Mesajı Okuyun
Old 10-08-2008, 10:23   #13
avayhan

 
Varsayılan

Şöyle bir tesbitim var; bilmem yanılıyor muyum? Biz avukatlar, aldığımız yoğun eğitim ve edindiğimiz hukuk bilgisi dolayısıyla fazlaca adil ve iyiniyetli düşünüyor, parasal konularda konuşmayı, sanki bunu konuşmak ayıpmış gibi hemen kapatıyoruz. Hatta işin bu yönünü konuşan meslektaşımız olduğu zaman, onu bu sözleri dolayısıyla hayretle karşılıyoruz. Bu aklın aldatmacası değil de nedir? Hangimiz bakkala gittiğimiz de bedava sigara, çay, şeker alabiliyoruz? Hangimiz bir otele gittiğimiz de bedava kalabiliyoruz? Hangimiz beyaz eşyamız bozulduğunda bedava tamir ettirebiliyoruz? Hangimiz bir doktora bedava muayene olabiliyoruz? Hiçbirimiz... Bizim müşterilerimiz de bakkal, otel sahibi, tamirci ve doktor olsa gerek. Uzaydan müvekkil kabul eden bir meslektaşımız varsa bilmek isterim. Ayrıca bize gelen müşterileri çok da saf zannetmeyelim. Başımdan geçen bir olayı anlatayım da müşterilerimizin yani müvekkillerimizin zihniyetini biraz daha iyi anlayalım. Bir müvekkilimin 7.000.-YTL alacağı (ki faiziyle beraber 15.000.-YTL'yi buluyor) için takip başlattım takip kesinleşti, borçlunun mal varlığını araştırdığımda (müvekkilim ve çevre yardımıyla) çok izbe bir yerde berbat bir şekilde yaşadığını ve 800.000.-YTL bankaya borcu olduğunu öğrendim. Müvekkilimle görüşmem de hacze gidebileceğimi, fakat yapılacak haciz sonucunda alacağı tahsil yolunda elimize birşey geçmeyeceğini ve bir takım masraflara da katlanmak zorunda kalacağını, haciz için en az 300YTL (muhafazayı da düşünerek) masraf gerektiğini bildirdim. Ben bi bakayım diyerek ayrıldı. Bu arada bu alacağın faiz alacağı olduğunu öğrendim. Bir hafta sonra müvekkil geldi ve bana 'avukat bey buyrun size 100YTL onun evini barkını başına yıkın, alacağı almak önemli değil, borçlu şahısla kavga etmiştik takipten önce bana yumruk atmıştı, elinizden geleni ardınıza koymayın' dedi. Bunun üzerine 100YTL'nin yetmeyeceğini, daha önce talep ettiğim 300YTL'ye ek olarak, yapılacak hacizle borçlunun evini başına yıkacağımızdan dolayı (komediye bakın) dosyadaki tüm vekalet ücretimin peşin ödenmesi gerektiğini bildirdim. Şimdi size soruyorum, özellikle işin parasal yönünü hayretle karşılayan herkese soruyorum. Ben ne yapmalıydım? Alacağı tahsil etme imkanı yokken, borçlunun evini başına yıkıp tamam ev başa yıkılmıştır, bundan sonra satış masrafları falan çok tutar, onu da yapmayalım, benim de paraya ihtiyacım yok, dosyayı kapatayım gitsin' mi demeliydim.?

Diyeceğim şu ki siz haktan hukuktan, ileriye geriye gidişten bahsedip duruverin. Örnekte de görüldüğü gibi çoğu müvekkil sizin bu hak hukuk işinizden anlamıyor, nedense kendi işinin, kendisine atılan yumruğun takipçisi oluyor. Biraz uyanalım, bugün eczacılar devletle görüşüp, istediği anlaşmayı imzalattırabiliyor, bugün doktora gidince bir servet harcayan kişiler var. Bizlere verilen ise karakola, savcılığa ve nöbetçi sulh ceza mahkemesine git al sana 135YTL, ha bu arada kdv ve gelir vergisini de içinden hemen ödüyoruz. Bu parayı da 4 ay sonra ancak alabiliyoruz. Daha dün bir avukata müvekkili tarafından atılan tokat nedeniyle ki (olayı çıkaran müvekkil zannımca) avukatın kocası ve olayı çıkaran müvekkil kavgada öldü. Eğer bizler hala ileriye gidiş geriye gidiş, hak hukuk önemli para önemli değil, Türkiye'yi kurtaralım herkesin avukatı olsun (bence de olsun ama avukatı da bedavaya çalıştırmayalım) diye söylevlerimize devam edip durursak ortada ne avukat kalacak ne hukuk ne başka bir şey.

Hülasa, CMK'da öngörülen müdafiilik sisteminin bizzat kendisi avukatlık mesleğinin değerini düşürmüştür. Üç kuruşa avukatların talim etmesi beklenmektedir. Mevcut ceza işleri avukatlara gelmez olmuştur. Dolayısıyla avukatlar ciddi bir kriz içerisindedir. Bu nedenle tokat yiyen, açlık orucuna başlayan, bürosunu kapatan meslektaşlarımız olmuştur. Daha ne olması beklenmektedir. Peki memlekette giderlerini karşılayamadığı için avukat kalmazsa bu ileriye mi gidiş olacaktır geriye mi gidiş olacaktır?