Mesajı Okuyun
Old 09-07-2008, 15:08   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2002/4156
Karar: 2003/4477
Karar Tarihi: 05.05.2003

ÖZET: Somut olayda,davalılardan sürücü, asliye ceza mahkemesinde yargılanmış olup, kişisel hak isteminde bulunmayan müştekinin şikayetçi olmadığını bildirmesi nedeniyle ceza davasının, bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir. Müşteki, ceza davasında kişisel hak isteminde bulunmadığından ve şikayetçi olmadığını bildirdiğinden, işbu davada zarar sorumluları bakımından ceza zamanaşımı uygulanamaz ise de, asgari süreden iki yıllık hukuk zamanaşımı süresi içinde bu dava açılmalıdır.

(6762 S. K. m. 1301) (818 S. K. m. 50, 51, 60/2, 147) (2918 S. K. m. 99, 109/1-2) (506 S. K. m. 26, 39) (5237 S. K. m. 67) (765 S. K. m. 105, 106, 565)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Suruç Asliye Mahkemesi'nce verilen 24.4.2002 tarih ve 2001/112 - 2002/92 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı H... Sigorta A.Ş. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, asıl davada davalıların sürücüsü ve ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı, birleşen davada davalının trafik sigortacısı oldukları aracın içinde müvekkili kurum işyeri sigortalılarından yolcu olarak bulunan Talat'ın tek taraflı kaza sonucu yaralandığını, sürücü davalılardan Osman'ın tam kusurlu olduğunu, müvekkilince sigortalısına 02.06.1999 tarihinde 32.418.750 lira geçici işgörmemezlik ödendiğini, 07.04.1999 tarihinde sona eren tedavi nedeniyle 45.318.000 lira tedavi gider harcandığını, davalıların kurum zararından 506 Sayılı Yasa'nın 39 ncu maddesi gereğince sorumluluklarının bulunduğunu ileri sürerek, 45.318.000 lira'nın 07.04.1999, 32.418.750 lira'nın 01.06.1999 tarihinden itibaren temerrüt faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı H... Sigorta A.Ş. vekil, 2918 Sayılı KTK'nn 109 ncu maddesi gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu savunarak, birleşen davanın reddini istemiştir. Diğer davalı sigorta, asıl davanın reddini istemiştir. Diğer davalı Osman, asıl davaya yanıt vermemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen adli tıp raporu doğrultusunda, davalılardan Osman'ın tam kusurlu olduğu, davanın B.K'nun 60/2 nci ve 2918 Sayılı KTK'nun 109/2 nci maddeleri karşısında 5 yıllık ceza zamanaşımı içinde açıldığı, ceza davasının hiç açılmamış olması veya mahkumiyet kararı verilmemiş olmasının işbu hukuk davasını etkilemeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, birleşen davada davalı olan H... Sigorta A.Ş. vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, birleşen davada davalı H... Sigorta A.Ş. vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, 506 Sayılı Kanun' un 39 ncu maddesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir.

Çekişme, davanın 2918 Sayılı KTK'nun 109 ncu maddesindeki hukuk veya ceza zamanaşımı sürelerinden hangisine tabi olduğu noktasında toplanmaktadır. Mümeyyiz davalı sigorta vekili, bu maddedeki 2 yıllık hukuk zamanaşımı süresinin dolduğunu savunmuş ise de mahkemece, iddia doğrultusunda 5 yıllık zamanaşımı süresi uygulanarak, esasa girilmiştir.

Öncellikle belirtmek gerekir ki, 01.07.1994 tarih ve 3/3 Sayılı İBK, 506 Sayılı Kanun'un 26 ncı maddesine dayalı rücu davalarının, SSK'nun sigortalısına yaptığı ödeme tarihinden itibaren başlayan 10 yıllık akdi zamanaşımı süresi içinde açılabileceğine ilişkin olup, bu İBK'nın, işbu davada uygulanması mümkün değildir. Zira, işbu dava, aynı Kanun'un 3 ncü kişilerin sorumluluğuna ilişkin olan 39 ncu maddesine dayalı olduğundan, 2918 Sayılı KTK'nun 109 ncu maddesi, zamanaşımı bakımından uygulama yeri bulacaktır.

