Mesajı Okuyun
Old 15-02-2008, 17:38   #1
av.özlem önal

 
Varsayılan mütemadi suç - kanunlar ihtilafı - zamanaşımı

Sayın Meslektaşlarım;

Aşağıda aktardığım sorunla ilgili görüşlerinizi rica ediyorum. (Sorumu yazarken ceza hukuku final sorusu hazırlıyor gibi hissettim J) Ceza hukuku ile ilgili hiçbir deneyimim olmadığı için sürç-i lisan ettimse affola. Şimdiden herkese teşekkürler.

OLAY :

. Tacir A, 1995 yılında müvekkil B’yi X Limited Şirketindeki % 50 oranındaki hissesini satınalmaya ikna ediyor. (Bu ikna süreci biraz karmaşık, sorum ile ilgisi bulumadığından bu kısımları atlıyorum).

. Müvekil B hisse bedelini tamamen ödüyor ve hisse satım sözleşmesi Türkiye’de Noter’de yapılıyor, bu sermayenin büyük bir bölümü şirket adına bir Gayrimenkul satınalmakta kullanılıyor, yurtdışında yaşayan müvekkilim, ikametgahına dönüyor.

. Ancak bu sözleşme, ne Ltd.Şti. pay defterine ve tabii ki ne de ticaret siciline tescil ediliyor. Müvekkilim Türkiye’de yaşamadığı için, Limited Şirket hisselerinin devrinin yasal şeklinden habersiz, kendisini X Ltd.Şti’nin ortağı zannediyor.

. A, yaklaşık iki yıl boyunca müvekkil B’den şirket işleri ile ilgili muhtelif masraflar talebediyor. B’de bu paraları gönderiyor.

. Bu ticari girişimden herhangi bir kâr elde edemeyen müvekkil B, 1997 yılından sonra ödemeleri kesiyor. Şirkete koyduğu sermaye ile gayrimenkul satınalındığı için, sermayesini garantide görüyor ve bir daha herhangi bir işlem yapmıyor.

. Bu arada tacir A ve diğer % 50 hisseye sahip olan ortak, şirketin tüm malvarlığını satıyorlar. Tasfiyeye karar veriyorlar. Şirket 2007 yılında sicilden terkin ediliyor.

. 2008 yılında şirketi tasfiye edip, gayrimenkulü paraya çevirmeye karar verince gerçek tabloyu öğreniyor. Suç duyurusunda bulunmak istiyor.

SORUNLAR :

. Suçun dolandırıcılık olduğunu düşünüyorum.

. Bu noktadan sonra, mülga TCK’nın mı yoksa yeni TCK’nın mı uygulanacağı sorunu çıkıyor. Eğer yeni kanun uygulanacak olursa, suçun nitelikli dolandırıcılık sayılması gerektiği kanısındayım. Buna bağlı olarak da zamanaşımı müddetleri değişecek (yeni kanunun yürürlük tarihi 1 Nisan 2005).

. Suçun mütemadi olduğunu düşünüyorum. Bu kez de; ‘temadinin sonu hangi tarihtir’ sorunu ortaya çıkıyor (Ya da belki; ‘bu suç mütemadi değildir, hisse devir sözleşmesinin yapıldığı zamanda gerçekleşmiş ve sonuçlarını doğurmuştur’ diyenler çıkabilir. Sonraki ödemeler dolayısıyla bu ihtimali kuvvetli görmüyorum).

. Üç seçenek düşünüyorum. Birincisi ödemelerin kesildiği tarih (‘bunda failin bir iradesi yok’ diye düşünüp elemek işime geliyor), ikincisi şirketin feshedilerek sicilden terkin edildiği 2007 yılı, üçüncüsü müvekkilin suçu öğrenme tarihi olan 2008 (bunun ıspatı imkânsız).

. Kanunlar ihtilâfı açısından, temadinin sonunu mu temel alacağız (ki bence doğrusu bu)? Bu durumda; suçun mütemadi olmadığını 1995 yılında gerçekleştiğini ya da mütemadi suç sayıp, ödemelerin kesildiği 1997 yılında temadinin ortadan kalktığını düşünürsek mülga TCK uygulanır. Aksi hallerde yeni TCK uygulanacaktır.

. Eski kanunun uygulanması durumunda zamanaşımından sözedilecek, yeni kanunun uygulanması halinde ise, zamanaşımı süreleri dolmamış olacaktır ( Mülga TCK m.102’ye göre beş sene, Yeni TCK m.66’ya göre onbeş yıl).