Mesajı Okuyun
Old 25-08-2008, 13:15   #2
Av.Olcay Pehlivanlıoğlu

 
Varsayılan

sayın Meslektaşım;

Umarım bu Yargıtay Kararı yol gösterici olur.

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2000/8524

K. 2000/9891

T. 11.12.2000

• İSTİRDAT DAVASI ( Kefaletin Geçersizliği İddiası - Keşidecinin İmzası Bulunmayan Bono )

• KEFALETİN GEÇERSİZLİĞİ ( Keşidecinin İmzası Bulunmayan Bono - İstirdat Davası )

• BONODA KEFALETİN GEÇERSİZLİĞİ ( Keşidecinin İmzasının Bulunmaması )

• KEŞİDECİNİN İMZASI BULUNMAYAN BONO ( Kefaletin Geçersizliği - İstirdat Davası )

• KEFİLİN ASIL BORÇLU İLE İLGİLİ İTİRAZLARI ( Keşidecinin İmzası Bulunmayan Bono )

• BORÇTAN SORUMLULUK ( Keşidecinin İmzası Bulunmayan Bono - Kefaletin Geçersizliği )

6762/m.614, 688

818/m.143,487


ÖZET : Ortada keşidecinin imzası bulunmayan ve dolayısıyla TTK. 688 ve onu izleyen maddelerindeki unsurları içermeyen bir senet bono niteliği taşımayıp şekil itibariyle geçersiz olduğundan, aval veren kimsenin de bu hususa dayanarak istirdat davası açması mümkündür. Alacaklı banka kredi sözleşmesine dayanarak varsa alacağını isteyebileceğinden, bu yöndeki iddia ve talepleri, istirdat davasını etkilemez.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 24.5.2000 tarih ve 1999/1125 - 2000/398 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ali Orhan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı banka tarafından müvekkili aleyhine girişilen icra takibinin kesinleşerek borcun müvekkilinin maaşından haciz yapılmak suretiyle tahsil edildiğini, ancak, takibe dayanak yapılan senette asıl borçlu Ali Osman M.'ın imzasının olmadığını, bu nedenle de kefil sıfatıyla da müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek, haksız yere tahsil edilen 385.304.000.- TL. nın davalıdan istirdadına karar verilmesini istemiştir.
Davalı banka vekili, B.K.'nun 143 ncü maddesi gereğince davacının asıl borçlu ile ilgili itiraz hakkı bulunmadığını, yine aynı yasanın 487 nci maddesi gereğince, müşterek borçlu-müteselsil kefilin doğrudan alacaklıya karşı sorumluluğu bulunduğunu, kaldı ki kredinin senet borçlusuna ödendiğini, davacının kefil olarak değil, asıl borçlu olarak imzası olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, asıl borçlu Ali Osman'ın takip konusu bonoda imzası olmadığı, bu nedenle de kefil sıfatıyla davacının da sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve ortada keşidecinin imzası bulunmayan ve dolayısıyla TTK. nun 688 ve onu izleyen maddelerindeki unsurları içermeyen bir senedin bona niteliğinde sayılamayacağı ve şekil eksikliği nedeniyle geçersiz bir senede aynı Yasa'nın 614/2 nci maddesi uyarınca verilen avalin de hüküm ifade etmeyeceğinin hükme bağlanmış olması karşısında davacı aval veren kimsenin bu hususa dayanarak istirdat davası açması mümkün bulunması ve bankanın kredi sözleşmesine dayanılarak varsa alacağını isteyebileceğine göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın ( ONANMASINA ), oybirliğiyle karar verildi. yarx