Mesajı Okuyun
Old 25-03-2008, 14:56   #4
avukatzd

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
Esas : 1974/1921
Karar : 1974/1961
Tarih : 29.03.1974
ÖZET : 1- Kardeşin kardeşten nafaka isteyebilmesi için nafaka ile yükmülü tutulmak istenen refah içerisinde olması gerekir.
2- Refah, bir kimsenin geleceği iiçin kaygı duymadan toplumun lüks kabul ettiği ihtiyaçları da dahil olmak üzere bükün ihtiyaçlarını karşılayabilmesi halidir.
3- Yardım nafakasında kanun koyucu mirastaki sıraya uymayı da zorunlu görmüştür.
(743 sayılı MK. m. 316)
KARAR METNİ :
R. tarafından kardeşi E. aleyhine açılan nafaka davsının yapılan muhakemesi sonunda verilen yukarda gün ve numarası yazılı hükümü davalı tarafından temyiz edilmekle evrak okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:
Kardeşin kardeşten nafaka isteyebilmesi için, nafaka ile yükümlü tutulmak istenenin refah içerisinde olması gerektir (M.K. 316).
Kanunda refah gün edilmemiş, bunun takdiri mahkemeye bırakılmıştır. Geliri, çevresine ve sosyal durumuna göre lüks sayılabilecek şeyleri sağlamaya elverişli bulunan ve ihtiyaçları, dışında bir bolluk ve zenginlik içerisinde olan kimse refah halinde sayılır (Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi 28/09/1972 tarih ve 5848/5323 s. kararı). Prof. Egger’e göre: "Mali durumu fevkalade masrafları karşılamaya elverişli ve ihtiyarlık günleri için tasarrufa da imkan bulabilen ve asgari geçim haddinin çok üstünde geliri bulunan kişi" refah içerisinde sayılır (Prof. A. Egger İsviçre Medeni Yasa Şerhi, Aile Hukuku, 1949 baskısı, Tahir Çağa Tercümesi, Sahife 345). Sonuç olarak, refah, bir kimsenin geleceği için kaygı duymadan toplumun lüks kabul ettiği ihtiyaçları dahil olmak üzere tüm ihtiyaçlarını karşılayabilmesi halidir.
Yardım nafakasında yasa koyucu mirastaki sıraya uymayı da zorunlu görmüştür (M.K. 316/1).
Davacının kalp rahatsızlığı nedeniyle çalışamadığı, oğlu M. ve kızı İ.’den ayda ikiyüzer TL. yardım nafakası almakta olduğu, ayrıca Ö. adında 1950 doğumlu olup nafaka ile yükümlü bir çocuğunun bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı S.’nin dul ve yalnız başına kiralık bir evde oturduğu, ayda ikibin TL. emekli maaşı aldığı ve bir süre önce evini 80.000 liraya sattığı tesbit olunmuştur. Türkiye’nin bugünkü ekonomik şartları ve özellikle az önce açıklanan ilkeler karşısında S.’nin refahta olduğunu kabul etmek şöyle dursun, aksine geçim sıkıntısı çektiği gereği ortadadır.
Diğer davalı E.’nin aydı 1500 TL. emekli maaşı aldığı eşine ilişkin evde oturduğu ve kendisine 40.000 TL. emekli ikramiyesi ödendiği hususunda uyuşmazlık yoktur. Bu durumu ile E.’nin refahından söz etmek realiteye ters düşer. Her ne kadar E.’nin eşinin 1600 TL. emekli maaşı aldığı ve üçyüz TL. kira getiren evinin mevcut olduğu tesbit edilmiş ise de, mal ayrılığı rejimi dolayısıyla kadının geliri kocanın nafaka yükümlülüğünün tayininde ölçü olamamakla beraber, gelir birlikte mütalaa edilse bile, aylık 3500 liranın bu aileyi refah içerisinde geçindirmeye yeterli olmadığı söz götürmez bir ekonomik gerçektir.
Neticeten yukarda açıklandığı gibi, refah söz konusu olmadığı için davanın reddi gerekirken nafaka takdir edilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Temyiz edilen kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 29/03/1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak : YKD. Ağustos-1977 s: 1072

T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
Esas : 1976/6783
Karar : 1976/6794
Tarih : 06.10.1976
ÖZET : Yardım nafakası mirastaki sıraya göre isteneceğinden, ana babanın mali durumu elverişli iken nine ve dededen nafaka istenemez.
(743 sayılı MK. m. 315)
KARAR METNİ :
C. ile İ. arasındaki nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle evrak okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Yardım nafakası mirastaki sıraya göre istenir (MK. 315). Yani ana babanın mali durumu elverişli iken nine ve dededen nafaka istenemez. Olayda davacı ana, çocukların dedesinden nafaka istemektedir. Mirasçılık derecesine göre ana, çocuklarına dededen daha yakındır.
Toplanan delillerden ananın terzilik yaptığı, çocuklarının geçimini sağlayacak mali güce sahip olduğu anlaşılmıştır. Öyle ise davanın reddi gerekirken dededen yardım nafakasının alınmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Temyiz edilen kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA, 06/10/1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak : Corpus

T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
Esas : 1996/9042
Karar : 1996/9735
Tarih : 04.10.1996
ÖZET : Kadın, ölmüş olan eşinin babasından MK 315.madde uyarınca nafaka isteyemez.
(743 sayılı MK. m. 315, 316/1)
KARAR METNİ :
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunarak gereği görüşülüp düşünüldü.
1- Medeni Yasanın 315.maddesi, herkes yardım etmediği surette zarurete düşecek olan usul ve furuuna muavenetle mükelleftir kuralı getirmiştir. Davalılardan Hatice davacının ölen oğlu Ferhat’ın eşidir. Davacının soyundan değildir. O durumda Hatice hakkındaki davanın reddi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2- Dava nafaka ile yükümlü olanlar hakkında mirastaki sıraya göre açılır (MK. madde 316/1). Davacının çocukları yanında mirasçı durumunda olabilecek olan ölü çocuğunun çocukları da nafakadan sorumludurlar. Mahkemece yapılacak iş, sağ olan davacının bütün çocuklarının ve nafaka ile sorumlu torunlarının da mali durumlarını araştırmak, nafaka ile sorumlu olabilecek seviyelerini tespit etmek, çocuklardan alınacak miktarın yetersiz kalması halinde torunları nafaka ile sorumlu tutmaktan ibarettir. Bu yön gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması da yerinde değildir.
SONUÇ:Temyiz edilen kararın birinci ve ikinci bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.04/10/1996
Kaynak : Corpus

Sizin lehinize olabilecek bir karar aradım ama bulamadım Umarım işinize yarar.