Mesajı Okuyun
Old 21-11-2007, 14:44   #3
cemile_ist

 
Varsayılan

BEŞİNCİ DAİRE 1995 1461 1992 700 18/04/1995 KARAR METNİEŞİ SERBEST MESLEK İCRA EDEN BİR KAMU GÖREVLİSİNİN NAKLİNDE BU DURUMUN
GÖZÖNÜNE ALINMASINA OLANAK BULUNMADIĞI HK.<
İzmir 3.İdare Mahkemesinin 20.11.1991 günlü, E:1991/110, K:1991/1268
sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bo-
zulması isteminden ibarettir.
İzmir 3.İdare Mahkemesinin 20.11.1991 günlü, E:1991/110, K:1991/1268
sayılı kararıyla; 657 sayılı Yasanın 76.maddesiyle idarelere memurla-
rın naklen atanmaları hususunda kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sı-
nırlı olarak takdir yetkisi tanındığı, gerek dava konusu işlemde gerek
se savunma dilekçesinde atamaya esas alınan objektif nedenlerin belir-
tilmediği, sadece İzmir'de 27, Bilecik'de de 2 tane mimar bulunduğun-
dan sözedildiği, buna karşılık ihtiyacın davacı ile karşılanmasını hak
lı gösteren somut bilgi ve belgelerin bulunmadığı, bu durumda davacı-
nın naklen atanmasında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava ko
nusu işlem iptal edilmiştir.
Davalı idare, Bilecik Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğünün mimara olan
ihtiyacını karşılamak amacıyla davacının naklen atandığını, bu atamada
kamu yararı ile hizmet gereklerinin gözetildiğini öne sürmekte ve İda-
re Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 76/1.maddesi, "Kurumlar görev ve
ünvan eşitliği gözetilmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurla
rı bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68.maddedeki esaslar çer-
çevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kad-
rolara naklen atayabilirler." hükmünü taşımaktadır.
Anılan madde ile memurların naklen atanmaları konusunda idareye takdir
yetkisi tanındığı açık olup, bu yetkinin ancak kamu yararı ve hizmet
gerekleri gözardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari
yargı merciince bunun saptanması halinde, dava konusu idari işlemin se
bep ve maksat yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptali gerekece-
ği yerleşmiş yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
1977 yılından buyana İzmir Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğünde mimar
olarak görev yapan davacının hizmetine ihtiyaç duyulduğundan bahisle
4.12.1990 günlü, 16711 sayılı Yapı İşleri Genel Müdürlüğünün teklifi
üzerine Bilecik Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğü Proje Şube Müdürlü-
ğünde boş bulunan mimar kadrosuna naklen atandığı, bu işlemin iptali
istemiyle açılan işbu davada davalı idarece İzmir İlinde ihtiyacın üs-
tünde 27 tane mimarın görev yapmasına karşılık, Bilecik İlinde 2 tane
mimarın görev yaptığı ve bu ilde mimara ihtiyaç bulunduğu husunun savu
nulduğu, davacı tarafından ise, diğer iddiaların yanısıra eşinin İzmir
Barosuna kayıtlı Serbest avukat olarak çalıştığı, ancak idarenin eş
durumu ile çocuklarının öğrenim durumunu dikkate almadığı iddiasının
öne sürüldüğü dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden anlaşılmış
tır.
Mimar olarak görev yapan davacının yine aynı Ünvanla İzmir İlinden Bi-
lecik İline naklen atanmasında davalı Bakanlıkça ileri sürülen ihtiyaç
iddiasının doğru olmadığı ve bu atamada kamu yararı ile hizmet gerekle
rinin gözetilmediği yolunda dosyada herhangi bir kanıt bulunmamakta
olulp, dava konusu işlemde hukuka aykırılık ve bu işlemin iptali yönün
de verilen temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan, yasalarla kendisine verilen görevleri süratli ve etkin bir
biçimde yerine getirmekle yükümlü olan idarenin boş bulunan kadrolara
uygun elemanlar atamak konusunda takdir yetkisine sahip bulunduğu, bu
