Mesajı Okuyun
Old 25-07-2008, 10:57   #3
m_argun

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1998/9-738

K. 1998/789

T. 4.11.1998

• İŞ ŞARTLARINDA ESASLI DEĞİŞİKLİK ( Hizmet sözleşmesinin yorumu )

• İŞ YERİ DEĞİŞİKLİĞİ

• KIDEM TAZMİNATI ( İş şartlarında esaslı değişiklik )

• İŞ AKDİNİN HAKLI FESHİ

• İŞYERİNİN DEĞİŞMESİ

743/m.2

818/m.29,30,31

1475/m.18

ÖZET : İşveren tarafından ibraz edilen ferdi hizmet sözleşmesine göre, davacı işçiye davalının muhtelif yerlerdeki işyerlerinde çalışma yükümlülüğü getirilmiştir.
Bu durumda hizmet sözleşmesi, kendisine teklif edilen diğer işyerlerine gitmemesi sebebiyle feshedilen işçi kıdem tazminatına hak kazanamaz.
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki “kıdem – ihbar tazminatı, ücret alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kocaeli 1. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.3.1997 gün ve 1997/121 E. - 1998/32 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 17.6.1998 gün ve 1998/8406 – 10456 sayılı ilamı;
( .... 1- Dosya daki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı Kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davalı işveren tarafından ibraz edilmiş olan ferdi hizmet sözleşmesine göre, davacının davalıya ait muhtelif yerlerde ki, işyerlerinde çalışması yükümlülüğü getirilmiş bulunmaktadır.
1475 sayılı İş Kanunu’nun 16/II-e hükmü uyarınca davacının kendisine teklif edilen diğer işyerine gitmemiş olması gerçekleştirdiği feshin haksız olduğunun kabulünü gerektirir ki, böyle bir halde kıdem tazminatına hak kazanamaz. Buna rağmen bu tazminatın hüküm altına alınması hatalıdır.
3- Davacı işçi inşaat işyerinde çalışmakta olup 7-8 yıl gibi oldukça uzun bir süre her ay 23 gün, günde 4,5 saat çalıştığının kabulü hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi inşaat işi mevsimine göre, günlük çalışma süresi azalıp veya kısalabilir, Dairemizin yerleşmiş İçtihatları da çok uzun bir süre sürekli olarak 4,5 saat gibi uzun bir süre fazla çalışılmasının doğal ihtiyaçlar, hastalık, izin sair mazeretler gibi nedenlerle mümkün olamıyacağı görüşü doğrultusundadır. Bu açıklamalar karşısında gerçekleşen fazla mesai alacağından bir hakkaniyet indirim yapılması gerçeğin ortaya çıkması bakımından önem arzettiği için kararın bu yönden de bozulması icap eder... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosya daki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosya daki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasa’ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI:
Davacı işçinin davalı nezdinde 7-8 yıl gibi bir süre çalıştığı ve bu sürenin oldukça uzun bir süre olduğu Yüksek Özel Dairenin bozma gerekçesinde kabul edilmiştir. O halde hukuki uyuşmazlığın çözümünde bu öğe öncelikle gözönünde tutulmalıdır. Davacı işçi Kocaeli’ndeki işyerinde anılan süre içerisinde çalışmış aile yaşamını bu yer koşullarına göre kurmuştur. Nisan 1988 de işe alınan işçiyle, değişen iş şartları doğrultusuna 1.2.1996 tarihinde yeni bir hizmet sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin üçüncü maddesi işverene işyeri değiştirme serbestisi tanımaktadır. Davacı işçiye 31.1.1997 tarihinde atama yazısı tebliğ edilmiş, 22.2.1997 tarihinde de sözleşmesi fesih olunmuştur.
Hizmet sözleşmesi İş Hukukunun yapısı gereği kendine özgü bir konum arz eder. Kısmen Kamu Hukuku; kısmen Özel Hukuk öğeleri taşır. Bu nedenle hizmet sözleşmesinin butlan ve iptal nedenleri bu bağlamda değerlendirilmelidir. Dinlenen davacı tanıkları işten atılma tehdidiyle hizmet sözleşmesinin imzalandığını ifade etmişlerdir. İmzadan sonra bir seneye yakın çalışma süresinin varlığı bu iddiayı doğrulamaktadır. İşçinin amacı, işyerinde biraz daha kalabilmektir. Korkuya dayanan bir sözleşme B.K.’nun 29, 30. maddeleri gereğince iptali mümkündür. Aynı Kanun’un 31. maddesinde belirtilen bir senelik süre geçmemiştir.
İkinci konu hizmet sözleşmesinin kimin tarafından fesih edildiğidir. Davacı işçi yeni işyerine gitmemeyle sözleşmeyi fesih, bir anlamda iptal etmiştir. O halde kıdem tazminatına hak kazanır. Eğer feshin işverence yapıldığı kabul edilirse; korkutma ile imzalatılan bir sözleşmeye dayanılarak yapılan fesih hakkı MK.m.2’ye göre hakkın kötüye kullanma yasağı ile karşılaşır. Somut olay adaleti ve hakkaniyette bunu gerektirir. Önemli olan görünürdeki hak değil gerçek haktır.
Bu düşünceyle Yüksek Kurulun sayın çoğunluğunun görüşünden ayrılıyorum.
Mustafa KILIÇOĞLU

4. Hukuk Dairesi Üyesi