Mesajı Okuyun
Old 18-12-2007, 18:19   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2006/10-629
K. 2006/669
T. 18.10.2006
• HİZMET TESPİTİ ( Taraflar Arasında Çıraklık Sözleşmesi Bulunup Bulunmadığı ve Sigorta Primlerinin Kim Tarafından Ödendiği Araştırılarak İşyeri Çalışma Düzeni Çalıştırılan Kişinin Yaşı Aldığı Ücret ve Mesleği Öğrenme Gibi Unsurlar da Dikkate Alınması Gereği )
• ÇIRAKLIK SÖZLEŞMESİ ( Taraflar Arasında Bulunup Bulunmadığı ve Sigorta Primlerinin Kim Tarafından Ödendiği Araştırılarak İşyeri Çalışma Düzeni Çalıştırılan Kişinin Yaşı Aldığı Ücret ve Mesleği Öğrenme Gibi Unsurlar da Dikkate Alınması Gereği )
• SİGORTA PRİMLERİ ( Taraflar Arasında Çıraklık Sözleşmesi Bulunup Bulunmadığı ve Sigorta Primlerinin Kim Tarafından Ödendiği Araştırılarak İşyeri Çalışma Düzeni Çalıştırılan Kişinin Yaşı Aldığı Ücret ve Mesleği Öğrenme Gibi Unsurlar da Dikkate Alınması Gereği )
506/m.60/G,79/10
ÖZET : Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir. Yerel Mahkemece, taraflar arasında çıraklık sözleşmesi bulunup bulunmadığı ve sigorta primlerinin kim tarafından ödendiği araştırılarak, işyeri çalışma düzeni, çalıştırılan kişinin yaşı, aldığı ücret ve mesleği öğrenme gibi unsurlar da dikkate alınarak sonuca gidilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile çıraklık ilişkisi olduğundan bahisle direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki "hizmet tespiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ödemiş Asliye 1. Hukuk ( İş ) Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.5.2005 gün ve 2001/482-2005/254 sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 23.10.2006 gün ve 2005/10582-2006/78 sayılı ilamı ile;

( ... Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalılar Sosyal Sigortalar Kurumu ve SNS Elektronik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin tüm, davacı Mehmet Vural'ın, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

1- Davacı, 01.12.1983-21.01.2001 tarihleri arasında davalı şirkete ait işyerinde sigortalı olarak çalıştığının tespitini talep etmiş, mahkemece, davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile; 01.12.1983-25.04.1988 tarihleri arasındaki çalışmanın çıraklık niteliğinde olduğu ve sigortalı çalışma olarak nazara alınamayacağı, 26.04.1988-15.09.1994 tarihleri arasındaki çalışmanın hak düşürücü süre nedeniyle; bu dönemlere ilişkin istemin reddine, 15.09.1994-31.01.2000 tarihleri arasında ise; Kuruma bildirilmeyen 104 gün çalışma olduğunun tespitine karar verilmiştir.

2- Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup, bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır.

3- Davacının işyerine 01.12.1983 tarihinde girdiği, 30.09.1988 tarihinde işyerinden ayrıldığı, 15.03.1989 tarihinde girip, 30.04.1989 tarihinde ayrıldığı, 14.07.1989 tarihinde girip 30.08.1989 tarihinde ayrıldığı, 01.11.1991 tarihinde girdiği, 01.09.1994 tarihinde ayrıldığı, son olarak 15.09.1994 tarihinde girdiği, 31.01.2000 tarihinde ayrıldığı, 02.10.1989-31.10.1991 tarihleri arasında Serpil Kırlı'ya ait inşaat işyerinde çalıştığı, dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durum, davacının 01.12.1983-31.01.2000 devresinde kesintili çalıştığının karinesidir. Davacının çalıştığı dönemlerde, ücret ödemelerini ve sigorta primi kesintilerini gösterir bir kısmı imzasız, bir kısmı imzalı olan hizmet erbabı ücret ödeme bordrolarını, işveren ibraz etmiştir.

