Mesajı Okuyun
Old 14-12-2007, 16:38   #3
Av. Canan EKE

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 15

Esas No.
1983/1724
Karar No.
1983/1584
Tarihi
06.06.1983

1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/289/290/355
6762-TÜRK TİCARET KANUNU ( TTK )/592/688/690

BERAAT
YAZILI DELİL, SENET
SENEDİN ANLAŞMAYA AYKIRI DOLDURULDUĞU İDDİASI
AÇIĞA İMZA ŞEKLİNDE DÜZENLENEN SENET
SENEDE KARŞI SENETLE İSPAT MECBURİYETİ
TANIKLA İSPAT KOŞULLARI

ÖZET
AÇIĞA İMZA ŞEKLİNDE DÜZENLENEN SENEDİN ANLAŞMAYA AYKIRI DOLDURULDUĞU KANITLANMADIKÇA GEÇERLİ SAYILIR. SENEDE BAĞLI OLAN HER ÇEŞİT İDDİAYA KARŞI İLERİ SÜRÜLEN DEF`İ VE HUKUKİ İŞLEMİN TANIKLA İSPATI MÜMKÜN DEĞİLDİR. ANCAK KARŞI TARAFIN AÇIK MUVAFAKATI DURUMUNDA TANIK DİNLENEBİLİR.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın Trabzon Birinci Asliye Hukuk Hakimliği`nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 28.2.1983 tarih ve 944-135 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine 16.3.1978 tanzim tarihli 250.000`er liralık iki adet bonoya dayalı icra takibine giriştiğini, bonoların, davalının da ortağı bulunduğu, ( ... Yapı Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. ) ile şirkete ait inşaatların doğrama işleri için yapılan 22.10.1977 günlü sözleşme gereğince, teminat olarak şirkete verildiğini, inşaatların doğrama takılması için zamanında hazır hale getirilmediğinden, fiyatların arttığını, fiyat farkı da ödenmediğini, olayda şirketin kusurlu bulunduğunu, böylelikle teminat bonolarının iadesi gerekitği halde, davalının önceden miktar hanesi yazılıp, diğer bölümleri boş bırakılan, senetleri, kendi adına doldurduğunu belirterek davalıya borçlu olmadığının tesbitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, süresinde esasa cevap vermemiş, yargılama sırasında, takip konusu bonolar da lehdarın şirket değil müvekkili bulunduğunu, davacının müvekkiline şahsen borçlu olduğunu, davacı ile dava dışı şirket arasındaki sözleşmenin müvekkilini bağlamayacağını, iddiaların doğru olmadığını ileri sürmüştür.
Mahkemece, iddia, tanık sözleri, ilgili dosya ve belgelere göre, bonoların bahsi geçen sözleşme gereğince teminat olarak verildiği, davalının, şirketin ortağı bulunduğu kabul edilerek, davacının davalıya borçlu olmadığının tesbitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Bonoların, düzenleme tarihlerinin 16.3.1978 olduğu ve nakten kaydını taşıdıkları, lehdarlarının da, davalı S. bulunduğu, sözü edilen eser sözleşmesinin ise, davacı ile dava dışı ( ... Yapı Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. ) arasında 12.10.1977 gününde düzenlendiği, bu sözleşmede davacının, şirkete 500.000 liralık teminat senedi verdiği dosya incelenmesinden anlaşılmıştır.
Takip konusu emre muharrer senetler, TTK.nun 688. maddesinin öngördüğü bütün unsurları taşıyan ( bono ) niteliğindedir. Aynı Kanunun 690. maddesi yolu ile, bonolar hakkında da uygulanması gereken 592. madde hükmüne göre, bir kambiyo senedinin, bazı yerlerinin sonradan doldurulup tedavüle çıkarılması, senedin kambiyo senedi niteliğini etkilemez. O halde, açığa imza suretiyle düzenlenen senet anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğu ispat edilmedikçe geçerli sayılır. Diğer taraftan HUMK.nun 290. maddesi gereğince, senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def`i olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, değeri ne olursa olsun tanık ile ispat edilemez. Yine Usulün 289. maddesine göre, senetle ispatı gereken hususlarda, karşı tarafın açık muvafakatı halinde tanık dinlenebilir.
Olayımızda ise, davacı iddiasını ispat için, davanın tarafı bulunmadığı sözleşmeden başka, yazılı bir delil göstermemiş, tanık dinletme isteğine karşı, az önce açıklanan ve Usulün 289. maddesinde belirtilen şekilde bir muvafakatı olmadığı görülmüştür.
Bu itibarla, davacının iddiasını doğrulayacak başkaca yazılı bir delili olmadığı takdirde, dava dilekçesinde ( vesair deliller ) demekle ( yemin ) deliline de dayandığından, davacıya yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, kendiliğinden tanık dinlemek, davalının taraf olmadığı ve bonoların düzenleme tarihlerinden önceki bir tarihi taşıyan sözleşme esas alınmak suretiyle, davalıyı ortağı bulunduğu şirketten ayrı mütalaa etmeye imkan olmadığından bahisle, davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 6.6.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.