Konu: Yorumsuz
Mesajı Okuyun
Old 28-04-2004, 16:39   #16
sbudak

 
Varsayılan

Alıntı:
Gerek adli gerek idari gerekse yüksek yargı organlarındaki hakimlerin, Devletten yana tavır aldıklarını görmedim...


Sayın Çaba, ülkemizde her seviyede görev yapan hakimlerimizin zihni dönüşüm yaşaması gerektiğine ısrarla inanıyorum. Sadece hakimlerimizin değil avukatlar da dahil olmak üzere tüm Türk Hukukçularının ve hatta tüm toplumun zihni dönüşüm yaşaması gerektiğine inanıyorum. Ama tabi konuyu dağıtmamak amacıyla ve önemi sebebiyle yargılamada karar verme konumunda olan hakimlerimiz için bunu özellikle belirtiyorum. Bu konuda farklı düşündüğümüz ortada. Farklı düşüneceğiz ki ortaya koyduğumuz düşüncelerin kritiğini başkalarından önce kendimiz yapalım ve duygulardan mümkün olduğunca uzak akılcı tespitlere ve sonuçlara ulaşalım. Farklı düşünüyor olmamız düşüncelerimizi daha geniş bir şekilde açıklamamız için bir vesile de oluyor böylece. Farklı düşünmenin bu getirilerini seviyorum.

Alıntı:
...Sistem işleyişindeki bozukluk ve yanlışlıkların Devlet lehine karar verilmesi şeklinde algılanması bana göre yanlış bir düşünce tarzı. Bireysel özgürlükler konusundaki yaklaşım tamamen kanunlarla ve izlenen politikayla ilgilidir...


Sistemin işleyişi devlet lehine karar verilmesini nasıl sağlıyor, böyle örnekler de yaşanıyor mu bilmiyorum. Bireysel özgürlük konusundaki yaklaşım büyük oranda siyaseten yapılan tercihlere bağlı olarak yasal düzenleme konusu olduğu doğru. Ama tamamen bununla ilgili dersek o zaman yanlış. Ülkemizde özgürlükler ile ilgili iyileştirmeler getiren veya özgürlükleri daha güvenceli kılan düzenlemeler yapılmasına karşın bu iyileştirme ve güvencelerin uygulamaya yansımaması konunun sadece yasal düzenleme ile ilgili olmadığını ortaya koyuyor sanırım. Bu sorunun yaşanmasında kolluğun tutumunun olduğu kadar yargının yaklaşımının da etken olduğunu düşünüyorum kendi adıma. Sayın Kılıç yargıç ahlakında sorun var dedi ben de yargıç zihniyetinde sorun var diyorum. Kendini devletin bir memuru, devlet koruyan ve gözeten ve devletten yana düşünsel tavır alması gerektiğine inanan bir konumda gören yargıç zihniyetinde sorun var. Böyle bir yargıç zihniyetinin olduğu ülkede yargının, bireylerin hak ve özgürlükleri konusunda hassasiyet gösterdiğini söyleyebilir miyiz. Türkiye gibi bu tür ülkelerde tarafsız, hak ve özgürlüklerin teminatı olması gereken yargıçların devletin veya belirli resmi makamların görüşüne zihinsel ve düşünsel olarak kendini bağlı hissettiği ve verdiği kararların devletin yada kimi resmi makamların görüşü ile ters düşmesini tercih etmediği görülmekte, gözlenmektedir. Tabi görmek istemeyen için değil. Böyle bir sonucun doğmasında, istenilen ve olması gereken nitelikte yargının bağımsızlığının sağlanamamış olmasının ve yargıçlarımızın kimi yetkili kimi yetkisiz ama etkili çevreler ile ters düşen karar vererek bunların hışmına uğrama korkusunun bulunduğunu da görmemiz gerek. Yargının bağımsızlığının anlam ve önemi de zaten burada kendini gösteriyor. Yargıçlarımızın bahsettiğim bu yaklaşımları devlet ile birey haklarının karşı karşıya geldiği özel hukuk çekişmelerinde değil kamu hukuku niteliği olan yargılamalarda (ceza ve idari yargılama ile anayasa yargılaması) kendini göstermektedir.

Türkiye’de yargıç zihniyetinde sorun olduğunun en çarpıcı örneği Anayasa Mahkemesi ve kararlarıdır. Tüm dünyada devletin, bireylerin hak ve özgürlüklerine yapılan müdahalelerini önleme, bireylerin hak ve özgürlüklerinin teminatı olma, hak ve özgürlük alanının evrensel kabullerin dışında kısıtlanmasını engelleme gibi bir fonksiyonu olan Anayasa Mahkemeleri Türkiye’de tersine işeyen bir durumda. Türkiye’de Anayasa Mahkemesi, birey hak ve özgürlüklerinin genişlemesine karşı devleti ve devlet alanını koruma fonksiyonunu yerine getiren bir konumda. İşte tüm dünyada Anayasa Mahkemeleri’nin kuruluş amacı ve yerine getirdiği misyon bu iken ülkemizde Anayasa Mahkemesi’nin tersine işleyen misyonu Türkiye’de yargıç zihniyetinde sorun olduğunu başka hiçbir açıklamaya gerek bırakmayacak açıklıkta ortaya koyuyor. Anayasa Mahkemesi’nin hangi kararları bu nitelikte diye düşünen ve tartışmak isteyenler olabilir. Bu kararlara değinmeyi ve isteyen olursa konuşmayı da isterdim ama o zaman siyasi niteliği olabilecek konuları tartışma gündemine taşımış olacağımızdan ve bu, Türk Hukuk Sitesi’nin forum prensiplerini zorlamak anlamına geleceğinden bu forumda konuyu burada sınırlamak gerektiğine inanıyorum.