Mesajı Okuyun
Old 16-06-2008, 08:52   #15
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

YETKİ İLE İLGİLİ VE KAMBİYO VASFI OLMAYAN,ADİ SENET SAYILAN SENETLERİN TEDAVÜL ŞEKLİ(ANCAK ALACAĞIN TEMLİKİ HÜKÜMLERİNE GÖRE DEVREDİLEBİLECEĞİ),ANCAK BORÇLUNUN ACZİNİN HUKUKEN ORTAYA ÇIKMASI VE BORÇLUNUN ACZİ HALİNDE SORUMLULUĞU YAZILI OLARAK YÜKÜMLENMİŞ İSE TEMLİK EDENE MÜRACAAT EDİLEBİLECEĞİNE DAİR YARGITAY KARARLARI :

Borçlunun İcra takibi sırasında yetki itirazında bulunup bulunmaması İİK m 67 ye göre açılan itirazın iptali davası sırasında yetki itirazında bulunmasına engel değildir.

Ayrıca İİY nın 67. maddesine dayanan davanın takibin yapıldığı icra dairesinin çevresinde bulunan mahkemede açılacağını gösteren bir kural da yoktur.Öyleyse davalının yetki itirazının kabulü gerekmektedir.
Y 1 HD 23.10.1986 4885-3475
----------------------------------------------------------
İcra dairesinin yetkisine yapılacak itirazın mahkemede cevap verme süresi içinde yapılması gerekmez.(Borçlu icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş,ancak itirazın iptali davası sırasında,cevap süresi gectikten sonra yetki itirazında bulunmuş,mahkeme cevap süresi geçtikten sonra yapılan yetki itirazının yetki itirazından zımni feragat mahiyetinde bulunduğunu kabul etmiş,Yargıtay kararı yukarıdaki gerekçeyle bozmuştur.)
19 HD 18.3.1997 4771-2757
----------------------------------------------------------

Yetki itirazında bulunurken yetkili mahkemenin de doğru olarak gösterilmesi gerekir.
2 HD 14.3.1990 2119-8313
Aynı Doğrultuda : 2 HD 16.11.1992 11091-11314
----------------------------------------------------------
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/4599
K. 2002/1222
T. 19.2.2002
• MENFİ TESPİT DAVASI ( Takip Konusu Belgenin Bono Niteliğine Sahip Olmaması Nedeniyle Davalı Bankanın Bunu Ciro Yolu ile Elde Edememesi )
• BONO VASFI ( Takip Konusu Belgenin Tanzim Tarihini İçermemesi Nedeniyle Bono Niteliğinde Olmadığının Kabulü )
• TANZİM TARİHİ ( Takip Konusu Belgenin Tanzim Tarihini İçermemesi Nedeniyle Bono Niteliğinde Olmadığının Kabulü )
• TEMLİK ( Bono Vasfı Olmayan Belge ile Takip Yapılması Nedeniyle Davalı Bankanın Bunu Ciro Yolu ile Elde Edememesi-Alacağın Devrinin Temlik Hükümlerine Tabi Olması )
2004/m.72
6762/m.688,689
818/m.163
ÖZET : Takip konusu belgenin tanzim tarihini içermediğinden bono niteliğinde bulunmadığı mahkemenin de kabulündedir. Bu durumda alacağın devri temlik hükümlerine tabi olup davalı bankanın ciro yolu ile alacağı iktisap edemeyeceği ve esasen geçerli bir temlik olsa dahi borçlunun alacaklıya karşı ileri sürebileceği def'ileri temlik alana karşı da ileri sürebileceği de gözetilerek davanın kabulü gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı A..... Pres.... Ltd.Şti'ye hatıra binaen kambiyo senetleri ve adi borç belgeleri verdiğini, bunlardan bir kısmının kendisine iade edilmiş olmasına rağmen 3.1.1999 tarihli belgenin iade edilmediğini ve ciro yolu ile temliki mümkün olmayan işbu belgenin tahsili için davalının aleyhlerine takibe geçtiğini iddia ederek belgenin iptaliyle borçlu olmadıklarının tesbitini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili süreden sonra verdiği cevabında davanın Ticaret Mahkemesinde açılması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre dava ve takip konusu belgenin ciro yoluyla davalıya intikal etmediği ve kredinin teminatı olarak verildiğinin anlaşılması ve davacı iddiasını senedi bankaya veren A... Pres... Ltd.Şti.ye karşı ileri sürebileceği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Takip konusu belge TTK.nun 688/6.maddesi gereğince tanzim tarihini içermediğinden aynı kanunun 689. maddesi gereğince bono niteliğinde bulunmadığı mahkemenin de kabulündedir. Bu durumda alacağın devri BK.nun 163. ve devamı maddeleri gereğince temlik hükümlerine tabi olup davalı bankanın ciro yolu ile alacağı iktisap edemeyeceği ve esasen geçerli bir temlik olsa dahi borçlunun alacaklıya karşı ileri sürebileceği def'ileri temlik alana karşı da ileri sürebileceği de gözetilerek davanın kabulü gerekirken reddinde isabet görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.2.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.

