en son SSK tahsislerinin peşin değeri de indirilerek davalının sorumlu olaca ğı tazminat miktarı saptanmalıdır.
Maddi ve manevi tazminat taleplerinin ayrı birer dava olmaları sebebiyle, hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden vekille temsil edilen davacı yararına ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmelidir.
SSK tahsisleri sebebiyle yapılan indirimden dolayı maddi tazminatın bir bölümün reddi nedeniyle davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesi yanlıştır.
DAVA : Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılama sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 141.727.49 YTL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davalı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 4.4.2006 Salı günü tayin edilecek Taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili ile karşı taraf vekili geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve özellikle olay tarihinde davalı şirketin ticaret sicilinde kayıtlı bulunduğu yer mahkemesinde davanın açılmış bulunmasına göre,
Tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine.
2-Zararlandırıcı sigorta olayı sonucu davacının % 100 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği ve başkasının bakımına muhtaç olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, bilinen devrede bakıcı giderinden kaynaklanan zararın tazminat hesabında dikkate alınıp alınmayacağı ve bakıcı giderinden kaynaklanan zararın, meslekte kazanma gücü kaybından doğan zararın %50’sinden fazla olup olamayacağı noktasında toplanmaktadır. 506 Sayılı yasanın 20/son maddesindeki düzenlemeye göre "sürekli kısmi veya sürekli tam iş göremez durumdaki sigortalı başka birisinin sürekli bakımına muhtaç ise sürekli iş göremezlik geliri %50 artırılır". Ancak bu maddedeki düzenleme 506 sayılı yasanın 26. maddesine göre kurumun açacağı rücu davalarında istenebilecek tazminatın belirlenmesinde dikkate alınabilir. Çünkü kurum halefiyet prensibi gereği işverenden ancak iş kazası sonucu bağladığı gelirin 506 sayılı yasanın 22. maddesine göre hesaplanacak peşin sermaye değerini isteyebilir. Sigortalı tarafından iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle işverene yönelik olarak açılan tazminat davaları ise Sosyal Sigortalar Kurumunca karşılanmayan zararın giderilmesini amaçlar. Davanın bu niteliğine göre bakıcı giderinin meslekte kazanma gücünün kaybından doğan zararın "%50’si ile sınırlandırılamayacağı, bakıcı giderme ilişkin zararın tamamının hesaba katılması gerektiği açıktır. Öte yandan bakıma muhtaçlık zararlandırıcı sigorta olayı sonunda ortaya çıktığına göre bakım giderinin de olay tarihinden itibaren hesaplanması gerektiği dolayısıyla bilinen devrede de bakıcı giderinden kaynaklanan zararın hesaplamada dikkate alınması gerektiği ortadadır.
Yapılacak iş; hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan verilere göre ve özellikle bakıcı giderinin bilinen dönemi de kapsayacağı ve maddi tazminatın miktarına göre herhangi bir sınırlamaya tabi tutulamayacağı göz önüne alınarak davacının zararını yeniden hesaplatmak, Tarafların hal ve mevkiine, kusur oranlarına, olayın oluşuna, tazminatın miktarına göre, olayda, Borçlar Kanununun 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağını karar yerinde değerlendirmek ve en son 4447 sayılı Yasanın Ek 38. maddesi gereğince hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan verilere göre hesaplanarak kurumca bildirilen peşin sermaye değeri yukarıda açıklanan ilkelerin ışığında nazara alınarak hesaplanan tazminattan indirilmek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
3-Maddi ve manevi tazminata yönelik taleplerin ayrı birer dava olmasına göre hüküm altına alman maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden vekille temsil edilen davacı yararına ayrı ayrı vekalet ücretine karar verilmek gerekirken toplam tazminat üzerinden hesaplama yapılarak noksan vekalet ücretine karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi maddi tazminatın bir bölümüne yönelik talebin reddinin, SSK Başkanlığı taralından sigortalıya bağlanan gelirlerde katsayı değişmesi nedeniyle meydana gelen artışlar sonucu yeniden hesaplanan peşin sermaye değerinin indirilmesinden kaynaklanmasına, davacının dava açarken bu hususları bilmesinin mümkün bulunmamasına göre maddi tazminatın kısmen reddi nedeniyle davalı yararına vekalet ücreti takdiri de hatalı olmuştur. Öte yandan manevi tazminatın reddi nedeniyle hüküm tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin 10/2 maddesi dikkate alınarak vekille temsil edilen davalı yararına vekalet ücretine karar verilmek gerekirken bu hususun göz ardı edilerek yazılı şekilde Taraflar yararına vekalet ücretine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, Tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı ile davalı yararına takdir edilen 450.00 YTL duruşma Avukatlık parasının karşılıklı olarak birbirlerine yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 04.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.