Mesajı Okuyun
Old 03-01-2008, 19:07   #15
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 1998/13-793
Karar: 1998/804
Karar Tarihi: 11.11.1998
ÖZET: Davacı, davalının davetinden sonra müteaddit defalar başvurarak, yeniden bir sözleşme düzenlenmesini istemişse de bu tekliflerin davalı tarafından kabul edilmediği anlaşılmaktadır. Kira sözleşmesi sona erdiğine ve yeni bir sözleşme de yapılmadığına göre, artık davacının kiracılık sıfatının varlığından söz edilmesine hukuken olanak yoktur. Mahkemece bu yön gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yasaya aykırı biçimde isteğin kabul edilmiş olması bozma nedenidir; gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
(6570 S. K. m. 7, 8) (818 S. K. m. 248)
Dava: Taraflar arasındaki "kiracılık sıfatının tespiti, çekişmenin giderilmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 30.9.1997 gün ve 1997/272 E-781 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 10.1.1998 gün ve 1998/56-477 sayılı ilamı ile;

(...Davacı, 8.600 m2 yüzölçümündeki boş arsayı, akaryakıt istasyonu olarak işletmek üzere, 1.10.1993 başlangıç tarihli ve on yıl süreli sözleşmeyle davalıdan kiraladığını, üzerine tesisler yapıp işletmeye açtıktan sonra kira paralarının ödenmesinde temerrüde düşüldüğü gerekçesiyle, icra tetkik merciince tahliye kararı verilip kesinleştiğini, ancak, devlet bakanlığının oluruyla, sözleşmeye devam edilmesinin kararlaştırılması üzerine tahliye kararının infaz edilmediğini, kira paralarını muntazaman ödemeye devam ettiğini, aradan bir yıldan fazla bir süre geçtiği halde, davalının yeni bir kira sözleşmesi yapmadığı gibi, tahliye kararını da kaldırmadığını, böylece kendi hukuki durumunun açıkça belirlenmesine engel olduğunu ileri sürerek, 1.10.1993 günlü sözleşmeye göre kiracılık sıfatının devam ettiğinin tespitine, muarazanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, tahliye kararının kesinleşmesinden sonra, bakanlık oluru üzerine, yeni bir sözleşme yapılması konusunda, davet edilmesine rağmen davacının sözleşme yapmaya yanaşmadığını, kesinleşmiş bir tahliye kararı varken, kiracılık sıfatının tespitinin istenemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, tahliye kararının kesinleşmesinden sonra davalının arttırılmış kira paralarını talep etmek ve ihtirazi kayıtsız olarak almak suretiyle yeni bir hukuki durumun oluşmasına olanak sağladığı, davacının kiralanan arsa üzerine 50 milyar TL değerinde tesisler yaptığı ve rayicin de üzerinde kira parası ödediği, davalının bu durumda herhangi bir zararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, tarafların yeni bir kira ilişkisine girdiklerinin tespitine, muarazanın önlenmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenmiş bulunan, 1.10.1993 tarihli ve on yıl süreli kira sözleşmesinin, davalının talebi üzerine ve temerrüt gerekçesiyle verilen tahliye kararını kesinleşmesiyle son bulduğu, uyuşmazlık konusu değildir. Ne var ki, davalı idare, davacının başvurusu üzerine verilen bakanlık oluruna dayanarak gönderdiği 27.2.1996 günlü yazıyla, orada belirttiği koşullarla yeni bir kira sözleşmesi yapılması için davacıyı davet etmiş; davacı verilen süre içerisinde bu icabı kabul ederek sözleşme düzenlenmek üzere davalıya başvurmamış ve böylece, taraflar arasında yeniden bir kira sözleşmesi yapılmamıştır. Her ne kadar, davacı, davalının anılan davetinden sonra müteaddit defalar başvurarak, yeniden bir sözleşme düzenlenmesini istemişse de bu tekliflerin davalı tarafından kabul edilmediği anlaşılmaktadır. Kira sözleşmesi sona erdiğine ve yeni bir sözleşme de yapılmadığına göre, artık davacının kiracılık sıfatının varlığından söz edilmesine hukuken olanak yoktur. Mahkemece bu yön gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yasaya aykırı biçimde isteğin kabul edilmiş olması bozma nedenidir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 11.11.1998 gününde, oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************