Mesajı Okuyun
Old 25-05-2008, 23:38   #1990
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan THS İtiraf.com

Yok yahu Sn. Karaca;

Sadece ihtiyarlık değil.

Her ne kadar avukatın müvekkili ile özdeşleşmesinin meslek kurallarınca yasak olduğunu bilsek de; kendimizi onun yerine koymasak da, yanlış olarak (yanlış uygulama veya haksız kurallar uygulanması nedeni ile, haklı olduğumuza inandığımız) kaybettiğimiz bir dava bizi üzmüyor mu?

Burada hakimin hatası, avukatın hatası, temyiz sınırı vb. önemli değil. Varsayalım ki avukat olarak bir hata yaptınız ve bunu çok geç farkettiniz. Sizin düzeltme şansınız yok. Mahkemeye dilekçe verdiniz, önceki beyan esas alındı. Yargıtay onadı. Müvekkilinizle görüşüp tüm zarararı karşıladınız.

Burada hakkı kazanmadınız, sadece zararı giderdiniz.

Siz bir avukatsınız ve hukukun karşısında çaresizsiniz. BİRHUKUKÇUNUN ÇARESİZ KALMASINI DUYUMSAYABİLİYORMUSUNUZ?

Bir avukat davaya girince şu veya bu biçimde o davadan ve davada tartışılanlardan etkilenir. Bu biraz Amarika jüri sistemine benziyor. Hakim jüri bu soruyu ve cevabı duymamış olsun dediğinde soru ve cevap duyulmamış mı oluyor?

Ben hukukçuların hakları bildiği için biraz daha haksızlıklar karşısında fazla ezildiğini düşünüyorum. Bunun dava ile ilgisi yok. Yaşamla ilgisi var.

Sonuçta biz toplumun çelişkilerini ifade ettiği bir merkezde yaşıyoruz. Taraf değiliz. Hakim de değiliz. Ama bizim kafamızda da bir yargılama/haklılık kavramı oluşuyor. Bunu engellemenin yolu yok.

Ya avukatlara düşünmeyi yasaklayacağız, ya da avukatlar üzülecekler.

Bu nedenle önceki yargımda ısrarlı olduğumu i.e.

(Yaşlandığımın da doğru olduğunu)

Saygılar.