Mesajı Okuyun
Old 27-12-2007, 09:55   #8
Av.Yüksel Eren

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2003/12-574
K. 2003/564
T. 8.10.2003

• JOİNT VENTURE SÖZLEŞMESİYLE KURULAN ORTAKLIK ( Adi Şirket Niteliğinde Olması ve Taraf Ehliyetinin Bulunmaması - Joint Venture'u Oluşturan Şirketlerin Ortak Vekil Vasıtasıyla Takibe İtiraz Etmesiyle Taraf Teşkilinin Sağlanmış Olacağı - Takibin İptaline Hükmedilemeyeceği )

• ADİ ŞİRKET NİTELİĞİNDEKİ JOİNT VENTURE ORTAKLIK ( Tüzel Kişiliği Bulunmadığından Taraf Ehliyetinin Bulunmaması - Joint Venture'u Oluşturan Şirketlerin Ortak Vekil Vasıtasıyla Takibe İtiraz Etmesiyle Taraf Teşkilinin Sağlanmış Olacağı/Takibin İptaline Hükmedilemeyeceği )

• TARAF EHLİYETİNİN BULUNMAMASI ( Joint Venture Tarzında Kurulmuş Ortaklığın Adi Şirket Niteliğinde Olması ve Tüzel Kişiliğinin Bulunmaması - Ortaklığı Oluşturan Şirketlerin Ortak Vekil Vasıtasıyla Takibe İtiraz Etmesiyle Taraf Teşkilinin Sağlanmış Olacağı/Takibe Devam Edilmesi Gereği )

• TÜZEL KİŞİLİĞİ BULUNMAYAN JOİNT VENTURE TARZINDAKİ ORTAKLIK ( Taraf Ehliyetinin Bulunmaması - Ortak Girişimi Oluşturan Şirketlerin Ortak Vekil Vasıtasıyla Takibe İtiraz Etmiş Olmasıyla Taraf Teşkilinin Sağlanmış Olacağı/Takibin İptaline Hükmedilemeyeceği )

• HUSUMET ( Joint Venture Tarzındaki Ortak Girişimin Ortaklarının Aynı Avukata Ayrı Ayrı Vekaletname Vererek Takibe İtiraz Etmesi - Taraf Teşkilinin Tamamlandığı )

1086/m.38,39
818/m.533,534

ÖZET :Joint venture hukukumuzdaki adi ortaklığa benzemekte olup iki veya daha fazla işletmenin, belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri bir ortaklıktır. Tüzel kişilikleri olmadığından taraf ehliyetleri de bulunmamaktadır. Ortaklar, ortaklık borçlarından alacaklılara karşı doğrudan doğruya ve sınırsız olarak tüm mal varlıklarıyla sorumludurlar. Somut olayda her ne kadar takip talepnamesi ve buna uygun olarak düzenlenen ödeme emrinde borçlu olarak Kutlutaş-Dilingam Ortak Girişimi gösterilmiş ve tek ödeme emri çıkarılmış ise de Joint Venture'u oluşturan her iki şirketin vekili ödeme emrinin tebliğinden sonra her iki şirket tarafından vekil tayin edildiğini gösterir vekaletnamesini verip bu iki şirket adına süresinde icra takibine karşı itirazda bulunduğuna göre artık taraf teşkili tamamlanmıştır. Bu nedenle yerel mahkemenin direnme kararı usul ve yasaya uygun bulunmaktadır.

DAVA : Taraflar arasındaki "takibin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 4.İcra Tetkik Mercii Hukuk Hakimliğince davanın reddine dair verilen 18.03.2002 gün ve 2002/185 E. 215 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 09.07.2002 gün ve 2002/14219-15040 sayılı ilamı ile; ( ...Takip talepnamesinde ve ödeme emrinde gösterilen Kutlutaş-Dillingham Ortak Girişiminin gerçek ve tüzel kişiliği bulunmadığından bu ad altında ödeme emri ve takip yapılması usulsüzdür. Adi ortakların ayrı ayrı takip talepnamesinde gösterilip yine ayrı ayrı adlarına ödeme emri tebliği gerektiğinden merciice ehliyetsizlikle ilgili şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir. ... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava şikayet yoluyla ödeme emrinin ve takibin iptali istemine ilişkindir.

