Mesajı Okuyun
Old 12-02-2008, 21:03   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 1975/7766
K. 1975/9485
T. 11.12.1975
• ZAMANAŞIMI
• KESİN HÜKÜM
• YARGILAMANIN İADESİ
• GEREKÇE
818/m.133
1086/m.187,237,409,445
ÖZET : Kesin hüküm, hüküm fıkrasında yer alan kısımdır.

DAVA VE KARAR : Mustafa ve Hasan ile İsmet ve Kamil arasındaki tenkis davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hükmün temyizen tetkiki davacılar tarafından istenilmekle dosyadaki bünün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı, Asliye Hukuk Mahkemesinde tenkis davası açmış, değer yönünden görevsizlik kararı verilmiş, görevsizlik kararı henüz kesinleşmeden Sulh Hukuk Mahkemesine başvurmuş, davalı derdestlik itirazında bulunmuş, Sulh Mahkemesince itiraz yerinde görülerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, bu karar temyiz edilmemek suretiyle kesinleşmiş, daha sonra davacı vekili Asliye Hukuk Mahkemesinde yeniden temyize konu işbu davayı açmış, davalı zamanaşımını ileri sürmüş, mahkemece dava, zamanaşımı sebebiyle reddedilmiştir.

Gerçekten dava, zamanaşımını kesen sebeplerdendir. Dava devam ettiği sürece tarafların yargılama ile ilgili her işlemi ve hakimin tüm emir ve kararları ile zamanaşımı kesilir. Yeniden işlemeye başlar. İşleyecek zamanaşımı da asıl süre kadardır. ( BK. 133, 135 ) şayet açılan dava düzeltilmesi mümkün bir şekil eksikliği ile sakat ise ( temsilcide hata gibi ) veya zamansız ( muaccel alacaklarda olduğu üzere ) yahut görevsiz ya da yetkisiz mahkemede açılmış ise bu nitelikteki bir dava zamanaşımını kesmez. Ancak, davanın devamı sırasında zamanaşımı süresi dolmuşsa davacı ek süreden yararlanır. ( BK. 137 ) İlmi ve kazai içtihatlar bu konuda sözbirliği içindedir. ( Prof. Von Tuhr, İsviçre Borçlar Kanunu şerhi, Cevat Edege Tercümesi, 1952, sh. 756-766, Prof. S. Sulhi Tekinay, Borçlar Hukuku, 1974, sh.804-805, Prof. Kenan Tunçomağ, Borçlar Hukuku, 1972, Cilt.1, sh.756-758, Prof. A. Esat Arsebük, Borçlar Hukuku, 1943, Cilt.2, sh.955 ).

Gerekçe hüküm fıkrasına ne kadar bağlı olursa olsun kesin hüküm niteliği almaz. Kesin hüküm, hüküm fıkrasında yer alandır.
( Prof. B.Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1975, sh.801, Prof. İ. Postacıoğlu, Medeni Usul Hukuku, 1975, sh.703, Prof. M.Reşit Belgesay, Hukuk Muhakemeleri Usulü şerhi, 1938, 237. madde şerhi. M. Çemberci, Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, sh.20-27, Dr. Hayri Domaniç, Hukukda Kaziyyei Muhakeme, 1964, sh.32-33, Prof. S. şakir Ansay, Hukuk Yargılama Usulü, 1960, sh368-369 ) Bir karar kesinleşince, kararın gerekçesi ve hatta hüküm fıkrası kanuna aykırı bile olsa yargılamanın iadesi yolu ile hüküm ortadan kalkmadıkça tüm sonuçları ile tarafları bağlar.

Olayda Sulh Hukuk Mahkemesince ( davanın açılmamış sayılmasına ) dair verilen karar kesin hüküm haline gelmiştir. Az önce açıklanan ilkeler karşısında, mahkemenin kararı tartışılarak ve özellikle bu karar yok sayılarak zamanaşımı konusu ele alınamaz.

Olayda, asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada görevsizlik kararı verilmiş, davacı Borçlar Kanununun 137. maddesinde öngörülen 60 günlük ek sürede usulüne uygun yeni davasını açmamıştır. Her ne kadar daha önce görevli Sulh Hukuk Mahkemesine başvurulmuş ise de, mahkeme işbu davanın açılmamış sayılmasına karar vermiş, hüküm kesinleşmiş, böylece davacı, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 60 gün içinde görevli mahkemeye başvurmamış duruma düşmüştür. Davacıyı mahkeme yanıltmış olsa bile kararın usuli sonuçlarına kendisi katlanmak zorundadır. Kaldı ki, temyize konu dava, sanıldığı gibi Sulh Mahkemesinde açılan bir dava olmayıp, değer yükseltilerek tekrar Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davadır. Bu yön de dikkat çekicidir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan gerekçelere ve Borçlar Kanununun 133, 137 ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 237. maddeleri karşısında temyize konu davanın zamanaşımı sebebiyle reddedilmesi usul ve kanuna uygun bulunduğundan temyiz itirazlarının reddiye hükmün ( ONANMASINA ), oyçokluğu ile karar verildi.