Mesajı Okuyun
Old 04-01-2008, 20:43   #5
sarissa

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ümit Arif Özsoy
İcra iflas kanunun 72.maddesinin 7.fıkrası; ‘’Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren birsene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir.’’ Düzenlemesini içermektedir.
Yargıtay uygulaması istirdadı talep edilen paranın "cebri icra tehdidi" aldında yatırılmış olmasını veya en azından ihtirazı kayıtla yatırılmış olmasını şart koşuyor.
Y.19.H.D.12.05.2003 tarih ve 2002/9699 E.2003/5013 . sayılı benim de vekil olarak taraf olduğum kararında: ‘’Davalı banka tarafından davacı ve dava dışı kredi borçlusu aleyhine başlatılan icra takibinde ödeme emri davacıya 16.07.2001 tarihinde tebliğ edilmiş olup davacı talep edilen alacağı 17.09.2001 tarihinde banka şubesine ödemiş ve banka ödeme üzerine 14.11.2001 tarihinde takipten feragat etmiştir.
Mahkemece davacının ödemeyi rızasıyla yaptığı ve rızayla yapılan ödemenin geriye alınamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.’’ şeklinde hüküm kurmuştur.

Sayın Özsoy

Öncelikle cevabınız için teşekkür ederim. Yalnız ben sorumu yeterince açık soramadım galiba. Biz icra dosyasından tahsil ettiğimiz parayı borçlunun hakedişinden kestirerek tahsil ettik. Kanun metninden anladığım kadarı ile istirdat davasının açılabilmesi için evine işyerine haciz geleceği korkusu ile yani rızaen parayı yatırmak gerekmektedir. Nitekim davalı olduğum istirdat davasında da bu yorum benim lehimedir. Şimdi Yargıtay istidat davasının açılma şartı olarak böyle bir şartı aramaktamıdır, yoksa bu davanın açlbilmesi için paranın ne şekilde tahsil edildiğinin bir önemi yok mudur bunu araştırıyorum. Kararın tam metnini gönderebilirseniz sevinirm. Teşekkürler sunuyorum.