Mesajı Okuyun
Old 09-01-2008, 16:29   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
KANUN NO: 677
TEKKE VE ZAVİYELERLE TÜRBELERİN SEDDİNE VE TÜRBEDARLIKLAR İLE BİR TAKIM UNVANLARIN MEN VE İLGASINA DAİR KANUN

Kabul Tarihi: 30 Teşrinisani 1341
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 13 Kânunuevvel 1341 - Sayı: 243
3.t. Düstur, c.7 - s.113

MADDE 1 - Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde gerek vakıf suretiyle gerek mülk olarak şeyhının tahtı tasarrufunda gerek suveri aharla tesis edilmiş bulunan bilûmum tekkeler ve zaviyeler sahiplerinin diğer şekilde hakkı temellük ve tasarrufları baki kalmak üzere kâmilen seddedilmiştir. Bunlardan usulü mevzuası dairesinde filhal cami veya mescit olarak istimal edilenler ipka edilir.
Alelûmum tarikatlerle şehlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, nakiplik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük ve gayıptan haber vermek ve murada kavuşturmak maksadiyle nüshacılık gibi unvan ve sıfatların istimaliyle bu unvan ve sıfatlara ait hizmet ifa ve kisve iktisası memnudur. Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde salâtine ait veya bir tarika veyahut cerri menfaate müstenit olanlarla bilûmum sair türbeler mesdut ve türbedarlıklar mülgadır.

Seddedilmiş olan tekke veya zaviyeleri veya türbeleri açanlar veyahut bunları yeniden ihdas edenler veya ayını tarikat icrasına mahsus olarak velev muvakkaten olsa bile yer verenler ve yukarıdaki unvanları taşıyanlar veya bunlara mahsus hidematı ifa veya kıyafet iktisa eyleyen kimseler üç aydan eksik olmamak üzere hapis ve elli liradan aşağı olmamak üzere cezayı nakdiile cezalandırılır.

(Ek Fıkra: 5438 - 10.6.1949) Şeyhlik, Babalık ve Halifelik gibi mensupları arasında baş mevkiinde bulunanlar altı aydan az olmamak üzere hapis ve 500 liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezasından başka bir yıldan aşağı olmamak üzere sürgün cezası ile cezalandırılırlar.

(Ek fıkra: 5566 - 1.3.1950) (Değişik: 3612 - 7.2.1990) Türbelerden Türk büyüklerine ait olanlarla büyük sanat değerleri bulunanlar Kültür Bakanlığınca umuma açılabilir. Bunlara bakım için gerekli memur ve hizmetliler tayin edilir.

MADDE 2 - İşbu kanun neşri tarihinden muteberdir.

MADDE 3 - İşbu kanunun icrasına İcra Vekilleri Heyeti memurdur.

(*) 7 Kasım 1982 tarih ve 2709 sayılı (TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI )'nın 174 üncü maddesi gereğince (DEVRİM KANUNLARI)'ndan olup Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz.

(**) Sürgün cezası 13 Temmuz 1965 tarih ve 647 sayıl Kanunun geçici 2 nci maddesiyle kaldırılmıştır.

Sayın Av.Selim Balku,

Yasa yürürlükte olduğu için, falcılık suçtur. Bu konuda başkaca mevzuat bulamadım. Onun için bulduğum az sayıda Yargıtay kararlarına göre yorumda bulunabilirim. Yargıtay, falcılığın menfaat karşılığında yapılmasını ve bunun iş olarak seçilmesini suçun oluşması için yeterli olarak görmektedir. Ancak, fal kafelerdeki kahve veya tarot falı gibi falcılığa ilişkin bir karar bulamadım.

Alıntı:
E. 1955/9
K. 1955/17
T. 6.7.1955
• ÜFÜRÜKCÜLÜK VE NÜSHACILIK ( Suçun Oluşumu İçin Bu Eylemlerin Geçim Aracı Olarak Kullanılmasının Gerekmemesi )
• GEÇİM ARACI ( Üfürükçülük ve Nüshacılık Suçunun Oluşması İçin Geçim Aracı Olarak Kullanılmasının Gerekmemesi )
• 677 SAYILI KANUNUN AMACI ( Cemiyeti Hurafelerden ve Batıl İtikatlardan Kurtarmak Olması )

KARAR : 677 sayılı Kanunun ruh ve maksadı; cemiyeti hurafelerden ve batıl itikatlardan kurtarmak ve halkın bu yüzden istismar edilmesini önlemekten ibaret olduğuna göre üfürükçülük ve nüshacılık suçlarının kanunun maksadı dairesinde teşekkülü için bu fiillerin menfaat temini maksadına müstenit olarak mutat meşgale haline getirilmesi ve bunlarla iştigal edenlerin halk tarafından üfürükçü ve nüsha unvan ve sıfatlariyle tanınmış bulunması meşrut olup menfaat esasına dayanmıyan münferit fiillerin üfürükçülük ve nüshacılık tabirlerinin delalet ettiği mananın şümulü dışında kalması gerekeceğinden mücerret bir hastaya şifa dilemek niyetiyle Kuran okumanın ve aynı maksatla dua yazmanın üfürücülük ve nüshaalıkla bir ilgisi olmadığına ve Ceza Umumi Heyetinin yukarıda zikir ve telhis edilen ilamlariyle tesis olunan içtihadın kanunun maksadına uygun bulunduğuna; ancak, başka maişet vasıtalarına sahip, olanların da bu filler menfaat saikiyle mutat meşgale haline getirmeleri ve bunlara mahsus unvan ve sıfatları kullanmaları kabil olduğundan suçun tekevvünü için bu fiillerin medarı maişet ittihaz edilmesi meşrut olmadığına 6.7.1955 tarihinde ekseriyetle karar verildi.

Yukarıdaki İBK kararının koyulaştırdığım bölümünü savunmanızda kullanabilirsiniz. Yasanın konulduğu tarihe ve amacına vurgu yaparak amacın halkın istismar edilmesinin önüne geçmek olduğunu ancak günümüzde kafelerde eğlence amaçlı bu işin yapıldığını savunabilirsiniz. Fal baktıranların şikayeti yoksa (Bir Yargıtay kararında geçmektedir); kimsenin mağdur edilmediğini de söyleyebilirsiniz.

Alıntı:
Yazan Av. Cengiz Aladağ
İzmir Bornova'da "Medyum ..." tabelasını görünce şaşırmıştım. Sözkonusu kişinin "vergi mükellefi" bile olduğunu söylediklerinde şaşkınlığım artmıştı.

Vergi mükellefi olması tek başına cezai yaptırıma engel değildir.Tabii ki bu durum şaşkınlığımızın artmasına yol açmaktadır.

Saygılarımla