Mesajı Okuyun
Old 12-06-2008, 13:45   #3
Av.Nilay TOPRAK

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/16550
Karar: 2005/13180
Karar Tarihi: 06.12.2005
ÖZET: Kesin süreyi düzenleyen yasa maddesinde; yapılacak işlem ve bunun gerektireceği giderlerin açıkça belirlenmesi ve kesin süreye uyulmamasının yaratacağı sonuçların hatırlatılarak ilgilinin uyarılması öngörülmüştür. Mahkemenin kesin süre veren ara kararı ise açıklanan bu düzenlemeye de uygun düşmemektedir.
(1086 S. K. m. 163) (818 S. K. m. 47)
Dava: Davac
ı Ali Rıza İ. vekili Avukat Musa Ş. tarafından, davalı Mustafa B. aleyhine 25.12.2002 gününde verilen dilekçe ile maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; kesin süreye uyulmaması nedeniyle davanın reddine dair verilen 3.6.2004 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
Karar: Dava, maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, olayda tarafların kusur oranlarının tespiti ile maddi tazminat miktarının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılması ve davalı tarafın sigorta şirketinden davacıya ödeme yapılıp yapılmadığının sorulması amacıyla masraf yatırması için davacı tarafa kesin süre verilmiş ancak davacı tarafından bu kesin süreye uyulmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece her ne kadar yukarıda belirtilen hususlarda masraf yatırması için davacı tarafa kesin süre verilmiş ise de kusur oranına itiraz eden ve sigorta şirketince ödeme yapıldığını savunan taraf davalıdır. Bu nedenle kusur oranı hakkında bilirkişi incelemesi ve sigorta şirketinden ödeme yapılıp yapılmadığının sorulması için gereken masrafların davalıya yüklenmesi gerekir. Ayrıca davacı, dava açmadan önce aracında oluşan hasarın tespitini yaptırmış ve yargılama sırasında tekrar zarar miktarının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yapılmasını istemiş ise de masraf yatırmadığına ve davalının da bu yönde bir talebinin bulunmadığına göre mevcut deliller birlikte değerlendirilerek hüküm kurulması gerekir. Bu nedenle davacının maddi tazminat isteminin yazılı gerekçe ile reddi doğru değildir. Kaldı ki mahkemece verilen kesin süreye ilişkin ara kararı da usule uygun değildir. Kesin süreyi düzenleyen HUMK. nun 163. maddesinde; yapılacak işlem ve bunun gerektireceği giderlerin açıkça belirlenmesi ve kesin süreye uyulmamasının yaratacağı sonuçların hatırlatılarak ilgilinin uyarılması öngörülmüştür. Mahkemenin kesin süre veren ara kararı ise açıklanan bu düzenlemeye de uygun düşmemektedir. Şöyle ki mahkemece kesin süreye uyulmadığı takdirde o delilinden vazgeçmiş sayılacağı ve dosyada mevcut delillere göre karar verileceği şeklinde ihtar yapılması gerekirken, kesin süre içinde masraf yatırılmadığı takdirde davanın reddedileceği biçiminde yapılan ihtar da usulüne uygun değildir.
Davacı yaralanması nedeniyle manevi tazminat isteminde de bulunmuştur. Davacının trafik kazası nedeniyle yaralanmış olması durumunda Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi uyarınca uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceğinden bu istemin de aynı gerekçe ile reddi doğru değildir. Karar, bu nedenlerle bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 06.12.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)