Mesajı Okuyun
Old 31-05-2008, 13:52   #9
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Ben aynı endişeyi taşımıyorum. Zira yeni TCK nun uygulamasında,işlenen bir suçun,başkasının konutunda işlenmesi,başka bir deyimle birine veya başkasına karşı, onun konutunda, başka bir suç işlenmesi halinde,başka suçun amaçlanmış olmasına rağmen,aynı zamanda konut dokunulmazlığını ihlal suçunun da oluştuğu kabul edilmekte ve hiç kimsenin kendisine veya başkasına karşı bir suç işlenmesi amacıyla konutuna girilmesine izin ve rızasının bulunacağının mantıken kabul edilemeyeceği gerçeğinden hareketle,önceden konulabilecek bir rızasızlık aranmamakta -ki öyle bir rızasızlığı aramak hayatın olağan akışına aykırı olur-;bilakis mefruz/varsayımsal bir rızasızlık hali yargısal olarak kabul edilmektedir. Örneğin birinin konutunda hırsızlık suçu işlenmesi halinde hem hırsızlık hem de konut dokunulmazlığını bozmak suçundan ceza verilmektedir ve bu uygulama yargısal olarak artık yerleşmiştir. Soruya konu olayda da konutta yaralama suçu işlenmiş olduğuna göre,böyle bir amaçla konutuna girilmesine rıza ve muvafakatının bulunduğunu kabule olanak bulunmayan mağdur annenin konut dokunulmazlığının bozulduğunun ve şikayet hakkının bulunduğunun kabulü olanaklıdır ve hukukidir.

Ayrıca kızının tanıklığı yeterlidir. Hatta her ikisi hem mağdur hem de tanık sıfatıyla ifade vereceklerinden ve ayrıca darp raporları da güçlü delil olduğundan ifade ve beyanlarının samimi ve tutarlı bulunacağını ve kanıt sorunu yaşanmayacağını düşünebiliriz.