Mesajı Okuyun
Old 22-07-2008, 22:45   #3
DeryaK

 
Mesaj Davadan çekilme ile müvekkil tarafından azledilme farklı kavramlar.

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

E:2005/6451
K:2005/15193
T:14.10.2005

818 s. Yasa m. 13,325,389,390.
1136 s. Yasa m. 164,174.
4721 s. Yasa m. 2.

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalı banka şubesi ile aralarında düzenlenen 26.05.1998 tarihli sözleşme ile avukatlık işlerini yürütmekteyken 04.09.1992 tarihinde azledildiğini, azlin haksız olduğunu, davacı vekili olarak 2001 ve 2002 yıllarında esas numaralarını bildirdiği 135 adet takip yaptığını, bir kısmının taksitlendirilmeye bağlandığını, bunlardan tahakkuk eden 21.285.000.000 TL vekalet ücretinden 2.619.000.000 TL'nin ödenip, 18.666.000.000 TL'nin ödenmediğini, sözleşmeye göre karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin %30'nun banka tarafından kesildiğini, ancak yasanın değişik 184/son maddesine göre bunun tamamen avukata ait olduğundan, 164/son maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten sonra bankaca haksız olarak kesilen 2.134.000.000 TL ile, haksız azil nedeniyle sonuçlandıramadığı, dosyalardan fazlası saklı 15.000.000.000 TL olmak üzere toplam 35.800.000.000 TL 'nin, 24.10.2003 tarihli ıslah dilekçesi ile de 52.932.290.308 TL' nin tahsilini istemiştir.

Davalı, esas numaralarını bildirdiği dosyalarda gerekli işlemleri yapmadığını, bankaya dosyaların aşamaları hakkında bilgi vermeyerek görevini ihmal ettiğinden haklı olarak azil edildiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, azlin haksız olduğu, davacının ücretinin tamamının ödenmesi gerektiği, hak ettiği 52.932.290.308 TL vekalet ücretinin BK.nun 325. maddesine göre %60'1 olan 31.759.374.185 TL'nin davalıdan faiziyle tahsiline, fazla talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Tarafların dayandığı 26.05.1998 tarihli "taahhütname" başlıklı belgede davacının imzası olup, davalının imzası bulunmadığından BK. nun 13/1. maddesi hükmüne göre yapıldığı tarih itibariyle geçerli bir avukatlık ücret sözleşmesi olarak kabul edilemez. Ancak davacı avukatın 1998 yılından beri davalı bankanın vekili olarak icra takiplerini yürüttüğü, davalarda temsil ettiği ve 04.09.2002 vekillikten azil edildiği anlaşılmaktadır. Davacı, azlin haksız olduğunu, dava dilekçesinde belirttiği 2001 ve 2002 yılında yaptığı icra takip dosyaları ile ilgili olarak kendisine ödenmesi gereken ücretlerinin ve karşı tarafa yüklenecek olan avukatlık ücretinin tamamını haksız azil nedeniyle hakettiğini, ancak ödenmediğinden bahisle bu davayı açmıştır. Davalı ise, davacının görevini gerektiği şekilde özen göstererek yapmadığını cevap layihasında esas numaralarını bildirdiği dosyalarda ihmali olduğunu, dosyaların sürümcemede bırakılıp, alacağın tahsilinde gecikmeye sebebiyet verdiğinden haklı olarak azledildiğini savunmuştur. Gerçekten de davacı avukatın, vekil olarak borçları BK'nun 389. ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, öncelikle vekilin BK. nun 390. maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özen ile ifa etmekte yükümlüdür. Vekil sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin zararına olacak davranışlardan kacınmak zorunluluğundadır. Şayet vekil görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, vekil edenin vekilini azli haklıdır. Avukatlık kanununun 174. maddesi hükmüne göre azil haklı ise avukatlık ücretinin ödenmesi gerekmez, haksız azil halinde ise ücretin tamamen avukat hak kazanır. Davalının azilin haklı olduğuna dair savunması üzerinde gerektiği şekilde durulup araştırılmamıştır. Herşeyden önce numaraları bildirilen dosyalarda davacının görevini yerine getirip getirmediği, bir ihmal ve kusurunun olup olmadığı hususu hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilmemiş, mahkemece de bu yönde bir inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Öyle olunca davacının gerekli şekilde özen ve dikkat göstererek dosyaları takip ettiği, azlin haksız olduğu yönündeki mahkemenin görüşünün doğru olup olmadıgı denetlenememektedir. Zıra kararda dosyalara göre değerlendirme ve belirleme olmadığından, davacının bir dosya ile ilgili karar (müessir fiile maruz kaldığına dair ceza mahkemesi kararı) da diğer dosyalarla ilgili olmadığından, davalının bildirdiği dosyalarda görevini lâyıki ile yerine getirdiğini göstermez. Mahkemece davacının bildirdiği dosyalarda, davacının bir ihmal ve kusurunun bulunup bulunmadığı alacağın tahsilini gerektirip gerektirmediği, gerektiğinde bilirkişi aracılığı ile araştırılarak, azilin haklı olup olmadığı belirlenmeli, şayet azil haksız ise taraflar arasında usulüne uygun yazılı sözleşme olmadığı da nazara alınarak, davacının hakkettiği ücret azil tarihindeki Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesi hükümlerine göre belirlenmeli, davacının talebi ile kararı bu yönden temyiz etmemekle davalı yararına oluşan kazanılmış hak da nazara alınarak karar verilmeli, azil haklı ise davacı ücrete hak kazanmayacağından dava red edilmelidir. Mahkemece açıklanan hususlar nazara alınmadan aksi düşüncelerle ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

