Mesajı Okuyun
Old 13-12-2007, 23:13   #2
ali ekmekçi

 
Varsayılan

bu kararın faydası olabilirmi
T.C.
YARGITAY
Onbirinci Hukuk Dairesi
E: 2001/5330
K: 2001/8413
T: 30.10.2001

ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI
RÜCU HAKKI
TAM KUSUR-AĞIR KUSUR
ÖZET: Davacı sürücü ile davalı sigortacı arasında sigorta sözleşmesi bulunmadığı cihetle, sigortalı araç sürücüsü konumundaki davacıya karşı, poliçe genel şartlarına dayalı olarak rücu hakkı kullanılması doğru bulunmamaktadır.
Kaldı ki, sürücünün kasta dayanmayan tam kusuru nedeniyle verdiği zarardan dolayı, sigortacının üçüncü kişiye ödediği tazminat bakımından da, sürücüye rücu hakkı yoktur.
(2918 s. Trafik K. m. 95)

Taraflar arasında görülen davada (İstanbul ikinci Sulh Hukuk Mahkemesi)nce verilen 21.3.2001 tarih ve 2000/657-2001/290 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin İETT şoförü, davalının ise, İETT aracının zorunlu trafik sigorta poliçesini düzenlemiş olduğunu, meydana gelen kaza neticesinde karşı araçta oluşan zararın davalı sigorta şirketi tarafından ödendikten sonra, davalının müvekkili aleyhine icra takibi yaptığını, takipten geç haberdar olunması nedeniyle takibin kesinleşerek, maaşından kesinti yapılmak suretiyle tahsil edildiğini, müvekkilinin kazada ağır kusurunun bulunmadığını, davalının rücu hakkını kullanmasını gerektirecek bir durum olmadığını ileri sürerek, haksız şekilde ödenen 198.685.000.TL.nın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı sürücünün kırmızı ışıkta geçmek suretiyle kazaya neden olduğunu, bu hususun ağır kusur teşkil ettiğini, rücu haklan bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, davacının kırmızı ışıkta geçmek suretiyle %100 tam kusurlu olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesi'ne dayalı ve sebepsiz yere ödenen tazminatın istirdadı istemine ilişkindir.
Davalı sigorta şirketi, davacının sürücüsü olduğu aracın trafik sigorta poliçesini düzenlemiştir. Sigortalı aracın davacının sevk ve idaresinde iken dava dışı araca verdiği zarar davalı sigorta şirketi tarafından karşılanmış olup, sigortalı araç sürücüsünün ağır kusurunun olması nedeniyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 95 ve Trafik Sigortası Genel Şartları 4/a maddesi uyarınca ödenen tazminat icra takibi neticesinde davacıdan tahsil edilmiştir.
Davalı, her ne kadar cevap dilekçesinde Trafik Sigortası Genel Şartları 4/a maddesine dayanmış ise de, bu davada davacı safında yer alan şahıs sigorta ettiren olmayıp, sigortalı aracın sürücüsüdür. Davacı ile davalı arasında sigorta sözleşmesi bulunmadığı cihetle yukarıda anılan madde hükümlerinin bu davacıya karşı ileri sürülmesi mümkün değildir. O halde sigortalı araç sürücüsüne karşı poliçe genel şartlarına dayalı olarak rücu hakkı kullanılması doğru bulunmadığından, davacıdan icra takibi ile tahsil edilen miktarın iadesi gerekmekte olup, yazılı olduğu şekilde aksi düşünceler ile davanın reddi doğru görülmemiştir.
Kaldı ki, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın 4/a maddesinde tam kusurdan değil, kasıt veya ağır kusurdan söz edilmektedir. Bilindiği üzere ağır kusur kavramı bir özel hukuk kavramı olup, kasıt olmamakla beraber kasta yakın bir kusurun mevcudiyetini ifade eder. Bu sebeple sigortacı, sürücünün kasta dayanmayan tam kusru sebebiyle verdiği zarardan dolayı 3. kişiye ödediği tazminat bakımından sürücüye de rücu hakkı yoktur.
Somut olay incelendiğinde, bilirkişi raporunda, sigortalı aracın davacı idaresinde kırmızı ışıkta kavşağa girmiş olması nedeniyle %100 kusurlu olduğu mütalaa edilmiş olup, yukarıda anılan ilkeler doğrultusunda davacının eyleminin kasıtlı bir hareket veya ağır kusur olmadığı, bilirkişi raporunda da isabetli olarak belirlendiği üzere, davacı sürücünün kavşakta gerekli dikkati göstermeyerek kusurlu olduğunun ancak ağır kusurunun bulunmadığının da kabulü zorunludur.
Bu açıklamalar karşısında davacı vekilinin, temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 30.10.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.