Mesajı Okuyun
Old 21-04-2008, 13:42   #3
Av.Nilay TOPRAK

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 1987/2-506
Karar: 1987/1103
Karar Tarihi: 25.12.1987
ÖZET: Davada, davalı her ne kadar iki yer mahkemesinin yetkili olduğunun belirtmişse de özellikle bir tercihte bulunmuş, sonra da ortak ikametgahın Düzce"de olduğunu ileri sürerek davanın Düzce Mahkemesinde açılması gerektiğini belirtmiştir. Hal böyle olunca davalının yetki itirazında Düzca Asliye Hukuk Mahkemesinin gösterilmesi icabederken Mardin ve Düzce Mahkemelerinin birlikte gösterilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
(1086 S. K. m. 9, 23, 27)
Dava: Taraflar aras
ındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tokat Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.10.1986 gün ve 369 - 628 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 27.1.1987 gün ve 11494 - 400 sayılı ilamı ile,
(..Davacı, yetki itirazını kapsayan cevap dilekçesinde hem Düzce ve hem de Mardin mahkemelerini yetkili olarak göstermiştir. Her ne kadar davanın açıldığı Tokat Mahkemesi, HUMK.'nun 9/son maddesine göre hem davacının ikametgahı, hem de eşlerin davadan önce son defa altı aydanberi oturdukları yer mahkemesi değildir. Yetkisizlik kararı verilebilmesi için yetkili mahkemenin doğru olarak gösterilmesi gerekmektedir (HUMK.'nun 23/son). Bu durumda birden fazla mahkemenin yetkili olarak tutulmaması usul ve kanuna aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: Davacı kadın kocası aleyhine Tokat Asliye Hukuk Mahkemesinde boşanma davası açmış; davalı ikametgahının Düzce'de bulunması sebebiyle Düzce Mahkemesinin yetkili bulunduğunu ileri sürerek davanın yetki yönünden reddini istemiştir. Mahkeme, tarafların nüfusta kayıtlı olduğu Mardin veya son altı aydır ikametgahının bulunduğu yer olan Düzce Mahkemesince davanın açılması gerektiğin benimseyerek davayı yetki yönüden reddetmiştir. 2. Hukuk Dairesi yetki itirazında bulunurken yetkili mahkemenin de doğru olarak gösterilmesi gerektiği, iki yer mahkemesini yetkili gösterilemeyeceği nedeniyle kararı bozmuş, mahkeme direnmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 23. maddesi hükmünce "Salahiyettar olmayan bir mahkemede aleyhine dava ikame olunan kimse esasa girişmezden evvel bu bapta itirazda bulunmazsa o mahkemenin salahiyetini kabul etmiş addolunur. Şu kadar ki munhasıran iki tarafın arzularına tabii olmayan mesail bundan müstesnadır. Mahkeme bu nevi davalarda hitamı muhakameye kadar re'sen veya iki taraftan birinin talebi üzerine ademi salahiyet kararı verir. Mahkemenin salahiyettar olmadığını iddia eden taraf salahiyettar mahkemeyi beyana mecburdur". Olayda davanın açıldığı Tokat Mahkemesinin davaya bakmaya yetkili olmadığı ve bu itibarla da yetki itirazının yerinde bulunduğu tartışmasızdır. Tartışılmaması gereken husu Usulün 23. maddesini son hükmü uyarınca yetki itirazında bulunan davalının yetkili mahkemeyi doğru olarak gösterip göstemediği yönüdür. Davalının yetkili olarak gösterdiği Düzce ve Mardin Mahkemelerinin her ikisi de yetkilidir. O halde davalı yetkili mahkemeyi doğru olarak göstermiştir. 23. maddenin ne sözü ne de özü iki mahkemenin yetkili olarak gösterilmesini yasaklamamıştır.
Bu konu ile ilgili bazı sorunlar Hukuk Genel Kurulu'nun 22.9.1976 gün ve 1957/2554 sayılı kararında tartışılarak o olayın özelliği de açıklanmak suretiyle şu esaslar benimsenmiştir: "Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında Usulün 23. maddesinde "Mahkemenin selahiyattar olmadığını iddia eden taraf salahiyettar mahkemeyi beyana mecburdur" denilmiş olmasına, olayda davalı vekili selahiyettar mahkeme olarak Ankara ve Sivas Mahkemelerini göstermiş usulüne uygun bir itirazdan söz edilip edilemeyeceği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır: Önce şu husus belirtilmelidir ki Usulün 23. maddesinin metni az olarak gösterme olanağı yasaklanmamıştır. O halde itirazda bulunulurken birden fazla yer mahkemesini yetkili olarak gösterebilme olanağı kabul olunmalıdır. Ancak bu takdirde 27. maddenin "mahkeme vazifedar veya salahiyettar olmadığından dolayı dava arzuhalinin reddine karar verdiği takdirde arzuhali ve dava dosyasını ait olduğu mahkemeye gönderir" hükmünün nasıl bir uygulama bulacağı sorunu ortaya ati olduğu mahkemeye gönderir" hükmünün nasıl bir uygulama bulacağı sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu davanın görülmesinde birden fazla yer mahkemesinin yetkili bulunması halinde, seçim hakkının davacıya ait bulunduğu tartışma götürmeyecek kadar açık bir keyfiyettir. Davacı da seçimi yaparak davayı haksız fiilin vuku bulduğu yer mahkemesi olarak kabul ettiği Erzincan Mahkemesinde açmış, davalı ise davanın Ankara veya Sivas'ta açılması gerektiğini, Erzincan Mahkemesinin yetkisiz olduğunu ileri sürmüştür. Davacı haksız fiilin vuku bulduğu yer mahkemesini tercih etmiş, ancak fiilin vuku bulduğu yer zannıyla davayı Erzincan'da açmıştır. Dosyadaki delillerden haksız fiilin vuku bulunduğu yerin Sivas olduğunun anlaşılmış bulunması ve Erzincan Mahkemesi'nin de yetkili mahkemelerden hiçbiri olmaması itibariyle davalının yetki itirazı kabul olunarak davanın yetki yönünden reddi ve dosyanın Sivas Mahkemesine tevdii gerekir."
Temyize konu olan bu davada ise davalı her ne kadar iki yer mahkemesinin yetkili olduğunun belirtmişse de özellikle bir tercihte bulunmuş, sona ve ortak ikametgahın Düzce"de olduğunu ileri sürerek davanın Düzce Mahkemesinde açılması gerektiğini belirtmiştir. Hal böyle olunca davalının yetki itirazında Düzca Asliye Hukuk Mahkemesinin gösterilmesi icabederken Mardin ve Düzce Mahkemelerinin birlikte gösterilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen knedenlerden dolayı H.U.M.K.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.12.1987 gününde oybirliği ile karar verildi.