Mesajı Okuyun
Old 23-05-2008, 18:06   #3
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
10.Ceza Dairesi
Esas: 2006/4100
Karar: 2006/5264
Karar Tarihi: 12.04.2006
ÖZET: Sanıkla ilgili tüm deliller toplanarak değerlendirmesi yapıldıktan sonra verilen kararlarla ilgili olarak, delillerin takdir ve değerlendirmesinde yanılgıya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozma yoluna başvurulması mümkün değildir.
(3167 S. K. m. 16)
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık ……… ın beraatına ve diğer sanık ……….. ise 3167 sayılı Kanun’un 16/1. maddesi uyarınca 9.750.000.000.-TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Beyoğlu 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.03.2005 gün ve 2001/1595 esas, 2005/743 karar sayılı hükmü aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı'nın Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 18.01.2005 gün ve 1007 sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 10.03.2006 gün ve 2006/16858 sayılı tebliğnamesi ile dosya Dairemize gönderilmekle incelenip, gereği görüşülüp düşünüldü:
Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, <Tüm dosya kapsamına göre; sanıklardan ……………… Sanayi ve Ticaret Ortakları Adi Komandit Şti.'ni temsile ve şirket adına imza koymaya yetkili olduğu, keza adı geçenin ve diğer şirket yetkilisinin …….. çek ve belgeleri imzalamaya ve çek keşide etmeye Kadıköy 11. Noterliğinin vekaletnamesini ile vekil tayin ettikleri, bilahare karşılıksız çıkan 18.04.2001 tarihli iki adet çekin anılan tarafından imzalandığı anlaşılmış ise de, şirketin yetkili temsilcisi ve hesap sahibi olan ………. ın da karşılıksız çıkan çek nedeniyle sorumlu olması gerektiği, aksi halde, hesap sahibinin talimatı ile hareket eden ve çek karşılığının hesapta bulunduğunu zannedip çek keşide eden vekillerin, ibraz halinde çekin karşılığının hesapta bulunmamasından sorumlu olamayacakları gibi, bizzat çek keşide etmeyen asilin de cezalandırılmaması durumunun gündeme gelebileceği, böylesi bir durumda ise dolandırıcılık suçunun oluşabileceği cihetle vekille birlikte sorumlu olması gereken adı geçen hakkında yazılı şekilde beraat kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.> denilerek, anılan hükmün bozulması istenmiştir.
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulu'nun 25.10.1993 gün ve 10/260-281 sayılı kararında da açıklandığı üzere, sanıkla ilgili tüm deliller toplanarak değerlendirmesi yapıldıktan sonra verilen kararlarla ilgili olarak, delillerin takdir ve değerlendirmesinde yanılgıya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozma yoluna başvurulması mümkün değildir.
Beyoğlu 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.03.2005 gün ve 2001/1595 esas, 2005/743 karar sayılı dava dosyasında, sanıklarla ilgili tüm delillerin toplanarak, takdir ve değerlendirilmesinin yapılmış olması karşısında, kanun yararına bozma talebine dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce yerinde görülmediğinden, talebin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamına TEVDİİNE, 12.04.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)