-------------------------------------------------------------------------
T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 1997/7828

K. 1997/8297

T. 10.7.1997

• TANZİM ( DÜZENLEME ) TARİHİ BULUNMAYAN SENET ( Kambiyo Senedi Olmaması )

• ALACAĞIN TEMLİKİ ( Tanzim Tarihi Olmayan Senedin Ciro ve Teslimi Temlik Hükmünde Olamaz )

• CİRO VE TESLİM ( Tanzim Tarihi Olmayan Senette Anlamı )

• TEMLİKNAME ( Takip ve Yargılama Sırasında Sunulmayıp Temyiz Dilekçesine Eklenen )

818/m.162

6762/m.593,688

2004/m.62

ÖZET : Takip dayanağı belgede tanzim tarihi bulunmadığı için bu belge kambiyo senedi vasfında değildir. Bu itibarla belge içeriğinde yazılı hakkın göre ciro ve teslim ile intikal edeceğinden söz edilemez.Bu sebeple borçlar kanunu hükümlerine göre yapılmış bir alacağın temliki de bulunmadığından alacaklının takip hakkı yoktur. Yargılama ve takip sırasında sunulmayıp temyize cevap dilekçesine eklenen ve temlikname olduğu ileri sürülen belge temyiz aşamasında nazara alınamaz
DAVA: Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 23.6.1997 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Alacaklı C.D. tarafından borçlu M.A. hakkında 400 milyon liralık asıl alacağıntahsili için genel haciz yolu ile icra takibine geçilmiş ve 49 örnek ödeme emri 6.2.1997 tarihinde tebliğ edilmiştir. Borçlu vekili tarafından süresinde İcra Dairesine başvurularak borca ve alacaklının takip yetkisinin bulunmadığına değinilerek takibe itiraz edildiği görülmektedir. Takip dayanağı belgede tanzim tarihi bulunmadığı için TTK.`nun 688/6. maddesinde yazılı unsurun eksikliği sebebi ile bu belge kambiyo senedi vasfında değildir. Bu itibarla belge içeriğinde yazılı hakkın TTK. 593 ve müteakip maddelerinde yazılı kurallara göre ciro ve teslim ile intikal edeceğinden söz edilemez. B.K. 162. ve müteakip maddelerinde öngörülen ve yöntemince yapılmış bir alacağın temliki de bulunmadığına göre alacaklının takip hakkı yoktur. Yargılama ve takip sırasında sunulmayıp temyize cevap dilekçesine eklenen ve temlikname olduğu ileri sürülen belge temyiz aşamasında nazara alınamaz. Bu nedenlerle itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 10.7.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.
---------------------------------------------------------------------------------------------
[b]T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/9794

K. 2001/10915

T. 18.6.2001

• SENETTE VADEDEN SONRAKİ CİRO ( Alacağın Temliki Hükümlerinin Uygulanması)

• CİRO ( Senette Vadeden Sonra - Alacağın TemlikiHükümlerinin Uygulanması)

6762/m.599/son,602,690

YHGK. Kararı-13.3.1970 tarih ve E. 69, K. 898 s.

