Mesajı Okuyun
Old 27-10-2007, 08:41   #3
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Sayın niliş

Öncelikle iş güvencesinin kapsamına ilişkin bir değerlendirme yapmak gerekir. İş güvencesi hükümleri 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi çalışanların bir kısmına uygulanmaktadır. Yine aynı Kanun’un 116. maddesi uyarınca iş güvencesine ilişkin hükümler 5953 sayılı Basın İş Kanunu çalışanlarına da uygulanmaktadır. Ancak 4857 sayılı İş Kanunu’nda, Deniz İş Kanunu’na tabi çalışanlara da iş güvencesi hükümlerinin uygulanacağına ilişkin bir hüküm yer almamaktadır. Bunun yanında Basın İş Kanunu’nun 6/son maddesinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun iş güvencesi hükümlerinin bu Kanun’a da uygulanacağı yazılı iken 854 sayılı Deniz İş Kanunu’nda bu yönde bir hüküm de bulunmamaktadır. Dolayısıyla iş güvencesine ilişkin hükümler 4857 sayılı İş Kanunu ve 5953 sayılı Basın İş Kanunu’na tabi çalışanlara uygulanmaktadır. Deniz İş Kanunu ve Borçlar Kanunu’na tabi çalışanlara ise anılan hükümler uygulanmamaktadır.

Bu noktada bir görüşü de dile getirmek gerekir. Sendikalar Kanunu’nun 30. maddesinde hangi yasaya tabi olup olmadığı önemsenmeksizin işyeri sendika temsilcisinin işe iade davası açma hakkı bulunduğuna yönelik bir düzenleme bulunmaktadır. Bu hükümden kıyasla iş kanunları ve Borçlar Kanunu’na tabi çalışanların da iş güvencesi hükümlerinden yararlanmasının önü açılmalıdır denmektedir. Ancak ben bu görüşe katılmıyorum.

Bunu belirttikten sonra müvekkilinizin hangi kanuna tabi çalıştığını tespit etmek gerekir. 854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun kapsamı(madde 1)

Bu kanun denizlerde, göllerde ve akarsularda Türk Bayrağını taşıyan ve yüz ve daha yukarı grostonilatoluk gemilerde bir hizmet akti ile çalışan gemiadamları ve bunların işverenleri hakkında uygulanır.”

olarak belirlenmiştir.

Gemi adamı ise(madde 2)

Bir hizmet aktine dayanarak gemide çalışan kaptan, zabit ve tayfalarla diğer kimselere "gemiadamı" denir.”

şeklinde tarif edilmiştir.

Görüldüğü üzere Deniz İş Kanunu’nun kapsamı belirlenirken hep “gemi” esasından hareket edilmiştir. Keza işveren ve kaptanın tarifinde de

Gemi sahibine veya kendisinin olmıyan bir gemiyi kendi adına ve hesabına işleten kimseye "işveren" denir

Gemiyi sevk ve idare eden kimseye veya zorunlu sebeplerle görevi başında bulunmaması halinde ona vekalet eden kimseye "kaptan" denir.”

“gemi” temel hareket noktası olarak alınmıştır.

Dolayısıyla müvekkilinizin hangi yasa kapsamında olduğu araştırılırken kendisine verilen unvana ya da yaptığı işe verilen ada değil fiilen yaptığı işin niteliğine bakmak gerekir. Eğer çalışma mecrası gemi değilse kendisine kaptan, miço ya da her ne denirse densin Deniz İş Kanunu’na tabi çalışılmadığı görüşündeyim. Somut olayınızda gemide yapılan bir çalışma söz konusu değildir. Karada yapılan işin ne olduğunu tam olarak açıklamadığınız için ne olduğunu bilmiyorum. Ama İş Kanunu’nun kapsamına ilişkin diğer kurallara bir aykırılık yoksa İş Kanunu’ tabi bir çalışma olduğu söylenebilir.

Tüm bu nedenlerle “sizin de belirttiğiniz gibi” savunmanızı müvekkilinizin İş Kanunu’na tabi bir çalışan olduğu üzerine kurmanızı öneririm.

Saygılarımla