4- Dosyadaki bilgi ve belgeler ile tanık anlatımlarına göre, İstemin niteliği itibariyle, davacı ile işveren arasında çıraklık sözleşmesinin mevcut olduğunun iddia ve ispat edilmemiş olmasına, davacının, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara katıldığının, böylece işverene bağımlı olarak emeğiyle işyeri faaliyetlerine ve işverene maddi biçimde katkıda bulunduğu, o nedenle de hizmet ilişkisine bağlı olarak sigorta primi kesintisi de yapılmak suretiyle ücret aldığının belirgin olması karşısında; 01.12.1983 tarihinden davacının 18 yaşını ikmal ettiği 29.04.1988 tarihine kadar hizmet akdine dayalı çalışmanın mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan 506 Sayılı Kanunun 60/G maddesi; malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları uygulanmasında 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık sürelerinin 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edileceği, ancak bu tarihten önceki sürelerin ise prim ödeme gün sayısına dahil edileceği hükmü gözetildiğinde, aynı Kanunun Geçici 54. maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmayan ve 29.04.1970 doğumlu olan davacı sigortalının, hizmet tespiti davasına konu 18 yaşını ikmal ettiği tarihten önceye ilişkin çalışma sürelerinin prim ödeme gün sayısı olarak değerlendirilmesi gereğinin göz ardı edilerek bu döneme ilişkin çıraklık ilişkisi olduğundan bahisle, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

5-506 Sayılı Kanunun 79. maddesinde yer alan hak düşürücü süre "yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilemeyen sigortalılar" için geçerli olup, 15.03.1989, 14.07.1989, 01.11.1991 tarihinde işe girişi gösteren, işe giriş bildirgelerinin varlığı karşısında, artık işe giriş bildirgesi verilen dönemlerden sonrasına ilişkin çalışmalar açısından hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği cihetle, davacının 18 yaşını ikmal ettiği tarih ile, en son işe giriş tarihi 15.09.1994 tarihi arasındaki dönemde geçen çalışmaların hak düşürücü süreye uğradığından bahisle, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

6- Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; davacının işe girdiği tarihler ile işten ayrıldığı tarihler arasındaki Hizmet Erbabı Ücret Bordrolarındaki davacının imzasını taşıyan aylarda mevcut çalışma günü aynen, imza olmayan aylarda ise 30 çalışma günü çalışılmış olduğu dikkate alınarak, 01.12.1983-29.04.1988 tarihleri arasında, prim ödeme günü olarak gözetilmesi gereken 1505 gün, 30.04.1988-30.09.1988 tarihleri arasında 150 gün, 01.11.1991-01.09.1994 tarihleri arasında 105 gün, 15.09.1994-31.01.2000 tarihleri arasında 58 gün, davacının Kuruma bildirilmeyen çalışması olduğunun tespitine karar vermektir.

Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular doğrultusunda karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır... ) ,

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.

Davacı vekili; müvekkilinin 01.12.1983-21.01.2001 tarihleri arasında davalı Şirkete ait işyerinde sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Şirket vekili, davacının müvekkiline ait işyerinde sürekli çalışmadığını, 18 yaşından küçük olduğu 29.4.1988 tarihinden önceki çalışmalarının sigortalılık süresinde hesaba katılamayacağını ve tespit davalarının beş yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiğini savunmuş; davalı Sosyal sigortalar Kurumu Başkanlığı vekili ise, beş yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini cevaben bildirmiştir.

