Mesajı Okuyun
Old 06-10-2008, 10:32   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Bu karar faydalı olabilir kanaatindeyim. Faks metninin karşı tarafa ulaştığına ilişkin herhangi bir delil veyahut "teyit" bulunmadıkça, faksın delil niteliği yoktur. Kaşe ve imza muhatap tarafından atılmış ise, faksın muhataba ulaştığı kabul edilmelidir düşüncesindeyim. Zaten aşağıdaki karar da bu yöndedir.


T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2008/11-126
K. 2008/120
T. 13.2.2008
• YARGILAMA SIRASINDA DAYANILMAYAN VE SUNULMAYAN DELİL ( Temyiz Dilekçesine Eklenen ve Üstelik Takip Dayanağı Faturalarla Bir İlgisi Bulunmadığı Anlaşılan Teslim Formlarına Atıf Yapılmış İse de Müteakip Bozma Gerekçesi Karşısında Bu Yönün Sonuca Etkili Bulunmadığı )
• BORCU SÖNDÜREN BELGE TEMYİZDE İLERİ SÜRÜLEBİLECEĞİ ( Borcu Söndüren Bir Belge Niteliği Taşımadıkça Yargılama Sırasında Dayanılmayan ve Sunulmayan Bir Delil Temyiz Aşamasında İleri Sürülemeyeceği )
• DELİLLERİN SUNULMASI ( Temyiz Dilekçesine Eklenen ve Üstelik Takip Dayanağı Faturalarla Bir İlgisi Bulunmadığı Anlaşılan Teslim Formlarına Atıf Yapılmış İse de Müteakip Bozma Gerekçesi Karşısında Bu Yönün Sonuca Etkili Bulunmadığı )
• TEMYİZDE SUNULAMAYAN DELİLLER ( Üstelik Takip Dayanağı Faturalarla Bir İlgisi Bulunmadığı Anlaşılan Teslim Formlarına Atıf Yapılmış İse de Müteakip Bozma Gerekçesi Karşısında Bu Yönün Sonuca Etkili Bulunmadığı )
6762/m.83, 85
1086/m.287, 288
ÖZET : Her ne kadar, bozma ilamında, ‘Borcu söndüren bir belge niteliği taşımadıkça, yargılama sırasında dayanılmayan ve sunulmayan bir delil, temyiz aşamasında ileri sürülemez’ şeklinde özetlenebilecek yerleşik Yargıtay uygulamasına aykırı olarak “…Yine, temyiz dilekçesine eklenen evrak teslim formları fotokopisinden, faturaların davalıya teslim edildiği anlaşılmaktadır.” denilmek suretiyle, davacı tarafça yargılama sırasında dosyaya sunulmayıp, temyiz dilekçesine eklenen ve üstelik takip dayanağı faturalarla bir ilgisi bulunmadığı anlaşılan teslim formlarına atıf yapılmış ise de, müteakip üçüncü paragraftaki bozma gerekçesi karşısında bu yönün sonuca etkili bulunmamasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Denizcilik İhtisas Mahkemesince davanın reddine dair verilen 7.6.2005 gün ve 2005/198-148 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12.12.2006 gün ve 2005/12616-2006/13194 sayılı ilamı ile;

( ... Davacı vekili, müvekkilinin davalının Laspezia-İstanbul ve Venezia-İstanbul arasındaki emtia taşımalarını yaptığını, söz konusu taşımalara ilişkin olarak kesilen 26.08.2002 ve 08.08.2003 tarihli faturalardan doğan demuraj ücretinin tahsili amacıyla başlattıkları takibe davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı, davaya yanıt vermemiştir.

Mahkemece, dosya kapsamına göre, 26.08.2002 tarihli faturaya ilişkin olarak, faturanın davalıya tebliğ edildiğine ilişkin delil sunulmadığı, demurajın hangi konteynırla ilgili olduğunun faturada gösterilmediği ve davacının alacaklı olduğuna ilişkin yeterli delil bulunmadığı, 08.08.2003 tarihli faturaya ilişkin olarak ise, davacının faturaya, kendisinin çektiği faksa ve depocu olan şirketin yazısına dayandığı, davalının imzasını içerir delil ve belge bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1-Dava, davacıya ait iki adet konteynırın geç teslimine dayalı, demuraj ücreti alacağına ilişkin olarak başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı vekili, delil olarak diğer delillerin yanında, varış ihbarnamesi başlıklı yazısına da dayanmış olup, dosya içindeki söz konusu faks içeriğinden, faksın davalıya çekildiği ve konteynırla ilgili bilgiler taşıdığı anlaşılmaktadır. Yine, temyiz dilekçesine eklenen evrak teslim formları fotokopisinden, faturaların davalıya teslim edildiği anlaşılmaktadır.

Her ne kadar, davalı davaya cevap vermemekle davayı ve bu meyanda davacı tarafça sunulan varış ihbarnamesi başlıklı belgeyi inkar etmiş sayılırsa da, mahkemece söz konusu faksın davalıya ulaşıp ulaşmadığı hususunda davalının isticvabı, davaya ilişkin konişmentonun ibraz ettirilmesi sonrasında, dosya kapsamı ve gümrük kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak, söz konusu konteynırların indirilip indirilmediği, faksın çekilip çekilmediği, faturanın davalıya teslim edilip edilmediği ve davalının faturaya itiraz edip etmediği hususları uzman bilirkişi ya da bilirkişiler aracılığı ile tespit olunarak, sonucuna göre karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.

2-Öte yandan, tarafların sıfatına göre tarafların ticari defterleri üzerinde de bilirkişi incelemesi yaptırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.

3-Kabule göre de, davacı vekili diğer delillerin yanında “her türlü yasal delil” demek suretiyle yemin deliline de dayandığı halde, davacı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadan, karar verilmesi de bozmayı gerektirmiştir... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle; her ne kadar, bozma ilamının ( 1 ) nolu bendinin ikinci paragrafında, ‘Borcu söndüren bir belge niteliği taşımadıkça, yargılama sırasında dayanılmayan ve sunulmayan bir delil, temyiz aşamasında ileri sürülemez’ şeklinde özetlenebilecek yerleşik Yargıtay uygulamasına aykırı olarak “…Yine, temyiz dilekçesine eklenen evrak teslim formları fotokopisinden, faturaların davalıya teslim edildiği anlaşılmaktadır.” denilmek suretiyle, davacı tarafça yargılama sırasında dosyaya sunulmayıp, temyiz dilekçesine eklenen ve üstelik takip dayanağı faturalarla bir ilgisi bulunmadığı anlaşılan teslim formlarına atıf yapılmış ise de, müteakip üçüncü paragraftaki bozma gerekçesi karşısında bu yönün sonuca etkili bulunmamasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 13.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.