Mesajı Okuyun
Old 06-02-2008, 23:48   #7
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

İlk cevabımda soruyu dava konusurun davalı tarafından 3. kişiye temliki şeklinde algıladığımdan ona göre cevaplandırmıştım.
Somut olayda, temlik edenin davalı olmayıp davacı olduğu ifade edildiğine göre,burada usulün 186 maddesinin uygulanması söz konusu olmaz. O yönden hakimin davalı tarafa tercih hakkını kullanması için bir süre vermemesi gerekir.
Baskın olan görüşe göre , davalının iznine gerek kalmadan temlik olunan 3. kişi davacının yerine geçerek davaya devam eder. 13.HD. sinin görüşüne göre davacının davası ret edilir.
Aşağıdaki yargıtay kararında bu konu açıklanmaktadır. O yolda savunma yapılması uygun olur kanısındayım.
Saygılarımla

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 1995/2043

K. 1995/3373

T. 14.4.1995

MÜDDEABİHİN TEMLİKİ ( Temlik Alanın Temlik Eden Davacının Yerine Geçerek Davaya Devam Edebilmesi - Davalının Muvafakatının Aranmayacağı )

• TEMLİK ALANIN TEMLİK EDEN DAVACININ YERİNE DAVAYA DEVAM EDEBİLMESİ ( Müddeabihin Temlikinde )

• DAVALININ RIZASININ ARANMAMASI ( Müddeabihin Temlikinde Temlik Alanın Davacının Yerine Geçmesi İçin )