ÖZET : Senetlerin ödenmesine protestosundan veya protestonun tanzimi için muayyen olan müddetin geçmesinden sonra ciro edilmeleri, kıymetli evrak niteliklerini kaybetmesine neden olmaz. Sadece, defiler yönünden alacağın temlikinhükümlerinin uygulanmasını gerektirir.

DAVA : Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı vekilince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü. KARAR : TTK.nun 602. maddesinde ".. ödenmeme protestosundan yahut bu protestonun tanzimi için muayyen olan müddetin geçmesinden sonra yapılan ciro ancak alacağın temlikii hükümlerini meydana getirir" hükmü öngörülmüştür. Senetlerin bu tarihten sonra ciro edilmeleri kıymetli evrak niteliklerini kaybetmesine neden olmaz. Sadece defiler yönünden alacağın temliki hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ( HGK.nun 13.3.1970 gün E. 69 İcra İflas 898 K. da bu doğrultudadır). TTK.nun 690. maddesinin göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gerekli sözü edilen bu yasa hükmü ve ayrıca aynı Kanunun 599/son maddesi hükümleri uyarınca borçlunun itirazının alacağın temliki alacağın hükümlerine göre mercice değerlendirilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile takibin iptaline kısmen karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mercü kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA), 18.6.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/14642
K. 2003/18012
T. 19.9.2003
• KAMBİYO SENEDİ VASFI ( Tanzim Yeri ve Keşidecinin Adı ve Soyadı Yanında Yazılı Bir Yer İsmi de Bulunmaması - Senetteki Hakkın Ciro İle Alacaklıya İntikalinin Mümkün Bulunmadığı )
• CİRONUN MÜMKÜN BULUNMAMASI ( Senette Tanzim Yeri ve Keşidecinin Adı ve Soyadı Yanında Yazılı Bir Yer İsmi de Bulunmaması - Kambiyo Senedi Vasfı Taşımama )

6762/m.688/6,689/son
818/m.162
ÖZET : Takip dayanağı olan senette, tanzim yeri yazılı olmadığı gibi, keşidecinin adı ve soyadı yanında yazılı bir yer ismi de bulunmadığından kambiyo vasfını taşımayacağına göre, senetteki hakkın ciro ile alacaklıya intikali mümkün bulunmamaktadır. Borçlar Kanununun 162 ve sonraki maddelerinde öngörülen biçimde alacağın temliki de sözkonusu olmadığına ve alacak da kabul edilmediğine göre, itirazın kaldırılması isteminin reddi gerekir.

DAVA : Mahalli mahkemesinden verilen merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Alacaklı vekili tarafından borçlular hakkında 127.507.102.000-TL toplam alacağın tahsili için genel haciz yoluyla icra takibine geçilmiş ve adı geçenlere örnek 49 nolu ödeme emri tebliğ edilmiştir. Borçlular tarafından süresinde icra dairesine başvurularak takibe ve borca itiraz edildiği görülmektedir. Takip dayanağı olan 10.11.2001 vade tarihli senette tanzim yeri yazılı değildir. TTK.nun 688/6. maddesinde yer alan bu unsur senette mevcut olmadığı gibi, aynı kanunun 689/son maddesinde öngörülen ve keşidecinin adı ve soyadı yanında yazılı bir yer ismi de bulunmamaktadır. HGK.nun 02.10.1996 tarih ve 96/12-590 E, 96/650 Karar sayılı kararında da benimsendiği üzere bu durumda dayanak belge kambiyo senedi vasfını taşımaz. O halde senetteki hakkın ciro yoluyla alacaklıya intikali mümkün bulunmamaktadır. Borçlar Kanunun 162 ve sonraki maddelerinde öngörülen biçimde alacağın temliki de sözkonusu olmadığına ve alacak da kabul edilmediğine göre itirazın kaldırılması isteminin reddi yerine kabulü isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlular vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 19.09.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
----------------------------------------------------------------------------------------------
T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 1986/1275

