Mesajı Okuyun
Old 05-05-2008, 21:12   #31
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Bugüne kadar hiçbir dava veya hukuki yardımda vicdanımı,duygularımı bu kadar işleten,devreye sokan ve meslek ilkelerini,profosyonel çalışma gereğini bir yana bırakmayı,hatta çiğnemeyi gerektiren bir olayla karşılaşmamıştım... Yapılan başvuru büromdaki avukata değil,içindeki insana,insanın vicdanına,duygularına yapıldı... Yurtdışında aile kurmuş ve çift vatandaşlığı bulunan bir insanımız, eşinin yurtdışından arayıp boşanma davası açtığını söylediğini,mahkemelere gidip araştırdığını,öyle bir davaya rastlamadığını,ama dava açılmamış olsa da,açılacağını,bu nedenle avukatı olmamı istediğini,vekalet ilişkisini kurarak hukuki yardımı ve güveni almak istediğini bildirdi. Ama ekledi,çok kötü durumda olduğunu,silahını hazırladığını,her an aileden birini vurma tehlikesi olduğunu,psikolojisinin harap olduğunu,karısının, avukat tuttuğunu öğrenir öğrenmez beni arayıp onu kötüleyeceğini,hepsi doğru olan ve onu çok kötü kabul etmeye yetecek olaylar dinleyeceğimi... vs anlattı. Yaptıklarını ve hatalarını inkar etmemek,bu bağlamda yardım istemesi halinde onu insan olarak anlamaya,hata işlemenin her insan için sözkonusu ve mümkün olduğu gerçeğinin onu da anlaşılır kılacağına ve bu şartlarda yardıma ve onu anlamaya hazır olduğumu söyleyince açıldı ve tüm hatalarını itiraf ederek,aile dramlarını anlattı. Ben,onun hakkında duyacağım her türlü kötülemeyi dikkate almayarak hazırlıklı olacağımın garantisini de verdim. Anlaşılacak olmak ve yargılanmadan sırf insan olarak karşılanmak epey rahatlattı. Avrupanın bir ülkesinde yaşamakta olan bir aile babası olarak birkaç yıl önce kızı,baba baskısı ve şiddeti nedeniyle( kız eve geç geliyor,sürekli de yalan söyleyerek aile denetimini aşmayı alışkanlık haline getirmiş,baba aslında kızını korumaya,geleneklere uygun yaşamaya alıştırmaya zorluyor) bu şartlara dayanamayan genç kız intihar ediyor. Bu olaydan sonra,anne ve baba arasında nefrete dayalı ve birbirine sürekli acı çektirmeye,intikama dayalı bir hastalıklı ilişki gelişiyor.

Şeyy diyor gelen vatandaş,size,yurtdışında, oğlumu bıçaklayıp 2-3 ay hapis yattığımı da söyleyecekler. Çünkü geriye kalan çocuklarım bana çok kötü davranıyor,saygıları yok,onlara araba alıyorum,her türlü fedakarlığı yapmaya çalışıyorum,asla beni kabul etmiyorlar... Ben şu an buradayım,11 yaşındaki oğlumu bari yanıma alayım,kolejde okutayım istiyorum,önce çocuk kabul etti,şimdi onu da etkilediler... Yine yalnızım. Ailemi birarada görmek,ocağımın tüttüğünü görmek için neler vermezdim. Diye anlatmaya devam ederken, ona,sizi anlıyorum,siz kendinizi kişi olarak değil,ailenizi ağır bir hastalığın pençesinde bilin, yalnız insanlar tek ve bedenen değil aileler de hastalanır,sizin aileniz ağır hasta,komada dedim. Ve rica ettim,silahtan ve şiddetten vazgeçin asla el sürmeyin bir daha dedim,çocukları siz saygısız koşullara ittiniz,kabul edin ve onlar size kötülük etse bile,siz onları bu hale getiren kötülüklerdeki sorumluluğunuzu ve şefkat borcunuzu devreye sokun,hoşgörün,karşılık vermeyin;biz anne babalar çocuklarımız için gerektiğinde ölümü göze alırız ya,onu düşünün ve uğruna ölünecek çocuklara şiddet ve ölümü artık düşünmeyin dedim. Samimi ve bütün duyguları ile yardımcı olmak isteyen bir insan ile karşı karşıya olduğunu hissetmek güven ve rahatlık verdi,kanaatleri de yumuşadı,söz verdi,şiddeti gündemden kaldırdı.

Boşanma düşüncesi ile gelenlere benim kendimce uyguladığım mini bir test vardır;eşinin fotoğrafı var mı,merak ettim,nasıl bir insanmış derim;eğer cüzdandan fotoğraf çıkarsa hasta ölmemiştir,ümit var demektir. Bugün de sordum;çekine çekine,olacak galiba diye karıştırdı,çantadan bir vesikalık fotoğraf çıktı. Yüzlerce acıyı harmanlamış,yüz ifadesine dönüştürmüş trajik bir fotoğraf. Bu kadın ne çok acı çekmiş, nasıl yapacağız,haklı görünüyor,yardımcı olmak,destek olmak lazım dedim. Adam da hak verdi, evet çok acı çekti,kızını benim yüzümden kaybetti. Ben de ona üzülüyorum,daha çok ezilmesini istemiyorum dedi. Bir de korkusunu dile getirdi,şimdi bir bayan avukat tuttuğumu duysun sizi de rahatsız eder,kıskanır dedi. Bu konuda rahat olun,karınız beni araştırıp sorduğunda kıskanmak bir yana,büyük güven duyacaktır,aileleri korumak için ne kadar birleştirici ve insancıl davrandığımı,size olmasa da bana güvenebileceğini duyduklarından anlar,ben bu konuda rahatım dedim.

Benim e posta adresimi vermiş karısına, 2 saattir konuşuyoruz,10-15 mektup atmış bu arada,yurtdışından,şimdi o da yaşadıklarını anlatıyor.

Hepsini kocan anlattı,hatalarını kabul ediyor,onu kötüleme,çünkü kendisi de zarar görmüş,üstelik sana destek olmamı istedi,senin için üzülüyor,barışmasan da bu nefret ve zehirli atmosferi atlatmaya çalış. Ben sana da yardımcı olmak istiyorum,bir anne olarak kızını kaybetmenin acısını yürekten paylaşıyorum. Kocan bir baba olarak kızını belki zararlardan korumak istedi, geleneklerin baskısı onu zorladı,ama acısını hepiniz çektiniz dedim. Ve fotoğraf testini anlattım, biraz sevgiyi de hissetmesi için ve ekledim : Eğer istemiyorsan kocanın avukatı olmayacağım,bana bildir dedim. 2 saatte sayısız e posta gönderen bu acılı anne,bu son mesajıma hala cavap vermedi. Kocamın avukatı olma derse onu kırmayacağım...