Mesajı Okuyun
Old 02-11-2007, 02:11   #2
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Açıkçası bu tip davaların sonucuna ilişkin olarak net yanıtlar vermenin doğru olmayacağını düşünüyorum. Zira işin içine "haksız rekabet", "marka" hele ki "tanınmış marka" gibi kavramlar girince bilirkişi raporları davalarda büyük rol oynuyor. Bu tip davalara ilişkin kanaat oluştururken Yargıtay içtihatlarının size daha iyi yol göstereceğini düşünüyorum. Tavsiyem odur ki ulaşabildiğiniz kadar çok karara ulaşıp onları değerlendiriniz...

Anladığım kadarı ile bahsi geçen tıp merkezi tescil için herhangi bir başvuru yapmış değil. Tescilsiz olarak tabelasında "İPEKYOL" ibaresini kullanmakta. Bu bağlamda davacının da talebi doğrultusunda haksız rekabet ve neticelerine ilişkin olarak TTK.m. 56 vd. hükümleri kapsamında inceleme yapılacak. TTK m. 57/V hükmü uyarınca ;

"Başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticaret işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, hususiyle başkasının haklı olarak kullanıldığı ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalariyle iltibasa meydan verebilecek surette, ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak veyahut iltibasa meydan veren malları, durumu bilerek veya bilmeyerek, satışa arz etmek veya şahsi ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elinde bulundurmak" iyiniyet kurallarına aykırı sayılmaktadır.

Cevapları İpekyol markasının tanınmış marka olarak kabul edildiği varsayımı ile vereceğim; (Yanılmıyorsam TPE nezdinde de tanınmış marka olarak tescillidir-bunu da gözetirsek-)
Bir tıp merkezinin tabelasında İPEKYOL markasının esaslı unsuru olan "İPEKYOL" kelimesini kullanıyor olması yukarıda anılı maddede bahsi geçen iyiniyet kaidelerine çok da uygun düşmemektedir. Her ne kadar tıp merkezinin yer aldığı mahalle adı İPEKYOL olsa da tanınmış markalar, tanınmış olarak nitelendirilmeyen markalara oranla çok daha kapsamlı korumaya tabii bulunduklarından Mahkemece yapılacak değerlendirmelerde de tanınmışlık hususu çok önemli ölçüde gözetilecektir. Çünkü tanınmış markalar, marka mevzuatına göre, sadece tescil kapsamına giren mal ve hizmetler açısından değil benzer olmayan mal ve hizmetler açısından da korunmaktadır. Tanınmış markalar açısından söz konusu olan bu istisnai durum neticeleri ve koruma kapsamının genişliği bakımından oldukça büyük önem taşımaktadır.

Davacı taraf dilekçesinin "sonuç ve istem" kısmındaki istemler nedir bilemiyorum ancak Mahkemece haksız rekabetin var olduğuna karar verildiği takdirde Türk Ticaret Kanunu m.58 uyarınca davacı yanın da talebi/talepleri doğrultusunda hüküm kurulacaktır.

Tanınmış marka ve haksız rekabet olgularının bir arada bulunduğu bir Yargıtay kararını incelemeniz ve yardımcı olması açısından alıntılayayım;
Alıntı:
T.C.YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2003/6890 K. 2004/1337
T. 16.2.2004

DAVA : Taraflar arasında görülen davada İzmir Asliye 1. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 14.03.2003 tarih ve 1998/2604-2003/157 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Dilek Çakıroğlu tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, 1985 yılından beri gıda sektöründe faaliyet gösteren müvekkilinin, piyasada tanınmış marka statüsünde olan Pınar markası adı altında pekçok ürünü bulunduğunu, davalının müvekkili adına 21.05.1985'den beri tescilli olan "Pınar Yem" markası ile iltibas yaratacak şekilde "Umtaş Pınarcık Yem", "Pınar Yem Umtaş", "Pınar Umtaş", "Pınar Un" gibi ibareleri ürünlerinin ambalaİlarında, tabela ve araçlarında kullandığını ileri sürerek haksız rekabet ve markaya tecavüzünün tespit ve men'ine, sonuçlarının ortadan kaldırılması için tüm tedbirlerin alınmasına, haksız rekabete konu mamul ve reklam malzemelerinin toplatılmasına ve hükmün ilanına karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, müvekkilinin ticaret ünvanını 1986 yılında tescil ettirerek o tarihten beri Umtaş Pınar markası adı altında un ve yem ürettiğini ve Malatya çevresinde pazarlandığını, bu gerçek karşısında davacı iddialarının geçersiz olduğunu, markaların karıştırılma ihtimali olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, hakkında tanınmışlık kararı bulunan davacıya ait tescilli markanın baskın ve tanıtıcı sözcüğü olan Pınar ibaresinin, davalı tarafından izinsiz olarak tescil tarihinden sonra üretilip satılan un ve yem ürünlerinde marka gibi kullanılmasının, fabrika üzerinde işletme adında ve ticaret unvanında tanıtıcı ve baskın ek olarak yer verilmesinin TTK.nun 56-57 maddeleri gereğince markaya tecavüz suretiyle haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle davalının, davacıya ait tescilli markaya tecavüzünün tespiti ve haksız rekabetinin men'i ile haksız rekabete konu mamullerin reklam ve malzemelerinin toplatılmasına, üretim ve satışının önlenmesine, hükmün ilanına karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2.200.000 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 16.2.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


NOT: Aslında bu soru kesinlikle gecenin bu saatinde yanıtlanmaması gereken bir soru! Umarım berrak zihin ile cevabımı tekrar okuduğumda pişman olmam Saygılar,