Bilindiği üzere, 2918 Sayılı KTK'nun 109/2 nci fıkrasında öngörülen ( uzamış ) ceza zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için, fail hakkında ceza davası açılmış olması koşul olmayıp, haksız eylemin ceza hukuku bakımından suç oluşturması yeterlidir. Bu bakımdan, takibi şikayete bağlı suçlarda, şikayet süresinin geçirilmiş olması nedeniyle ceza davasının açılamaması veya bir ceza davası açılmış olup ta, bu davanın şikayet süresinin geçirilmiş olması nedeni ile ortadan kaldırılmasına karar verilmiş olması bu suça ait ceza zamanaşımının tazminat davasında uygulanmasına engel değildir. Öte yandan, ceza davasında kişisel hak istenmiş olup ta zamanaşımı nedeniyle kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilirse, hukuk mahkemesinde açılacak tazminat davası, ( uzamış ) ceza zamanaşımı süresine değil, 2918 Sayılı KTK'nun 109/1 nci maddesindeki 2 yıllık hukuk zamanaşımı süresine tabidir.

Somut olayda,davalılardan sürücü Osman, Suruç Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanmış olup, kişisel hak isteminde bulunmayan müşteki Talat'ın şikayetçi olmadığını bildirmesi ve buna bağlı olarak eylemin TCK'nun 565 nci maddesi kapsamına girmesi nedeniyle ceza davasının, TCK'nun 102/6, 105/1-2 maddeleri gereğince 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.

Talat, ceza davasında kişisel hak isteminde bulunmadığından ve şikayetçi olmadığını bildirdiğinden, işbu davada zarar sorumluları bakımından ceza zamanaşımı uygulanamaz ise de, asgari süreden 2 yıllık hukuk zamanaşımı süresi içinde bu dava açılmalıdır. Bu dava, TTK'nun 1301 nci maddesine dayalı bir rücu davası olmadığından, Talat'ın açacağı bir hukuk davasının zamanaşımı süresinin başlangıcı olan ( eylemi ve sorumluyu öğrenme tarihi olan ) olay tarihinin, davacı SSK için uygulanması sözkonusu değildir. Zira, davacı SSK, temelinde bir dönme hakkının varlığını gerektiren ve kaynağını B.K'nun 50, 51 ve 147 nci maddelerinden alan kendine özgü halefiyete göre hak sahibi olup,alacaklısı olan sigortalısını tatmin ettiği anda yeni bir hak kazanır, dolaysıyla onun haklarını olduğu gibi devralmaz. Esasen, tüzel kişilerde dava açmaya yetkili organın, eylemi ve zarar sorumlusunu öğrenmesinden itibaren,zamanaşımı süresi işlemeye başlar. Davacı SSK'nun, yetkili organının bu öğrenme tarihi ise dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.

Bu durumda, bu açıklamalara göre, 2 yıllık hukuk zamanaşımının başlangıcı tespit edilmek gerekirken, yazılı gerekçelerle 5 yıllık ceza zamanaşımı süresinin uygulanması doğru olmamıştır.

3- Birleşen davadan önce davalılardan H... Sigorta A.Ş'nin temerrüde düşürüldüğü iddia ve ispat edilmediğine göre, 2918 Sayılı KTK'nun 99 ncu maddesi uyarınca birleşen dava tarihinden itibaren bu davalı sigorta bakımından temerrüt faizi uygulanması gerekirken yazılı tarihlerden itibaren temerrüt faizi yürütülmesi de kabul şekli bakımından doğru olmamıştır.

Sonuç: Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenle, birleşen davada davalı H... Sigorta A.Ş'nin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile birleşen davada verilen hükmün bu davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 05.05.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.