12-10-2007, 13:12
|
#1
|
|
Saman Sarısı
SAMAN SARISI
“Seher vakti habersizce girdi gara ekspres
kar içindeydi
ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım
peronda benden başka da kimseler yoktu”
Böyle başlar Saman Sarısı.
Ben uzun şiirleri sevmem ama Saman Sarısı’nı severim.
“iki şey var ancak ölümle unutulur
anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü”
Saman Sarısı bir öykü aslında ama şiir tadındadır; şiir kokar, hatta şiiri duyarsınız. Anlatılan, fotoğraflanmış, önünüze serilmiştir; görüp irkilirsiniz bazen.
“bir mangaydılar
kısa konçlu çizmeleri pantolonları ceketleri
kolları kollarında gamalı haç işaretleri
elleri ellerinde otomatikleri vardı
omuzları miğferleri vardı ama başları yoktu
omuzlarıyla miğferlerinin arası boşluktu
hattâ yakaları boyunları vardı ama başları yoktu
ölümlerine ağlanmayan askerlerdendiler
yürüdük
korktukları hem de hayvanca korktukları belli
gözlerinden belli diyemem
başları yok ki gözleri olsun
korktukları hem de hayvanca korktukları belli
belli çizmelerinden
korku belli mi olur çizmelerden
oluyordu onlarınki”
Saman Sarısı, büyük bir saman balyasıdır; taşımak yorar insanı; siz onu taşımak yerine bir saman çöpünü alır kürdan niyetine, dişlerinizi karıştırırsınız.
Popüler olmuş şarkılardan bilirsiniz
“sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
işin kolayına kaçmadan ama”
dizelerini.
Bu dizelerin Saman Sarısı’nda yer aldığını bilmezsiniz.
Ah! Siz şiir sevmezsiniz ki...
08.08.2006
|