Mesajı Okuyun
Old 18-02-2008, 14:32   #13
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Remzi Bey,11 nolu mesajınızdaki insani yaklaşım gerçekten çok değerli. Herkes sizin gibi duyarlı olsa,özellikle müvekkilinizin kocası bu duyarlılığa sahip olsa,müvekkiliniz durumundaki birçok insan,eş, belki düzenli ve sürekli bir tedavi ile bir/iki yılda iyileşecek, sağlıklı ve mutlu bir insan olarak yaşamını sürdürme imkanı bulacaktır. Bizim insanlarımızda,bilimsel düşünce ve davranış alışkanlığı ve yeteneği olmadığı,ayrıca insani terbiye ve düzey gelişmediği için,
ve aslında kendileri sağlıklı ve dengeli,huzurlu ve yaşamla doygun bağlar kuramadıkları için,birbirlerine huzur ve mutluluk,sevgi ve saygı,anlayış bahşetme ve birbirinin elinden tutma alışkanlığı da gelişmemiştir. Bizim insanımız,karşısındaki insanı anlama ve onun içindeki iyiyi,doğruyu keşfetmektense,onun erincini ve bilincini geliştirmektense;zayıf,zavallı,sorunlu olarak görmeye ve böylece kendi içindeki yetersizlikleri ve aşağı duygularını tatmin etmeye çalışır. Özellikle birbirine sadakat ve vefa borcu bulunan eşlerden erkek olanlar,sırf kendi içinde bulundukları haksız konumları lehlerine çevirmek için,ne yazık ki kadınlarına türlü zulümler,onu maddi manevi açıdan zayıf düşürme ve böylece istediği şartlarda ve zamanda onu mağdur ederek hayatından çıkarma fırsatçılığına yarar türlü kurnaz planlar içindedirler. Karısına sevgi ve ilgi göstererek mutlu bir aile yaşantısı kurma imkanı varken,onu sevgisizlik ve ilgisizlik içinde manevi yalnızlık ve çaresizliğe iterek içine soktuğu durumu ve sonuçlarını da boşanma davalarında aleyhine kullanmaya çalışırlar. Buna benzer bir örnek davam olmuştu. Erkek bir lise öğretmeni idi;ve akrabası olup 15 yaşında evlendiği karısını sürekli aşağılayıp başka kadınlarla aldatıp yalnızlığa ve bunalıma itmişti. Kadın da yaşadığı olayların etkisi ile bir- iki kez intihara teşebbüs etmiş,kocası artık onu hayatında taşımak istemediği ve başka kadınlarla daha rahat ve sınırsız bir şekilde birlikte olmak için kadını ailesinin yanına göndermişti. Koca açtığı davada,kadının ruhsal sorunlarından ve intihara teşebbüs etmesinden sözederek boşanma ve kendi eğitim düzeyi ve refah durumuna dayanarak fiilen de yanında bulundurduğu ve anneden koparmaya çalıştığı çocuklarının velayetini istemişti. Ben,yaptığım savunmada,kocanın tamamen kusurlu olduğunu,kendi kusurlu eylemleri sonucu karısını ittiği bu bunalımdan ötürü boşanma talep edemeyeceğini,haksızlıktan hak çıkmayacağını savundum ve çocukların küçük yaşı,anne bakım ve şefkatine ihtiyacı gözetilerek velayetin tedbiren davalı anneye tevdiini istedim.Babanın fiili durum yaratarak,anne bakım ve şefkatine muhtaç çocukların velayetini istemesine hukuk düzeni cevaz vermemektedir. Diyarbakır Aile Mh. tedbir talebimi evrak üzerinden kabul etti,kadının intihara kocasının haksız ve tamamen kusurlu hareketleri neticesi teşebbüs ettiği, ve bu durumda tam kusurlu kocanın dava hakkı bulunmadığı gözetilerek kocanın davasının reddine karar verildi. (Bu gerekçe yazılarak)Bu arada bilirkişi incelemesi sonucu kadının,çocuklarının velayetini almasına engel bir halinin olmadığı(kalmadığı) da ortaya çıktı. Böylece çocukların velayeti tedbiren annede kaldı.Bu karar temyiz ve tashihi karardan geçerek onandı,kesinleşti.

Boşanmanın reddi hükmü kesinleşmeden,kesinleşme sonrası için de fiili haklı ayrılık sebebiyle tedbiren velayet ve nafaka hükmü kurulması için müstakil dava açtım. Bu dava da lehe sonuçlandı ve anne yanında bulunan çocuklar için ve fiili ayrılık sebebiyle anne için tedbir nafakasına hükmedildi ve boşanmanın reddine dair kesinleşme ile sona erecek olan tedbir kararlarının müstakil bu dava sonucu verilen hükümle devamını sağladık. Belki sizin müvekkilinizin de rahatsızlığı bu boyuttadır ve boşanmaya yeter ağırlıkta görülmeyecektir. Sağlık kurulu raporu ile durumu ortaya çıkacaktır.