Mesajı Okuyun
Old 22-05-2008, 14:18   #6
ali ekmekçi

 
Varsayılan

Kesin süreye uymadığınız takdirde hangi hakkınızı yitirdiğinizin açıkça anlatılması ve ihtarı gerekir.Burada bir şeyi kabul etmiş değilsiniz.Örnek kara da sundum.İyi çalışmalar


T.C.
YARGITAY
Onsekizinci Hukuk Dairesi
E: 2003/4762
K: 2003/5601
T: 27.06.2003

Dava dilekçesinde eski hale getirme istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
YARGITAY KARARI
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
l-Davacılar vekili dava dilekçesinde anagayrimenkulün ortak kullanım alanında cep telefonu baz istasyonu kurulması için kendisine yetki verilen yönetici davalının, diğer davalı şirketle yaptığı kira sözleşmesine baz istasyonunun monte edileceği yer konusunda madde koymadığı, davalı şirketin de baz istasyonunu müvekkillerinin bağımsız bölümünün penceresinin yakınına monte etmek suretiyle sağlığa zararlı durum yarattığını ileri sürerek baz istasyonunun tamamen kaldırılmasını veya çatıya konularak yerinin değiştirilmesini istemiştir.
Mahkemece davaya ilişkin tüm delillerini ve karar defterini dosyaya sunması ve kararda tüm olumlu oy kullananların davaya dahil edilmesi için davacı vekiline 10 gün süre verilmesine 28.11.2002 tarihli oturumda karar verilmiş; duruşmanın ertelendiği 26.12.2002 tarihli oturumda da verilen kesin mehile uyulmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 163.maddesi hükmü uyarınca, hakimin kesin süre vermesi halinde bu süreye uyulmamasının sonuçlarının neler olacağını kararda birer birer açıklanmak suretiyle göstermesi ve mehil verilen tarafın bu çerçevede uyarılması gerektiği Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamalarında kabul edilmektedir.
Olayımızda mahkemece verilen kesin süre ile ilgili kararda (ara kararı ve kesin süreye riayetsizliğin sonucu davacı vekiline anlatıldı) denilmiş ise de riayetsizliğin sonuçlarının neler olduğu yazılıp açıklanmamış bulunduğundan bu ara kararı kesin süre kararının sonuçlarını doğurmaz.
Öte yandan Kat Mülkiyeti Yasasının 45.maddesi hükmü uyarınca, ortak yerlerin kiraya verilmesi durumunda açılacak davalarda salt kiracıya karşı maliklerden birisi tarafından açılmış olması halinde dahi bu davanın bakılıp sonuçlandırılması gerektiği görüşü Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Dairemiz uygulamalarında benimsenmiştir.
Eldeki davada davacı yönetici, kat malikleri kurulunun oybirliğiyle verdiği kiralama kararını Kat mülkiyeti Yasasının 38.maddesi uyarınca yerine getirmekle görevli olduğu gibi söz konusu kararda kira sözleşmesi yapması için kendisine yetki verildiği ve yasanın 38.maddesi uyarınca sorumlu vekil olarak davada kat maliklerini temsil hakkına da sahip olduğu cihetle ve aynı zamanda kat maliki olan davalı yöneticiye karşı açılan davanın bu yönüyle de bakılıp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Bundan ayrı Kat mülkiyeti Yasasına göre hakimin müdahalesini gerektiren uyuşmazlıklarda sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi açısından gerekli bilgi ve belgelerin taraflardan istenilmesi ya da doğrudan hakimin ilgili mercilerden getirtmesi mümkün ve gereklidir.
Açıklanan nedenlerle mahkemece yönetici ve kiracıya karşı açılan davanın esasına girilip, gerekli görülecek bilgi ve belgelerin gerektiğinde resen getirtilip tüm deliller toplanıp bu
çerçevede tahkikat tamamlandıktan sonra hasıl olacak duruma göre bir karar verilmelidir.
Ayrıca,
2-Dava sonunda karşı tarafa yüklenecek avukatlık ücretinin Avukatlık Yasasının (değişik) 164/son maddesi yorumlanmasında hataya düşülerek davalı taraf yerine avukata ödenmesine karar verilmiş olması,
3-Avukatlık Yasasının 168.maddesi hükmü uyarınca hazırlanacak tarifelerde sadece avukatlık ücretinin nevi ve miktarının gösterilmesi ve mahkemelerce de bu çerçevede ücrete hükmedilmesi gerekmekte olup ücret dışında bir hususa hükmedilemez. Bu bakımdan Avukatlık. Yasasında öngörülmediği halde Katma Değer Vergisi konusunda Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 21.maddesinde yer alan hükme dayanılarak bu verginin ücrete ilave edilmesi yolunda hüküm kurulmuş olması,
Doğru görülmemiştir. .
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek
halinde temyiz edene iadesine, 27.6.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.