3-Avukatlık kanununun 164/son maddesi hükmüne göre, karşı tarafa yüklenen ücret avukata aittir. Avukatlık sözleşmesi ile taraflarca belirlenen ücret, sözleşmede avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde, Avukatlık Kanununun 164/4. maddesine göre belirlenen ücret ile yine Avukatlık Kanununun 164/son maddesi hükmüne göre dava sonunda kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukatın haksız azli halinde Avukatlık Kanununun 174. maddesine göre talep edebileceği ücretin kapsamındadır. Görülmekte olan davada davacı, Avukatlık Kanununun 164/son maddesine göre hasıma yükletilmesi gereken ücretinden talep etmiştir. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ucretinin miktarı, dava ve icra takibinin sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcuda, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden, avukat alacağını isteyemez. Ancak kural böyle olmakla birlikte hakim bu kurala sıkı sıkı bağlanmamalı, Avukatlık kanununun 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılmalı, özellikle MK'nun 2. maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına dürüstlük kurallarının ihlaline izin verilmemeli, gerektiğinde müvekkilin bu alacağını da karşı taraftan tahsil etmiş olduğu kabul edilmelidir.

Somut olayımızda davacı sonuçlandırdığı, karşı taraftan azil tarihine kadar tahsil ettiği veya tahsil etmiş sayılabileceği ücretleri isteyebilir. Tahsilat olmayan veya tahsil etmiş kabul edilemeyeceği dosyalarla ilgili olarak davacı bir ücret talebinde bulunamaz. Bu nedenle öncelikle, davacının bildirdiği dosyalardan ne kadarından davalının hasıma tahsil edilen vekalet ücretlerini tahsil ettiği veya tahsil etmiş sayılacağı araştırılarak belirlenip, davacı tarafından temyiz edilmemekle davalı yararına doğan müktesep hak nazara alınıp davacı talebi aşılmak üzere sonucuna göre kararı verilmelidir. Mahkemece açıklanan bu hususlar nazara alınmadan, eksik soruşturmayla yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

4-Avukatlık ücreti sözleşmesi ile ilgili olarak BK. nun 325. maddesi, avukat ile iş sahibi arasında muayyen süreli avukatlık sözleşmesinin olması ve süre bitmeden sözleşmenin vekil eden tarafından haksız olarak fesih edilmesi halinde uygulanır. Somut olayımızda taraflar arasındaki vekalet sözleşmesi gayrimuayyen sürelidir. Öyle olunca B.K. 'nun 325. maddesinin uygulanması ve belirlenen alacaktan indirim yapılması doğru değildir. Mahkemece aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ : 1. Bent gereği davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bentler gereği davalı, 4. bent gereği davalı yararına temyiz olunan kararın (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 14.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.