takdir yetkisinin uygun görülen seçenekler arasında tercihte bulunma
hakkı ile ihtiyacı giderecek sayıdaki personeli belirleme yetkisini de
içerdiği ve idari yargı yetkisinin bu şekilde tesis edilen işlemin ye-
rindeliğinin değil, hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı bulunduğu
açıktır. Sözüedilen sebeble, Bilecik Bayındırlık ve İskan İl Müdürlü-
ğünde mimara duyulan ihtiyacın davacının atanması ile karşılanacağını
haklı gösteren bilgi ve belgelerin idarece sunulmadığı yolundaki mahke
me kararı gerekçesinde de hukuka uyarlık bulunmamıştır.
Ayrıca, davacının dava konusu işlem tesis edilirken eşinin İzmir Baro-
suna kayıtlı serbest avukat olarak çalışmasına karşılık eş durumunun
dikkate alınmadığı yolundaki iddiasına gelince;
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 418 sayılı Kanun Hükmünde Karar-
name ile değişik 72.maddesinin 2.fıkrasının işlem tarihinde yürürlükte
bulunan metninde "Yeniden veya yer değiştirme suretiyle yapılacak ata-
malarda, aile birimini muhafaza etmek bakımından kurumlar arasında ko-
ordinasyon sağlanarak memur olan diğer eşin de isteği halinde ataması,
atanmaya tabi tutulan memurun atandığı yere 74. ve 76.maddelerde belir
tilen esaslar çerçevesinde yapılır..." hükmü yer almaktadır.
Yasa koyucunun bu hükümle, Anayasanın 41.maddesine koşut olarak, aile-
yi parçalanmaktan kurtarmak, bireylerini bir arada tutmak suretiyle ai
lenin huzur ve mutluluğunu devam ettirmek ve bu yolla kamu görevlileri
nin ailevi kaygılardan uzak bir biçimde kamu hizmetlerini verimli, et-
kin ve sağlıklı bir biçimde yürütmeleri için gerekli ortamı sağlamak
amaçlarını taşıdığından kuşkuya yer yoktur. Anayasanın ve 657 sayılı
Yasanın sözü edilen düzenlemelerine göre, aynı kurumda çalışan eşler-
den birinin hizmetin başka bir yere naklini gerekli kılması halinde,
diğer eşinde isteği varise coğrafi bakımdan aynı veya aile bütünlüğü-
nün bozulmasına yol açmayacak kadar yakın bir yere; eşlerin ayrı kurum
larda çalışmaları halinde ise diğer eşin çalıştığı kurumla gerekli ko-
ordinasyon sağlanmak suretiyle bu eşin de, isteği halinde, aynı veya
yakın yere naklinin yapılması idare için bir yükümlülüktür.
Kamu görevlisinin eşinin serbest meslek sahibi olması halinde ise duru
mun farklı boyut kazancağına işaret etmek gerekir. Bir kamu görevlisi-
nin, kamu hizmetinin gerekli kılmasına karşın, eşinin mesleğini ser-
best olarak yürütmekte olduğu öne sürülerek, isteği olmadıkça, başka
bir yere nakledilemeyeceği gibi bir anlayış; idarenin bütün işlem ve
eylemlerinin ortak hedefi olan kamu yararını sağlamak amacının gerçek-
leştirilmesini kişilerin subjektif karar ve tutumlarına bağlı kılmak
sonucunu doğurur ki; hukuken benimsenemez.
Öte yandan, başta da değinildiği gibi, eşi aynı veya başka bir kamu ku
rumunda çalışmakta olan bir kamu görevlisinin, kamu hizmetinin gerek-
tirmesi halinde, eşinin de doğrudan veya kurumlararasında gerekli koor
dinasyon sağlanmak suretiyle naklinin yapılabilmesine karşılık, eşi
serbest meslek icra eden bir kamu görevlisinin naklinin serbest çalı-
şan eşin istek ve iradesine bağlı tutulması yolundaki bir anlayış,
ikinci durumda olanları öncekilere göre ayrıcalıklı bir duruma sokması
nın yanısıra kamu hizmetlerinin yürütülmesi açısından da büyük sakınca
lar yaratır ki; 657 sayılı Yasanın 72.maddesinin amacıyla bağdaşmayan
böyle bir yol kabul edilemez. Bu itibarla davacının bu iddiasının da
hukuken geçerli bir yönü bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile İda-
re Mahkemesi kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun
49.maddesinin 1/b.fıkrası uyarınca bozulmasına karar verildi.

(DAN-DER; SAYI:91)
BŞ/ES