Mesajı Okuyun
Old 25-02-2008, 15:31   #2
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Açtığınız bu güzel konu teşekkür ediyorum.

Aslında HUMK.m.362, açıkça "hakime kanaatini teyit" izni vermekle, muhakemenin sonunda ve 355-362 aralığındaki hükümlerde aranan şartlar gerçekleşmiş olmak "kaydıyla", kanaatini "ihsas etme" hürriyeti vermiş, yasal düzenleme yapmak suretiyle.

Bu nedenle, 355-362 aralığındaki koşullar gerçekleştiği takdirde, 362. maddenin kendisine tanıdığı yasal koşul çerçevesinde , hakimin kanaatini "bizarur" ve yasal teminat altında ihsas etmesi, hakimin reddi nedeni olamayacağı gibi, ihsası rey olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir.

HUMK.m.356, re'sen yemin teklif edilebilecek durumları da sınırlayarak, hakime bu konuda sınırsız bir hürriyet tanımamış:


Alıntı:
Madde 356 - Mahkeme ancak aşağıdaki iki şartın tahakkuku halinde re sen yemin teklif edebilir;

1 - İddia olunan hususun kati deliller ile ispat edilmemiş olması.

2 - İddia olunan hususu ispat için irae olunan delillerin hüküm verilecek derecede kanaat hasıl etmemesi.

Yine 359.m.ile, re'sen yemin teklifini, ancak yargılamanın sonunda teklifini mümkün kılmış, diğer ifadeyle halen toplanacak delil var ise, yemin teklif edilemeyeceği hükmüyle; ne iddianın ve ne de savunmanın sınırlandırılmasını önlemiş:

Alıntı:
Madde 359 - Re sen yemin ancak muhakemenin hitamında teklif olunabilir.

Kanaati teyit için düzenlenen re'sen yemin, niteliği itibariyle "tamamlayıcı yemin" niteliğindedir ve iddiasını kati delillerle kanıtlayamayan, ancak haklılığı (iddiası ya da savunmasını)konusunda da hakimde kanaat oluşmasını sağlayan taraf yararına getirilen bu düzenleme bence yararlıdır, ancak "kati delil" olarak kabul görmesinin sakıncalı olduğu konusunda sizinle hemfikirim. Zira hakim delillerin takdirinde isabetsizliğe düşmüş ve hatalı kanaat oluşturmuş da olabilir, bunu kesin hükme kati biçimde çevirme yeteneğine sahip bir delille yargılamanın sona ermesi, ciddi hukuk yanlışlarına da sebebiyet verebilir.

Saygılarımla...