1086/m.186

818/m.162,168

ÖZET : Müddeabihin dava sırasında davacı tarafından üçüncü şahsa temlik edilmesi halinde, üçüncü şahıs davalının rızasını almadan, kendiliğinden müddeabihi devretmiş olan davacının yerine geçer onun hak ve yetkilerini kullanır.
DAVA : Cumali Yükçü ile Akbank TAŞ ve temellük edene Cemile Taşkın arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 7. Ticaret Mahkemesince verilen 21.9.1993 tarih ve 757-963 sayılı hükmü onayan dairenin 12.12.1994 gün ve 94/5842-9544 sayılı ilamı aleyhinde temellük eden vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili adına davalı bankanın Dolapdere şubesinde 1 yıl vadeli ve % 52 faizli ( 185.000.000 ) TL.'lık mevduat hesabı açtırdığını, hesaptaki paranın sahte vekaletname ve sahte imza ile müvekkilinin bilgisi dışında çekildiğini, bakanın gerekli dikkat ve imtimamı göstermeyerek kusurlu bulunduğundan ( 185.000.000 ) TL.'nın faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili bankanın sözkonusu parayı noterlikçe düzenlenmiş vekaletnameye göre ödediğini, vekaletnamenin sahteliğinde ve ödemede herhangi bir kusur bulunmadığından davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının noterlikçe düzenlenmiş 20.11.1991 tarihli temlikhane ile davasını tüm hak ve yükümlülükleri ile birlikte gayri kabili rücu kaydıyla Cemile Taşkın'a devrettiği, davalının 12.2.1993 tarihli dilekçesi ile davanın temellük eden Cemile Taşkın tarafından yürütülmesine muvafakatı olmadığını bildirip davalının HUMK.nun 186. maddesi uyarınca temlike izin vermediğinden kendiliğinden davacı yerine geçemeyeceği gerekçesiyle asıl davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Kararı asıl davacı Cumali Yükçü ve temellük eden Cemile Taşkın tarafından temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.
Temellük eden Cemile Taşkın vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Dava, vadeli mevduat hesabındaki paranın, sahte vekaletname ile çekildiğinden bahisle tahsili istemine ilişkindir.
Davanın açılmasından sonra İstanbul 22. Noterliğinin 20.11.1991 tarih ve 34315 yevmiye numaralı temliknamesi ile davacı, alacak ve dava hakkını tüm hak ve yükümlülükleri ile birlikte gayrikalibi rücu kaydı ile Cemile Taşkın'a temlik etmiş, dava Cemile Taşkın tarafından takip edilmiştir.
Davalı, temellük eden ile arasındaki yargılamanın sürdürülmesine izin vermemiş, mahkeme ise, temlik eden Cumali Yükçü, alacak ve dava hakkını devir ettiği, onun yerine geçen alacağı ve dava hakkını temellük eden Cemile Taşkın'ın davasını yürütmesine davalının izin vermediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
BK.nun 162. maddesi gereğince Kanun ve akit ile veya işin mahiyeti icabı menedilmiş olmakdıkça borçlunun rızası aranmaksızın alacaklı alacağını üçüncü şahsa temlik edebilir. HUMK.nun 186. maddesi gereğince de dava açıldıktan sonra her iki taraftan birinin müddeabihi başkasına temlik hakkı vardır. Tetkik konusu olayda davacı, dava konusu alacağını ve dava hakkını üçüncü şahıs olan Cemile Taşkın'a temlik etmiş, temellük eden ( devralan ) üçüncü kişinin davayı takibe yetkili olduğu açıktır. Başka bir ifade ile alacak hakkının devri BK.nun 162 ve 168. maddeleri gereğince takip ve dava hakkı ile beraber yetki hakkını da kapsar.
Buradaki uyuşmazlık, davacının davanın devamı sırasında alacağı başkasına temlik etmesi halinde, alacağı temellük eden üçüncü kişi davalının iznini almadan kendiliğinden davacının yerine geçip davayı takip edip edemiyeceği noktasında toplanmaktadır.
Uygulamada Yargıtay'ın bazı Daireleri, devreden davacı, bu sıfatını yitirmiş olup artık bu davayı izleyemez, davalı da deviralan üçüncü kişinin yeniden dava açması gerektiğini ileri sürüp davanın reddini istediği için müddeabihi devir alan üçüncü kişi davayı yürütemez. Bu durumda, davanın usul yönünden reddi gerektiğini kabul etmektedir ( Y. 13. H.D. 30.5.1978 E.2373 K.2559 aynı Dairenin 20.4.1981 gün gün 1981/1420-2974 ).
Çoğunlukta olan Hukuk Genel Kurulu ve Daire Kararlarında ise, müddeabihin dava sırasında davacı tarafından üçüncü şahsa temlik edilmesi halinde, üçüncü şahıs davalının rızasını almadan, kendiliğinden müddeabihi devretmiş olan eski davacının yerine geçer onun hak ve yetkilerini kullanır. ( Y.H.G. 1.6.1984 gün E.1982/1-189 K.645, H.G.K. 19.10.1983 gün 1980/1-2348 K.973, H.G.K. 25.4.1984 gün E.1/267 K.474, Y.14.H.D. 23.3.1983 gün 8068/2481, T.D. 15.12.1970 gün 645/5122 sayılı İçtihatlar Prof. Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Cilt: 3, Sh. 2734 ve 2736, Cilt: 5, Sh. 4585-4585, İ.K.İ.D Şubat 1985 Sh. 3162 )
Çoğunluk görüşünün Usul Ekonomisi ve cüz'i halefiyet ilkesine uygun düştüğü, müddeabihi devir alanın, davalının rızasını almadan davaya devam etmesi halinde davalının hukuki durumunda bir değişiklik olmayacak ve davaya kaldığı yerden davalıya karşı devam edilecek bu hal yargılama giderini asgariye indirecektir. Bu hal tarzının H.U.M.K. 185/II bent 2. fıkrasında da uygun bulunduğu kabul edilmelidir.
Bu nedenlerle devir alan Cemile Taşkın'ın, asıl davacısının yerine kendiliğinden geçip davalının rıza ve mavafakatına ihtiyaç olmaksızın davaya devam edebileceği kabul edilerek, mahkemece işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın usul yönünden reddi doğru olmamış bu gerekçelerle davacı vekilinin karar düzeltme talebi yerinde bulunduğundan zuhulen vaki olan Dairenin 12.12.1994 gün ve 1994/5842-9544 sayılı onama kararımızın kaldırılarak hükmün karar düzeltme isteyen yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle temellük eden Cemile Taşkın vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairenin 12.12.1994 gün 1994/5842-9544 sayılı onama ilamının kaldırılarak mahkeme kararının karar düzeltme isteyen Cemile Taşkın yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harçlarının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 14.4.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.