Davacı ( borçlu ) vekili, alacaklı Dal-Kar İnşaat Tur. San. ve Tic. AŞ'nin Kutlutaş-Dillingham ortak girişimi aleyhine icra takibi yaptığını, ödeme emrinin müvekkillerine ve vekil sıfatıyla kendilerine gönderildiğini, husumetin yöneltildiği Kutlutaş-Dillingham Ortak Girişiminin adi şirket statüsünde olup taraf ehliyeti bulunmadığını, husumetin adi şirketin ortaklarına birlikte yöneltilmesi gerektiğini bu ortaklardan birinin Kutlutaş İnşaat ve Ticaret Sanayi Ltd. Şti. diğerinin ise Dilingham Construction International INC adlı yabancı bir şirket olduğunu, ayrıca karşı tarafın müteahhit olan müvekkillerinden almış olduğu işi Türdeş Tarım Hayvancılık İnşaat Nakliyat San. ve Tic. Ltd. Şti ile adi ortaklık tesis ederek yaptığını tek başına hak ve alacak talebinde bulunmasının usule aykırı olduğunu, ödeme emrinde alacaklının adresinin de bulunması gerektiği halde bulunmadığını, mükerrer olarak ödeme emri gönderildiğini, bu nedenlerle ödeme emrinin ve bilahare takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili davanın reddini istemiş; Yerel Mahkemece verilen şikayetin reddine dair karar Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuştur. Kutlutaş-Dillingham Ortak Girişiminin icra takip talepnamesinde ve ödeme emrinde borçlu olarak gösterildiği, ödeme emrine süresi içinde ortak girişimi ( Joint Venture'ü ) oluşturan her iki şirketin vekili tarafından itiraz edildiği sabit olup yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı noktasında toplanmıştır.

Joint venture hukukumuzdaki adi ortaklığa benzemekte olup iki veya daha fazla işletmenin, belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri bir ortaklıktır. Tüzel kişilikleri olmadığından taraf ehliyetleri de bulunmamaktadır. Ortaklar, ortaklık borçlarından alacaklılara karşı doğrudan doğruya ve sınırsız olarak tüm mal varlıklarıyla sorumludurlar.

Somut olayda her ne kadar takip talepnamesi ve buna uygun olarak düzenlenen ödeme emrinde borçlu olarak Kutlutaş-Dilingam Ortak Girişimi gösterilmiş ve tek ödeme emri çıkarılmış ise de Joint Venture'u oluşturan her iki şirketin vekili ödeme emrinin tebliğinden sonra her iki şirket tarafından vekil tayin edildiğini gösterir vekaletnamesini verip bu iki şirket adına süresinde icra takibine karşı itirazda bulunduğuna göre artık taraf teşkili tamamlanmıştır.

Bu nedenle yerel mahkemenin direnme kararı usul ve yasaya uygun bulunmaktadır.

Ne var ki, Özel Dairece bozma nedenine göre diğer temyiz itirazları incelenmemiş olup, bu incelemenin yapılması için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan dosyanın işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için 12. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 08.10.2003 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

E. 1989/13-457
K. 1990/2
T. 17.1.1990

• ADİ ORTAKLIK ( Aktif Husumette Ehliyet )
• DAVA VE TARAF EHLİYETİ ( Adi Ortaklıkta )
• ADİ ORTAKLIĞIN DAVA VE TARAF EHLİYETİNİN OLMAMASI
• ADİ ORTAKLIKTA İŞTİRAK KURALLARINDAN YARARLANMA ( Davaya Katılma-Temsil Yetkisi Verme )

