Mesajı Okuyun
Old 05-03-2008, 10:39   #4
av.faruk

 
Varsayılan

aradığınız karar bu mudur anlamadım ama 86/4 olan bu vardı sadece,

T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu

E:1986/4
K:1987/5
T:22.05.1987

DANIŞIĞA [MUVAZAAYA] DAVALI İPTAL
İNDİRİM [TENKİSİ

Miras bırakanın yaptığı temliki tasarruflardan zarar gören mirasçılar tenkis davası ile birlikte kademeli olarak veya tenkis davası açtıktan sonra, ayrı bir dilekçe ile Borçlar Kanununun 18. maddesine davalı muvazaa nedeniyle iptal-tescil davası da açabilirler.

818 s. BK m. 18
743 s. MK m. 46

12.3.1985 gunlü dilekçe ile, Yargitay Birinci Hukuk Dairesi'nin 26.2.1985 gün ve 1985/101-2246 sayılı kararı ile "tenkis davasında nuvazaa davasının sonucunun beklenilmesi gerekecegi" esasının benimsendiği, Ondördüncü Hukuk Dairesi'nin 5.12.1974 gün ve 1974/ 2014-3521 sayılı kararında ise "tenkis davası açılması halinde muvazaaya dayanılarak iptal istenemeyeceği, zira evvelce vazgeçilmiş bir hakkın bilahare dava konusu yapılabilmesinin hukuk prensibi olan işlem güvenliği ile bağdaşamayacağı görüşüne yer verildiği" bu suretle kararlar arasında aykırılık meydana geldiği ileri sürülerek, içtihadı birleştirme yolu ile aykırılığın giderilmesi istenilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun 16/5 ve 45/2. maddeleri uyarınca konuyu inceleyen Birinci Başkanlık Kurulu, isteği yerinde görerek, içtihat aykırılığının, içtihadı birleştirme yolu İle giderilmesine, 15.5.1 986 gün ve 46 sayı İle karar verilmiştir.

Yargıtay Birinci Başkanlığı'nın 13.4.1987 gün ve 1536 sayılı yazısı ile Hukuk Genel Kurulu kararının varlığı da gözetilerek, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nda gündeme alınan konu hakkında raportör üyenin açıklamaları dinlenerek öncelikle kararlar arasında aykırılık bulunup bulunmadığı yönü tartışılmış ve <miras bırakanın yaptığı temliki tasarrufun tenkisi için dava açılması halinde sonradan bu tasarruf için muvazaaya davalı iptal davası açılıp açılmayacağı hakkında "Hukuk Genel Kurulu, Birinci ve Ondördüncü Hukuk Daireleri kararları arasında içtihat aykırılığının bulunduğunun oybirliği ile belirlenmesi üzerine, işin esasına geçilerek gereği görüşüldü:

Birinci Hukuk Dairesi kararlarında; hukuksal tasarrufun kısmen iptalini hedef tutan başka bir anlatımla tenkis isteğini kapsayan davanın açılmasının, tasarrufun tümüyle ortadan kaldırılmasını hedef tutau muvazaa davasının reddini gerektirmeyeceği, ancak tenkis davasında muvazaa davasının sonucunun beklenmesi, muvazaa davasının tenkis davası yönünden bekletici mesele oluşturacağı; birbirinden farklı dava türü olan bu isteklerin ayrı bir davaya konu olabilecekleri gibi kademeli olarak da ortaya konulabilecekleri, biri hakkında verilecek kararın diğeri için kesin hüküm oluşturmayacagı esasları benimsenmistir.

Ondordüncu Hukuk Dairesi kararında ise; mirascının tasarruf nisabının lehine tasarrufta bulunulanda kalmasını kabul ederek, tasarruf nısabını aştığı ölçüde tasarrufun tenkisini isteme hakkını kullanma yolunu seçmekle karşı tarafta uyandırdığı irade beyanıyla, tasarruf nisabı sınırı içinde kalan hakkından vazgeçmiş 'sayılacağı bu sebeple de tenkis davası açan kişinin sonradan tasarrufun geçersizli~ini iddia ile tamamının iptalini isteyemeyeceği sonucuna varılmıştır.

Hukuk Genel Kurulunun 16.10.1957 gün ve 50/47 sayılı kararında; davacı iptal ve tenkis isteklerinde bulunmakla, davanın terditli sayılacağı iptali gerektiren nedenlerle, tenkisi gerektiren nedenlerin farklı bulunduğu, isteğin tavzih ettirilerek hangisine dayanıldığının belirlenmesi gereğine değinilmiş; gene Hukuk Genel Kurulu'nun 8.1.1964 gün ve 15/3 sayılı kararında ise, daha önce tenkis davası açılmakla, tasarrufu kabul etme durumuna girildiği, tenkis davalarının ozünde geçerli olan işlemler için açılabileceği benimsenmiştir.

Gerçekten tenkis davaları ile muvazaaya davalı, iptal davaları ileri sürülüş biçimleri, hukuksal esaslar, kapsamları ve nihayet tenkis ve iptal nedenleri birbirinden farklı nitelikte davalardır. İlk bakışta tenkis davası açan kişinin tasarrufun gecerli bulunduğunu zımnen benimsendigi düsuncesı akla gelebilirse de, kendi yararına bir hukuki sonuç elde etmek isteyen ve kapsamları farklı hukuki sonuçlar doğurabilecek birden fazla dava açma durumunda bulunan bir kimse bu davalardan birini diğerine tercihan açmaya zorlayamayacağı gibi, yasaların uygulanmasında, hakların korunması doğrultusunda hareket etme gereği karşısında bu davalardan birini açmakla, açık bir irade beyanı olmadan diğerinden feragat edildiğinin kabulü de uygun bulunmamıştır.

Bu nedenlerle miras bırakanın yaptığı temliki tasarruflardan zarar gören mirasçıların tenkis davası ile birlikte kademeli olarak veya tenkis davası açtıktan sonra ayrı bir dilekçe ile Borçlar Kanununun 18. maddesine davalı muvazaa nedeniyle iptal-tescil davası açabileceklerinin kabulü ile içtihat aykırılığının bu suretle giderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

S o n u ç: Miras bırakanın yaptığı temliki tasarruflardan zarar gören mirasçıların tenkis davası ile birlikte kademeli olarak veya tenkis davası açtıktan sonra ayrı bir dilekçe ile Borçlar Kanununun 18. maddesine davalı muvazaa nedeniyle iptal-tescil davası da açabileceklerine, 22.5.1987 gününde ilk toplantıda üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.