K. 1986/1998

T. 3.4.1986

• TEMLİK EDİLEN ALACAĞIN TAHSİLİ DAVASI ( Temlik Edilen Alacağın Borçlusunun Ödeme Gücünün Mevcudiyeti )

• BORÇLUNUN ÖDEME GÜCÜ ( Dava Konusu Temlikin İvaz Mukabilinde Yapılması )

• RÜCU ( Temellük Ettiği Alacağın Tahsili İçin Gerekli Teşebbüste Bulunmayan ve İcra Takibini Sonuçlandırmayan Alacaklının Temlik Edene Rücu Edememesi )

818/m.169/1,170


ÖZET : Dava konusu alacağın temlik edildiğii hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık temlik konusu alacağın borçlusunun ödeme gücünün mevcut olup olmadığından kaynaklanmaktadır. Davacı, borçlunun tüm malları hacizli olduğundan dolayı alacağın tahsil edilemediğini ileri sürmekte; davalı ise borçlunun ödeme gücü olduğunu savunmaktadır. Oysa dosya içeriğine göre dava konusu temlik ivazı mukabilinde yapıldığından temlik eden ( davalı )alacağın mevcudiyetini zamin ise de ayrıca taahhüt etmemiş olduğundan dolayı borçulunun aczinden sorumlu değildir. Temellük ettiği alacağınn tahsili için gerekli teşebbüste bulunmayan ve icra takibini sonuçlandırmayan alacaklı bu aşamada temlik edene rücu edemez.
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, 1982 yılında davalıya traktör remorku ve bıçağını sattığını, satış parasından 800.000 lira alacağı için verilen senetlerin davalı tarafından ödenmemesi üzerine, davalının ( H.M.A. ) isimli şahıs hakkında yaptığı takip konusu alacağının 1.200.000 lirasını kendisine temlik ettiğini, ancak alacağın tahsil edilmediğini ileri sürerek 1.200.000 liranın davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı, davacıya borçlu olmadığını, traktör satışına aracı olduğunu,alacağın temlikii hakkındaki iddianın doğru olduğunu, ne var ki tahsilinin imkansız olmadığını davacının takip görevini yerine getirmediğini, icra dosyasındaki temlik konusu alacağın borçlusunun ödeme gücünün olduğunu, temlik nedeniyle satış isteme yetkisinin davacıya geçtiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkeme, temlik konusu alacağın borçlusuna ait taşınmazların başka alacaklar nedeniyle hacizli olduğundan ve tahsil edilemediğinden dava konusu 1.200.000 liranın davalıdan yasal faiziyle alınmasına karar vermiş ve hüküm davalı yanca temyiz edilmiştir.
Dava konusu alacağın temlik edildiğii hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık temlik konusu alacağın borçlusunun ödeme gücünün mevcut olup olmadığından kaynaklanmaktadır. Davacı, borçlunun tüm malları hacizli olduğundan dolayı alacağın tahsil edilemediğini ileri sürmekte; davalı ise borçlunun ödeme gücü olduğunu savunmaktadır. Oysa dosya içeriğine göre dava konusu temlik ivazı mukabilinde yapıldığından Borçlar Kanunu 169/1 inci maddesi gereğince, temlik eden ( davalı ) alacağın mevcudiyetini zamin ise de ayrıca taahhüt etmemiş olduğundan dolayı borçlunun aczinden sorumlu değildir. Ne var ki Borçlar Kanunu'nun 170 inci maddesinde açıklandığı üzere, dava konusu temlik tediye makamına kaim olmak üzere yapıldığından temellük eden davacının ancak borçludan bilfiil tahsil etmiş olduğu veya gerekli özeni gösterdiği halde tahsil edilebileceği miktarı kendi alacağından mahsup etmekle mükelleftir. Oysa davacı temellük ettiği alacağın tahsili için gerekli teşebbüste bulunmamış ve icra takibini sonuçlandırmamıştır. Öyleyse temlik eden davalıya bu aşamada rücu edemez. Mahkemece bu yönlerin gözardı edilerek yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, 3.4.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.