Mesajı Okuyun
Old 30-11-2004, 17:24   #5
fikirbay

 
Varsayılan anlamaya çalışmak

Sevgili Gemici,

şu sıralar işlerimin yoğunluğu nedeniyle fazla vaktim olmuyor ve size yazmak istediklerimi, biraz da felsefi konulara girmek istediğim için, sonraya ertelemiştim ve vaktim olduğunda yazacağımı ifade etmiştim.

Sayfanın en başında ilk yazdığınız bölümü kastediyorum ben. İlk yazınız dışındakiler konumuzun dışındadır.

Yazınızda önce bazı tespitler yapıyor ve konuları kendi mantığınıza ve temel kişisel paradigmalarınıza göre kategorize ediyorsunuz. İşte bu noktada sorgulamak istediğim bazı görüşleriniz var.

Yazınızda:

"Dünyayı ve Hayatı, nereden gelip nereye gittiğimizi, açıklamaya çalışan ve birbiri ile çelişen iki ayrı sistem var. Bu sistemlerden birisi bilim diğeri ise din dir. Her iki sistem de gerçeği kendisinin temsil ettiği iddiasındadır. İki sistem arasındaki en büyük fark, dinlerin inanca bilimin araştırmaya ve mantıksal düşünmeye dayalı oluşu. Dinlerin gerçeği “inanılan gerçektir” bunun yanında bilimin gerçeği “araştırılan gerçektir” diyebiliriz. Çoğu bilimsel teorinin, kurucusu veya öncüleri öldükten sonra, “inanılan gerçeğe” dönüştüğü gerçeğini hesaba katmazsak eğer.

Dinler çağlar boyu ilme karşı çıkmış ve ilmi (kendileri ile çeliştiği yerlerde) yasaklamaya çalışmışlardır. Bunun yanında ilim elde ettiği başarılara, özellikle teknikteki ilerlemeye bağlı olarak dinlere kafa tutmuş ve bazı yerlerde dinleri reddetmiştir. Buda dinlerin etkilerinin azalmasına yol açmıştır. "

şeklinde tespitlerde bulunuyorsunuz.

bilim ve dini birbirinden ayrı ve çelişen iki sistem olarak tanımlıyorsunuz. Bu tanımlamayı açmak ve felsefi manada sorgulamak istiyorum örneğin. "Her iki sistem de gerçeği kendisinin temsil ettiği iddiasındadır" diyorsunuz. Bu kabuller üzerinde tartışmak istiyorum.

Din kuralları insanın nefsinin eğitiminden yola çıkarlar ve bilim adamı olmaya en yatkın insanların dini kurallara bağlı veya saygılı insanlar arasından çıkmış ve çıkıyor olması tesadüf olmasa gerektir. Din, insanın bir iç disipline sahip olması, bir gaye uğrunda fedakarlık yapması ve karşılıksız hizmet etme, sabırlı olma gibi bir bilim adamı için çok önemli vasıflar edinmesini sağlıyor.

Dünyanın ve bilimin gelişmesine en önemli katkıları sağlamış olan bilim adamlarının aynı zamanda din adamı olmaları incelenmeye değer bir olgudur.

Bilim tarihinin son dönemde en önemli bireylerini Türk insanları sadece "bilim adamı" olarak tanımıştır. Oysa bunların çoğu tıpkı islam medeniyetinin ilerlemesinde rolü olan düşünürler gibi aynı zamanda din adamıdırlar.

Pascal, Galile, Leibniz v.s. gibi önemli bilim adamlarının aynı zamanda din adamı oluşu ilginçtir.

Bu konuları vaktim olduğunda beraberce ve karşılıklı tartışarak irdeliyelim diyorum. Şimdilik burada kesiyorum.

Saygılar.