743/m.630
818/m.388, 530, 534

ÖZET : Adi ortaklık iştirak kurallarına tabi olduğu cihetle davalar bütün ortaklar tarafından birlikte açılmalıdır. Ancak tek ortak tarafından davanın açılmış olması halinde iştirak kurallarından yararlanılarak, davacıya diğer ortakların davaya katılması veya muvafakatlarının alınıp kendisine temsil yetkisini vermelerini sağlamak üzere önel verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "muarazanın men'i" davasından dolayı yargılama sonunda; ( Kütahya Asliye İkinci Hukuk Mahkemesi )nce davanın kabulüne dair verilen 17.11.1988 gün ve 559-706 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onüçüncü Hukuk Dairesinin 23.3.1989 gün ve 7094-2001 sayılı ilamiyle; ( ...Davacı, ortaklaşa işlettikleri taksi durağında, kurallara uymayan davalıya 15 gün duraktan uzaklaştırma cezası verildiğini, bu cezanın tescilini ve infazını istemiştir.

Davalı, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dava kabul edilerek, cezanın tesciline karar verilmiştir

Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir,

1- Taraflar arasındaki uyuşmazlık Adi Şirket ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Dosya içerisinde Adi Şirket sözleşmesi mevcut değildir. Yazılı Adi Şirket sözleşmesi olduğu da isbat edilememiştir.

Adi şirketin tüzel kişiliği yoktur. O halde davanın Adi şirketi teşkil eden ortakların tamamı tarafından davalı aleyhine açılması gerekir. Bu sebeple davacı tek başına aktif husumete ehil değildir. Bu yönden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

2- Yukarıda yazılı bozma sebebine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz eden: Davalı vekili.

KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Taraflar, 1979 yılında ( ...... Taksi Durağı ) adı altında kurulan adi ortaklığın ortaklarındandır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı gibi, dava ve taraf ehliyeti de yoktur. Dosya içeriğinden, adi ortaklığın yazılı sözleşmesinin de bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı ortak, temyize konu davayı adi ortaklığın ortaklarını temsilen açmıştır. Borçlar Kanununun 530. maddesinde düzenlendiği üzere, adi ortaklık sözleşmesinde bir hüküm mevcut olmadıkça, adi ortaklığı idare eden şerik ile diğer şerikler arasındaki ilişkiler vekalet hükümlerine tabidir. Özel bir yetkiyi haiz olmadıkça vekilin, önemli işlemlerden olan dava açamayacağı ise Borçlar Kanununun 388. madde hükmü gereğidir. Adi ortaklık iştirak kurallarına tabi olduğu cihetle, davaların Borçlar Kanununun 534 ve Medeni Kanunun 630. maddeleri gözetilerek bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Ancak, olayımızda olduğu gibi tek ortak tarafından davanın açılmış olması halinde, iştirak kurallarından yararlanılarak, davacıya diğer ortakların davaya katılması veya muvafakatlarının alınıp kendisine temsil yetkisini vermelerini sağlamak üzere önel verilmesi ve sonucuna göre gerekli tesbitin yapılarak hüküm kurulması gerekir. Nitekim 25.6.1958 gün 38-33 sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 15.10.1974 gün ve 2570-15172 sayılı Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesinin ve 19.12.1974 gün 5508-3728 sayılı Yargıtay Onüçüncü Hukuk dairesinin emsal kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir.

Bu itibarla gerekli iştirak sağlanıp davanın görülebilirlik koşulu yerine getirilmeden işin esasına girilerek karar verilmesi doğru değildir.

O halde yerel mahkeme direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığı için, 17.1.1990 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI:

Dava, adi ortaklığın idareci ortağı tarafından verilen vekalet üzerine, adi ortaklığı temsilen açılmış bulunmaktadır: İdareci ortağın isteği ile açılan bu davada temsil eksikliği vardır. Belirtilen temsil eksikliği, herhangi bir sınır getirilmeksizin her türlü biçimde giderilebilir.

