Mesajı Okuyun
Old 18-01-2008, 10:05   #2
Av. Ahmet GÜÇ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Onsekizinci Hukuk Dairesi Esas No: 2005/03106Karar No: 2005/05474Tarih: 26.05.2005
  • ORTAK TAŞINMAZIN KORUNMASI
  • ORTAK YERLERDE DEĞİŞİKLİK
ÖZET:Kat maliklerinden biri tüm kat maliklerinin rızası olmadan ortak yerlerde değişiklik yapamaz. Kat malikleri kurulu toplantısına katılıp olumlu oy kullanan üye dışındakilerin rızasının bulunduğundan söz edilemez. Öte yandan vekaleten oy kullanıldığı belirtilmişse de vekalet verildiğini gösterir belgenin dosyada bulunması gerekir.
Dava dilekçesinde eski hale getirme istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacılar dava dilekçesinde, davalı tarafın bağımsız bölümünün balkonlarını tüm kat maliklerinin onayını almadan kapattıklarını ileri sürerek sözü edilen müdahalenin önlenmesi ile balkonların projesine uygun eski hale getirilmesini istemişlerdir.
Mahkemece; davalı tarafın bağımsız bölümünün balkonlarını kat malikleri kurulunca alınan 23.10.2003 günlü karara dayanarak kapattıkları ve bu karara, davacılardan Köksal'ın kendisini asaleten diğer davacı paydaşlara vekaleten olumlu oyu ile katıldığı, buna göre davacıların bu davayı açmalarının, Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralı ile bağdaşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kat Mülkiyeti Yasası'nın 19. maddesi hükmü uyarınca, kat malikleri anataşınmazın mimari durumunu titizlikle korumakla yükümlü oldukları gibi, kat maliklerinden biri diğer tüm kat maliklerinin rızası olmadıkça ortak yerlerde inşaat, onarım, tesis ve değişiklikler yaptıramaz. Somut olayda, anataşınmazdaki bağımsız bölümlerin balkonlarının anayapının statiğine zarar vermemesi ve dış görünümünü bozmaması koşulu ile kapatılması yolunda alınan 23.10.2003 günlü kat malikleri kurulu kararının, tüm kat maliklerinin olumlu oyunu taşımadığı, diğer bir anlatımla bu kararın tüm kat maliklerinin oybirliği ile alınmadığı gibi balkonların kapatılması konusunda da anataşınmazdaki tüm kat maliklerinin rızasının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Anataşınmazın 3 nolu bağımsız bölümünde diğer davacılar ile birlikte paydaş olan Köksal'ın yukarıda sözü edilen kat malikleri kurulu toplantısına katılıp olumlu oy kullandığı ve kararı diğer paydaşları temsilen imzaladığı anlaşılmakta ise de; diğer paydaşların, toplantıda kendilerini temsilen adı geçen paydaşa vekalet verdiklerine ilişkin dosyada herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmadığı gibi vekalet verdiklerine ilişkin bir beyanları ya da icazet ettikleri konusunda herhangi bir kabulleri de söz konusu değildir. Kat Mülkiyeti Yasası'nın 31. maddesinin 3. fıkrasında bir bağımsız bölümün birden çok maliki varsa kat malikleri kurulunda, bunları içlerinden vekalet verecekleri birisinin temsil edeceği öngörülmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere 3 nolu bağımsız bölüm maliklerinden olan Köksal'a aynı bağımsız bölümün diğer maliklerinin (paydaşların) kat malikleri kurulu toplantısında kendilerini temsil etmek üzere vekalet vermedikleri gibi, toplantıdan sonra alınan karara da icazet etmedikleri belirlenmiştir. Başka bir anlatımla, Köksal dışındaki davacıların 23.10.2003 günlü toplantıda alınan karara olumlu oyları ile katıldıkları düşünülemez ve dolayısıyla da onlar yönünden Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi hükmünde öngörülen iyiniyet (dürüstlük) kuralına aykırı hareket ettikleri söylenemez. Öte yandan davalı tarafça kapatılan balkonlardan ikisinin ara duvarlarının da (projeye aykırı olarak ve kat malikleri kurulu kararı dışına taşarak) kaldırıldığı bilirkişi raporu ile saptanmıştır.
Yukarıda açıklanan hususlar göz önünde tutularak Köksal dışındaki davacıların bu davayı açmakta; Köksal'ın da olumlu oy kullandığı kat malikleri kurulu kararının kapsamı dışında kalan balkon ara duvarlarının yıkılması konusunda dava açmakta kötü niyetli olmadıklarının kabulü ile davaya bakılıp işin esası hakkında oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.05.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.