Mesajı Okuyun
Old 08-05-2008, 16:06   #22
Alp_aslan

 
Varsayılan

Sayın Av. Cengiz Aladağ ;

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Sayın Alp_aslan, sizin yazdıklarınızda da aklıma takılan noktalar var.

1-

Yazdıklarınızı okuduğumda "yasaların kişilere göre yapılması gerektiği", "dışarıdan iyi görünmüyorsa" değiştirilmesi gerektiği gibi sonuçlar çıkardım ama emin olamadım. Yasalar, "dünya bizi izliyor" diye mi yapılmalı ya da değişmeli, ülkemizde insanlar daha özgür, daha güvende, daha mutlu, daha...vb. olsun diye mi?

Tüm sorduğunuz sorulara tüm samimiyetimle “ evet” diyorum. Şöyle ki ;
Öncelikle yasalar yapılırken o toplumda yaşayan bireylerin tercihleri, geleceği vs dikkate alınması gerekir. Millet devlet için değil, devlet millet içindir. Kutsal devlet anlayışı bu yüzyılda önemini kaybetmiştir. Araç devlet anlayışının kabul edilmesi gerekir.Günümüzde bir çok devlet de bu anlayıştan kaynağını almaktadır. Bundan 700 yıl kadar önce Şeyh Edibali Osman Bey’e vasiyetinde “ Milleti yaşat ki , devlet yaşasın “ demek suretiyle bugün bile geçerliliğini koruyan anlayışı deklare etmiştir. Evet yasalar insanlara göre yapılmalı , yasalar yapılırken insan unsurunu mutlak surette göze almalıdır.

Dünyanın bizi izlemesi güzel, ama bu sadece başarılarımızda geçerli. Ülkemizin geri kalmış Afrika ülkelerinde bile görülmeyen , manzaralar görülmesi bir yurttaş olarak beni üzmektedir. Mustafa Kemal Atatürk , Cumhuriyeti kurarken istikameti muasır medeniyetler olmuştur. Amaç her zaman muasır medeniyetler seviyesine yükselmek olmuştur, O halde Türkiye’nin her anlamda bu çizgiyi yakalaması gerekirken, bu çizgide var olan mevcut durumu da baltalayacak bir takım girişimlere “ bize ne “ demeyi pek doğruyu bulmuyorum. Elbette bir yerde olumsuzluk varsa bu değişmelidir. Kaldı ki, bir hukuk devletinde cezayı verecek olan mahkemelerdir.Yaşanan o süreç bize göstermiştir ki, bu tür davalarda çok fazla provakasyon da olabiliyor ve bazı zamanlarda cezayı 16 yaşlarında yeni yetme , bıyıkları yeni terlemiş bir çocuk da verebiliyor.

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ

2-

Adalet Bakanlığı sizin hakkınızda soruşturma izni verdiği, sizinle aynı sözleri tekrarlayan başka biri (diyelim ki o ünlü kalemlerden biri) hakkında vermediğinde de yeni düzenlemenin faydalı olduğunu düşünecek misiniz?

Olayı kişiselleştirmek istemiyorum, fakat şunu bilmekte yarar var. Türk Hukukunda ilk kez soruşturmaya izin müessesi getirilmiyor, devlet memurlarının görevleriyle ilgili suçlarında yargılanabilmesi için idari amirinden izin alınması gerekiyor. Zaten bu tür uygulamaları görmekteyiz. Objektif olalım ve bu uygulamaları da eleştirelim. Orada söylediğim gibi bu izin müessesenin tamenen kaldırılması benim de arzumdur .

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
3-

Koyulaştırıp altını çizdiğim kısmı hiç anlayamadım. Cumhuriyet Savcısı dava açmasa zaten yargılama yapılması ve sonuçta mahkumiyet kararı verilmesi sözkonusu olamaz.
Yine bu kısımda, belirli bir kişi hakkında Yargıtay'ın verdiği kararı yasa değişikliğinin gerekçesi olarak görmenizi de anlayamıyorum.


Cumhuriyet Savcıları dava açmadığı zaman, yani takipsizlik kararı verdiği zaman itiraz edilerek dava açılabilmesi mümkündür. Cumhuriyet Savcılarının vermiş olduğu takipsizlik kararları kesin değildir, itiraz yolu açıktır. Kısaca demek istediğim uygulamada hakim ve savcılarının Yargıtay kararlarının bağlayıcı olarak kabul etmesidir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun böyle bir kararı varken , takipsizlik kararı vermek o kadar kolay değil ...Sorumluluk gerektirebilir.