Mesajı Okuyun
Old 11-03-2008, 01:33   #6
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan benmcbc
Müvekkilim ilçe özel idaresi ile arasında yaptığı sözleşmeye göre malzemeleri ilçe özel idarece karşılanmak kaydıyla özel idare binasının iç/dış boya sıva işlerini yapma edimini yüklenmiştir.
Olayda öncelikli sorun, sözleşmenin niteliğini tayindir. Alıntısı yapılan cümleden anlaşıldığı üzere, ilçe özel idaresi ile iş kazası geçiren şahıs arasında istisna akti mevcuttur. (Mevcut verilerden anlaşıldığı kadarı ile) Bu nedenle zamanaşımı süresi dolmamış bile olsa işçi - işveren ilişkisi bulunmadığından iş kazası nedeniyle tazminat davasının ilçe özel idaresine yönlendirilmesi mümkün değildir.

T.C. YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/14492
Karar: 2006/4826
Karar Tarihi: 11.04.2006
ÖZET: Davalılardan M.E. H’nin, davaya konu iş kazasının olduğu binada sigortalı çalıştırmadığı, yazlık evin parke, saçak gibi ahşap işlerinin yapımını diğer davalı İ.Y'ye verdiği, davalı İ.Y ise işyerinde hazırladığı malzemeyi, işyerinden sigortalı olarak bildirdiği kazalı ile monte işini yaptığı, bu durumda, davalılar arasında asıl işveren-taşeron ilişkisi olmayıp, istisna sözleşmesine dayalı ilişki olduğu; davalı M.E. H’nin davaya konu iş kazasından dolayı sorumluluğu bulunmamakta olup, hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekir.
(506 S. K. m. 87)
Dava: Davacı, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rucüen ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır. Hükmün, taraflar Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Tetkik Hakimi A. Eser tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından, Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
Karar: 1- Davacı Kurum vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Bilindiği gibi 5521 sayılı iş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesi gereğince iş mahkemesinin nihai kararları tefhim tarihinden itibaren sekiz gün içinde temyiz olunabilir. İncelenen davada davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı 05.04.2005 tarihinde tefhim edilmiş, temyiz ise, yasal sekiz günlük süre geçtikten sonra 02.12.2005 tarihinde gerçekleşmiştir. O halde 01.06.1990 gün ve 1989/3 E. 1990/4 K. Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı da göz önünde bulundurularak temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmektedir.
2- Davalılardan İ.Y. vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi gerekir.
3- Davalılardan M.E.H vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Davalılardan M.E.H, satın aldığı yazlık evin parke, saçak gibi ahşap işlerinin yapımını diğer davalı İ.Y'ye vermiş, davalı İ. Yılmaz ise işyerinde hazırladığı malzemeyi, işyerinden sigortalı olarak bildirdiği kazalı ile monte işini yaparken kazalının düşmesi sonucu davaya konu iş kazası meydana gelmiştir.
Davada öncelikle halledilmesi gereken sorun, zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalıyı çalıştıran İY ile diğer davalı M.E.H arasındaki hukuki ilişkinin istisna sözleşmesine mi, yoksa asıl işveren - taşeron ilişkisine mi dayandığının saptanmasıdır.
506 Sayılı Kanunun 87. maddesi hükmüne göre aracı bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir.
Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
İşin belirli bir bölümünde değil de, tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenlerde asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise, asıl işverenden istenilen işin, asıl iş ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
Davalılardan M.E. H’nin, davaya konu iş kazasının olduğu binada sigortalı çalıştırmadığı, yazlık evin parke, saçak gibi ahşap işlerinin yapımını diğer davalı İ.Y'ye verdiği, davalı İ.Y ise işyerinde hazırladığı malzemeyi, işyerinden sigortalı olarak bildirdiği kazalı ile monte işini yaptığı, bu durumda, davalılar arasında 506 sayılı Yasanın 87. maddesinde belirtilen şekilde asıl işveren-taşeron ilişkisi olmayıp, istisna sözleşmesine dayalı ilişki olduğu; davalı M.E. H’nin davaya konu iş kazasından dolayı sorumluluğu bulunmamakta olup, hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü ile dair yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalılardan M.E. H’nin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı Kurum vekilinin temyiz isteminin; süre aşımı nedeniyle davalı İshak Yılmaz'ın temyiz itirazları yerinde görülmediği için reddine.
Davalılardan M. E. Hıncal yönünden temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan M. E. Hıncal'a iadesine 11.04.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************