Sözgelimi, sayın çoğunluğun kabul ettiği üzere idareci ortak tarafından, davalı dışında kalan ortakların tamamının isim listesi verilerek ve bunlar davacı gösterilmek veya dava dışındaki ortakların muvafakatları alınmak suretiyle eksiklik tamamlanacağı gibi, davanın açılışını duyan dava dışı ortakların duruşmaya gelerek davaya muvafakat vermeleri veya vekalet vererek bir avukat aracılığı ile davada temsil olanağının sağlanması yahut dava dosyasına bir dilekçe göndermek suretiyle muvafakat vermeleri olanaklı bulunduğundan, sayın çoğunluğun temsil eksikliğini biçime bağlı sınırlı biçimde tamamlanması gerektiğine ilişkin kararına, sadece bu gerekçe ile katılmıyorum.

Gönen ERİŞ
Onbirinci Hukuk Dairesi Üyesi


T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/6880
K. 2006/995
T. 23.2.2006

• HAKEMİN REDDİ DAVASI ( Nihai Karar Verilmeden Önce Açılıp Hakem Kuruluna Bildirilmesi - Hakemlerin Red Davası Sonuçlanıp Kesinleşinceye Kadar İşten El Çekip Davayı Ertelemeleri Gereği )

• ORTAK GİRİŞİM ( Taraf Ehliyeti Olmadığı - Asıl ve Karşı Davada Ortaklığı Oluşturan Şirketlerin Aynı Avukata Ayrı Ayrı Vekaletname Vererek Davayı Açtırıp Karşı Davaya Cevap Verdiklerinden Davanın Ortaklığı ve Karşı Davanın da Aynı Şirketlere Karşı Açıldığının Kabulu Gereği )

• ADİ ORTAKLIK ( Taraf Ehliyeti Olmadığı - Asıl ve Karşı Davada Ortaklığı Oluşturan Şirketlerin Aynı Avukata Ayrı Ayrı Vekaletname Vererek Davayı Açtırıp Karşı Davaya Cevap Verdiklerinden Davanın Ortaklığı ve Karşı Davanın da Aynı Şirketlere Karşı Açıldığının Kabulu Gereği )

• TARAF EHLİYETİ ( Ortak Girişim Veya Adi Ortaklığın Bulunmadığı - Asıl ve Karşı Davada Ortaklığı Oluşturan Şirketlerin Aynı Avukata Ayrı Ayrı Vekaletname Vererek Davayı Açtırıp Karşı Davaya Cevap Verdiklerinden Davanın Ortaklığı ve Karşı Davanın da Aynı Şirketlere Karşı Açıldığının Kabulu Gereği )

• ALACAK DAVASI ( Yüklenici Şirketler Tarafından Taşeron Sözleşmeleri ve Mutabakat Zaptından Kaynaklanan Alacaklar Nedeniyle Taşeronlar Aleyhine Açılan - Ortak Girişim Veya Adi Ortaklığın Taraf Ehliyeti )

1086/m. 36, 521, 533

ÖZET : 1- Nihai karar verilmeden önce hakemin reddi davası açılıp hakem kuruluna bildirildiğinden, hakemlerin red davası sonuçlanıp kesinleşinceye kadar işten el çekip davayı ertelemeleri gerekirken nihai davaya devamla sonuçlandırmaları doğru değildir.

2- Ortak girişim veya adi ortaklık iki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişinin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri bir ortaklık türü olup tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti yoksa da somut olayda olduğu gibi asıl ve karşı davada ortaklığı oluşturan şirketler ayrı ayrı gösterildiği ve şirketlerin aynı avukata ayrı ayrı vekaletname vererek davayı açtırıp karşı davaya cevap verdiklerinden davanın adi ortaklığı ve karşı davanın da aynı şirketlere karşı açıldığı kabul edilmelidir.

