Mesajı Okuyun
Old 08-09-2008, 13:32   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
18.Hukuk Dairesi

Esas: 2007/7881
Karar: 2007/8649
Karar Tarihi: 22.10.2007

ÖZET: Davacı, isteği ile Hıristiyan dinini tercih etmek suretiyle dinini değiştirmiş ve bu husus idari kayıt düzeltme ile nüfus kaydına işlenmiştir. Ramazan olarak taşıdığı ad İslam dininin kutsal aylarından birinin adıdır. Davacının dinini değiştirmesinin yanında kendi dinini ve kültürel yapısını yansıttığına inandığı adı kullanmak istemesi bir haklı neden sayılmalıdır. O halde, davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.

(4721 S. K. m. 27)

Dava dilekçesinde adın düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün ağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davada, davacı Hıristiyan dinini kabul ettiğini, Ramazan olan adının dini inancına uygun düşen <Daniel> olarak değiştirilmesini istemiş, mahkemece davacının adını değiştirmede haklı nedenin bulunmadığı gerekçesi ile <davanın reddine> karar verilmiştir.

4721 sayılı Türk Medeni Yasası'nın 27. maddesi hükmü uyarınca <kişi haklı nedenlere dayanarak adının değiştirilmesini hakimden isteyebilir.> Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği konusu her bir davadaki özel koşullara göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken objektif koşullardan çok değiştirme isteminde bulunanın mahkemeye sunacağı özel nedenlerin dikkate alınması gerekir. Bu özel, kişiye özgü nedenler; istemde bulunanın kişiliği, sosyal statüsü, aile ilişkileri de gözönünde bulundurularak hakim tarafından değerlendirilmelidir. Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Adını benimsemeyen kişiliği ile özdeşleştirmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır. Böyle bir durumda, ad değiştirme istemlerini içeren davalarda davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması ve öncelikle dikkate alınması gerekir.

Türk Medeni Yasasının öngördüğü <haklı neden> bu kapsam içinde değerlendirildiğinde hakimin bu konudaki takdiri; ileri sürülen nedenin ve yeni alınmak istenen ad veya soyadının toplum değerlerine ve yasanın buyurucu kurallarına ters düşmeyen, özellikle başkalarına veya çevreye zarar vermeyen, incitmeyen nitelikte bulunduğunun saptanmasıyla sınırlı olmalıdır.

Somut olayda; davacı, isteği ile Hıristiyan dinini tercih etmek suretiyle dinini değiştirmiş ve bu husus, 29.01.2007 tarihinde idari kayıt düzeltme ile nüfus kaydına işlenmiştir. Ramazan olarak taşıdığı ad İslam dininin kutsal aylarından birinin adıdır. Davacının dinini değiştirmesinin yanında kendi dinini ve kültürel yapısını yansıttığına inandığı adı kullanmak istemesi bir haklı neden sayılmalıdır. O halde, mahkemece yukarıda açıklanan hususlarda dikkate alınarak, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi yolunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğunda kabulü ile hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.10.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)