Mahkemenin, "davacının 01.12.1983-25.04.1988 tarihleri arasında çırak sigortalı niteliğinde çalıştığı ve 18 yaşın ikmalinden önceki çalışmanın sigortalı çalışma olarak nazara alınmayacağı, 18 yaşın ikmalinden sonra 26.04.1988-15.09.1994 tarihleri arasındaki çalışmalarının ise hak düşürücü süreye uğradığı" gerekçesiyle "bu dönemlere ilişkin talebin reddine, 15.09.1994-31.01.2000 tarihleri arası Kuruma bildirilmeyen 104 gün çalışma olduğunun tespitine" dair verdiği karar Özel Daire'ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece "İzmir Valiliği Ödemiş Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlüğü'nün cevabi yazısından davacının 4.11.1985-25.4.1988 tarihleri arasında çırak sigortalı niteliğinde kaydı bulunduğunun bildirildiği anlaşıldığından 18 yaşın ikmalinden önceki dönemin sigortalılık başlangıcı olarak değerlendirilemeyeceği; davacının en son işe girdiği 15.9.1994 tarihinden önce aynı iş yerinde muhtelif tarihlerde işe giriş ve ayrılışları olduğu anlaşıldığından, 18 yaşın ikmalinden sonra 15.9.1994 tarihine kadar olan dönem çalışmalarının hak düşürücü süreye uğradığı" gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden, 29.04.1970 doğumlu olan davacının davalı işyerine 01.12.1983 tarihinde girdiği ve 30.09.1988 tarihinde ayrıldığı, 15.03.1989 tarihinde yeniden girip, 30.04.1989 tarihinde ayrıldığı; bundan sonra 17.07.1989 tarihinde girip 30.08.1989 tarihinde ayrıldığı, ardından 01.11.1991 tarihinde girip 01.09.1994 tarihinde ayrıldığı ve son olarak da 15.09.1994 tarihinde işyerine girip, 31.01.2000 tarihinde ayrıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık, davacının 18 yaşını ikmal ettiği 29.04.1988 tarihi ile en son işe giriş tarihi olan 15.09.1994 tarihi arasındaki çalışmalarının hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı; 18 yaşından önceki döneme ilişkin çıraklık ilişkisi bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.

1 ) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79/10. maddesinde "Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır" hükmü öngörülmüştür.

Bu açık hüküm karşında, yönetmelikle tespit edilen belgelerin ( işe giriş bildirgesinin ) verilmesi durumunda 5 yıllık hak düşürücü süreden söz edilemeyeceği açıktır. Eş söyleyişle, yönetmelikle tespit edilen belgeler kapsamında işe giriş bildirgesinin verilmesi durumunda, bildirgede öngörülen işe başlama tarihinden sonrası için hak düşürücü süreden bahsedilemez.

Somut olayda; davacı ile ilgili olarak 15.03.1989, 17.07.1989 ve 01.11.1991 tarihli işe giriş bildirgelerinin verildiği dosya kapsamından anlaşıldığından, davacının 18 yaşını ikmal ettiği 29.04.1988 tarihi ile 15.09.1994 en son işe giriş tarihi arasındaki dönemde geçen çalışmaları için hak düşürücü sürenin geçmediği kuşku ve duraksamadan uzaktır.

Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen ve davacının 18 yaşını ikmal ettiği 29.04.1988 tarihi ile en son işe girdiği 15.09.2004 tarihi arasındaki dönemde geçen çalışmaları için hak düşürücü süreden söz edilemeyeceğine işaret eden Özel Daire bozma gerekçesine uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

2 ) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 3/II ( B ) maddesine göre, özel Kanunda nitelikleri belirtilen çırakların, çıraklık devresi sayılan süre içerisinde malullük, yaşlılık, ölüm sigortaları hükümlerine tabi olmayacakları ve bu hükmün sonucu, belirtilen sürelerin sözü edilen Kanunun 108. maddesinde de gösterilen sigortalılık başlangıcı olarak kabul edilemeyeceği hükme bağlanmıştır.

Gerçekten çıraklık ilişkisinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyeceği açıktır.

Dava konusu olayda, İzmir Valiliği Ödemiş Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlüğü'nce, davacının merkeze 04.11.1985 tarihinde kaydı yapılıp, 25.04.1988 tarihinde merkezle ilişiğinin kesildiğini bildirilmiş ise de; Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, davacının 01.12.1983-25.04.1988 tarihleri arasında çırak sigortalı niteliğinde çalıştığının kabulü için yeterli değildir.

O halde Yerel Mahkemece, taraflar arasında çıraklık sözleşmesi bulunup bulunmadığı ve sigorta primlerinin kim tarafından ödendiği araştırılarak, işyeri çalışma düzeni, çalıştırılan kişinin yaşı, aldığı ücret ve mesleği öğrenme gibi unsurlar da dikkate alınarak sonuca gidilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile çıraklık ilişkisi olduğundan bahisle direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı, bu yöne ilişkin Özel Daire bozma gerekçesi değiştirilmek suretiyle bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 18.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.