Mesajı Okuyun
Old 15-12-2007, 22:45   #45
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Agir Ceza Baskanını Sikayetine Dair

Sayın hartavi;

Öncelikle burada karara dayanak edilen isimlerin dernek adı içinde olmadığını belirtelim.

Bu tanımlamalar buraya sadece "gerekçe oluşturmak" için konulmuş tanımlamalardır. Derneğin yasaya aykırı olamdığı açık olduğuna göre "genel ahlak ve adaba" aykırılığı bu tür deyimlere başvurularak ifade edilmeye çalışılmıştır.

Burada konu iki açıdan önem taşımaya başladı. Eşcinselliğin sapkınlık veye ahlaka aykırılığı konusu üzerinde durmayacağım. Bu konu farklı bir forumda tartışılmıştı. Ancak şunu belirtmek gerekir ki ahlak tamamen soyut ve zamana göre değişken bir kavramdır. Bu nedenle bizim şu an ahlaka aykırı olduğunu düşündüğümüz bir şeyin yarın da ahlaka aykırı olacağı konusunda kesin bir düşünce belirtilmesi olanaksızdır.

Burada hemen şu örnek aklıma geldi dünya yuvarlaktır demenin dini kurallara aykırılık oluşturduğu için yargılanmayı gerektirmesi. Şimdi soruyorum: Dünya yuvarlak değil midir?

Bu açıdan baktığımızda geçmişte evlilik dışı ilişki kuran insanların genellikle cezalandırıldığını özellikle kadınlar hakkında ölüne varan zorlamalarda bulunulduğunu hatırlamamız yerinde olacaktır. Bu gün bir sürü ülkede insanların nikahsız olarak birlikte yaşamaları son derece doğal karşılanmaktadır. Şimde sizin kafanızda ahlaka aykırı diye bu insanlar yaptırımla karşı karşıya bırakılmalımıdır.



Başka bir tartışmada da ahlak ve adap hükümlerine dayanılarak ceza kurallarının konulmaması gerektiğini konulamayacağını savunmuştum. Çünkü bu kurallar insana ve zamana göre değişen kurallardır. belki de bu gün bizim "yanlış" diye savunduğumuz bu düşünceler bir süre sonra mutlak doğru olarak kabul edileceklerdir.

Bir çok ülkede evlilik ilişkisine ilişkin olarak çok katı kurallar hala varlığını sürdürmektedir. Bildiğim kadarı ile bazı ülkelerde bu yasağın aşılması için saatlik evlenme kurumu gündeme getirilmiş veya getirilmektedir. Şimdi ahlaka aykırı olan hangisi? Sevdiği bir erkekle yatan kadını recmetmek mi, yahu birbirlerini seviyorlar bize ne? diyerek doğal karşılamak mı yoksa bazı ülkelerde de hayata geçirildiği gibi eş cinsellerin evlenerek evlilerin kamusal haklarından yararlanmaları için olanak sağlamak mı?

Gördüğünüz gibi hala yeryüzünde varlığını sürdüren birbirinden çok farklı ahlak anlayışı var.

Örneğin recm. Bir çok ülkede hukuk kuralı olarak da yeralmıştır.

Bu düşüncenin diğer bir sakıncası ahlakın subjektif bir veri?/değer olduğunun unutulması. Böylelikle insanlar var olan alışkanlıkların dışına çıkmaya çalıştıklarında ahlaksızlık suçlaması ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu da hem insanların kendilerini ifade ederek gerçek toplumsal kabulün veya istemin ne olduğunun ortaya çıkmasını engellemekte, böylelikle alternatif yaşam biçimlerinin ve düşüncelerin ortaya çıkarak yaygınlaşmasını engelleyerek toplumsal gelişmeyi yavaşlatmaktadır.

Buraya kadar örgütlenme özgürlüğü ve temel haklar üzerindeki düşüncelerimi belirttim. Gelelim konunun ikinci kısmına.

Şu anda büroda olmadığım için yasa maddesini tam olarak aktaramayacağım. Ancak anımsadığım kadarı ile bir insanı aşağılamak kasdı, toplumsal kin ve öfkeye maruz bırakacak itham ve ifadelerin kullanılmasını yeterli sayıyor.

Bence burada mağdurun özelliği çok önemli değildir. Yasada sadece failin hangi kasıtla hangi beyanlarda bulunduğu önemlidir.

Sizce bir insan durup dururken veya hangi hukuki veya başka bir insani tartışma nedeni nedeni ile karşısındakine "sen ibnesin" "sen o*****sun" vb ifadeleri kullanır? Bunlar insani boyutlar içinde süren bir tartışmada kullanılacak ifadeler midir? Bu çerçevede suçun asli unsuru mağduru aşağılamaktır ve bu çerçevede o.. ya o... demek suç oluşturur.

Kaldı ki ben bir insana böyle hitabetmenin de gayriahlaki olduğunu düşünüyorum. O..ya o.. demenin onu aşağılamaya yönelik ve gayri ahlaki olduğunu düşünüyorum.

Bu konuda hemen aklıma gelen diğer bir örnek ateizm meselesi. İnsanların bir süre öncesine kadar tanrıya inanmaması kesin ölüm nedeni idi. Şimdi inanç hürriyeti düşüncesi ile bu davranış (bazılarının gönlünde yatsa da ve bazı yerlerde uygulansa da) genel olarak kalkmıştır. Şimdi sormak gerekir. Tanrıya inanmamak ve bunu ifade etmek mi ahlaki yoksa zorla insanları tanrıya inandırmak veya inandığını söylemeye zorlamak mı?

Ateistler de dernek kurabilirler, onlar kadar eşcinsellerin de şeriatr yanlılarının da dernek kurmaya hakları vardır.

Konu çok dağıldı.

Tartışmaya pazartesi veya bayramdan sonra devam edeceğim. Ama söylediğim nedenlerle insanların tercihleri ne olursa olsun onların tercihlerine yasal sınırlar içinde saygı duymak, ahlaki vb. subjektif gerekçelerle onların hakkını gasbetmemek zorundayız. Herkesin dernek kurmaya hakkı vardır. Bu hak savunulmalıdır. Ezilmemelidir. Kişisel hak ve özgürlükler ancak bu sayede gelişir.

Saygılar.