DAVA : Davacı-k.davalılar G.-A... Adi Ortaklığı adına 1- G. İnş.ve Müh. A.Ş. 2- A... İnş. San. ve Tic. A.Ş. ile Davalı-k.davacılar 1- R. İnş. Taah. Tic. San. Ltd. Şti. 2- İ. İnş. Taah. Tic. San. A.Ş. arasında çıkan anlaşmazlığın çözülmesi için seçilen İ. T., Y. S., B. Y. Hakem Kurulu tarafından verilen 23.8.2005 tarihli kararın duruşmalı olarak temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve dosya A. 4. Asliye Ticaret Mahkemesince 18.10.2005 tarih ve 2005/620-2005/230 sayılı yazı ile gönderilmiş duruşma için tayin edilen günde davacılar vekili gelmedi. Davalılar vekili Av. G. O. geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Asıl dava yüklenici şirketler tarafından taşeron sözleşmeleri ve mutabakat zaptından kaynaklanan alacaklar nedeniyle taşeronlar aleyhine açılmış alacak davası, karşı dava ise, taşeronlar tarafından yükleniciler aleyhine açılmış ödenmemiş iş bedeli ve faiz alacağı istirdat, nakit kesin teminatlar ile teminat senetlerinin iadesi davasıdır. Hakem kurulunca davacı-k.davalının taraf ehliyetinin bulunmaması ve hakem kurulunun iki ayrı hakem sözleşmesinden birisini seçme yetkisinin bulunmaması gerekçesiyle dava ve karşı davanın reddine dair verdiği karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Davacı-k.davalı şirketler vekili, hakem yargılaması devam ederken 11.8.2005 tarihinde A. Asliye 5. Ticaret Mahkemesinin 2005/440 Esas sayılı dosyasında hakem reddi kurulu başkanı ve karşı taraf hakeminin reddi için reddi hakem davası açmış, bu davanın açıldığı 16.8.2005 tarihli dilekçe ile hakem kurulu sekreterine bildirilmiştir.

HUMK.nun 521/1. maddesinde hakemlerin reddi sebeplerine dayanarak reddedilebileceği, 521/3. maddesinde de hakemi ret talebinin, davaya bakmaya yetkili ve görevli mahkeme ( hakim ) tarafından incelenebileceği hükmü getirilmiştir. Kanunda açık bir hüküm bulunmamakla birlikte hakimin reddinde olduğu gibi, hakemin reddi talebi üzerine mahkemece bu konuda bir karar verilip kesinleşinceye kadar hakemler davaya bakamazlar, tahkim davasının ertelenmesi gerekir. ( HUMK.nun 36/II. fıkrasına kıyasen ). Aksi halde verilen karar selahiyeti olmadan verilen bir karar olacağından hükmün bozulmasını gerektirir.

Somut olayda da nihai karar verilmeden önce hakemin reddi davası açılıp hakem kuruluna bildirildiğinden, hakemlerin red davası sonuçlanıp kesinleşinceye kadar işten el çekip davayı ertelemeleri gerekirken nihai davaya devamla yazılı şekilde sonuçlandırmaları doğru olmamış, kararın öncelikle HUMK.nun 533/3. maddesi uyarınca bozulması gerekmiştir.

Öte yandan, taşeron sözleşmeleri ve mutabakat zaptında G.-A... Adi Ortaklığı taraf olarak gösterilmiş ise de Adi Ortaklığı temsilen iki şirket sözleşmeleri ve zaptı imzalamışlardır. G.-A... Adi Ortaklığı G. İnşaat ve Mühendislik A.Ş. ile A... İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş.den oluşmuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 8.10.2003 gün 2003/12-754,564 sayılı kararında da vurgulandığı gibi ortak girişim veya adi ortaklık iki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişinin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri bir ortaklık türü olup tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti yoksa da somut olayda olduğu gibi asıl ve karşı davada ortaklığı oluşturan şirketler ayrı ayrı gösterildiği ve şirketlerin aynı avukata ayrı ayrı vekaletname vererek davayı açtırıp karşı davaya cevap verdiklerinden davanın adi ortaklığı ve karşı davanın da aynı şirketlere karşı açıldığı kabul edilmelidir. Bu durumda taraf teşkili tamamlandığından hakem kurulunca uyuşmazlığın esası incelenerek bir hükme varılması gerekirken yazılı şekilde dava ve karşı davanın reddi de kabule göre doğru olmamıştır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 450,00 YTL duruşma avukatlık ücretinin davalı-karşı davacılardan alınarak davacı-karşı davalı şirketlere verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 23.2.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

yarx