Mesajı Okuyun
Old 11-10-2007, 18:28   #39
üye15755

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hakan ÇIRAK
Şimdi hepiniz gidiyorsunuz sayın meslektaşlarım, icra dairelerine... makbuz karşılığı ödeyeceğiniz harç, yolluk v.s. paralardan da ziyade parayı cebinize koyarak... arşivden ya da raftan dosya çıkar, al para (makbuzsuz)... Borçludan tahsilat var, Reddiyat.. biraz para mı kaldı dosya da ne (makbuzsuz)... Borçluya tebligat usulsüz mü, kesinleşmedi mi takip yani... aaa ne olacak, eh işte müdür bey yardımcı ol canım, kaç yıldır beraber çalışıyorz şu adliyede... 89/1 gönderemeyecek miyiz şimdi üçüncü şahıslara... yahu tapuyada yazılacak, tebligat ne kadar 3,5 mu.. al canım şo 10'u (makbuzsuz) yoruluyorsunuz akşama kadar burada. sizin işlerde zor tabi.. Ya benim iş acele, muhafaza da yok benim haczi öne alabilir miyiz, sizi görürüm memure hanım. Bizim tahliye de çok yorucuydu beee, valla bi yemeği hak ettik, şöyle boğazda bir masa donatalım daireye öyle geçersiniz memur bey...

öte yandan idealist olsanız, taviz ve rüşvet vermeseniz: takip talebindeki virgül hatası bahane edilir. bir hacizde mimlenirseniz rüşvet vermeyen avukat diye ikinci haczi burnunuzdan getirirler. Basit bir tebligat, basit bir müzekkere için kaç defa git gel yaptırırlar adama... Git mercie şikayet et derle... orada işçi misiniz, amele mi, avukat mı nesiniz hiç belli değildir ilk okul mezunu icra müdürünün karşısında...

çook dertliyim çook... ne ideallerle okuduğum hukuk fakültesini bitirdiğime mi pişman olayım, hala bu mesleği sürdürdüğüme mi... kime dert açayım kima yanayım...

yani kral çıplak... bizim en büyük meselemiz de bu... bu anlattığım gerçeklerin en büyük müsebbibi mesleğin yüz karası bazı avukatlar... ve hakiminden savcısına, meclisinden cumhurbaşkanına herkes bu fiili ve kanun dışı durumu biliyor ve kimse de bir adım atmıyor. Herkes bunu adeta meşru görüyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne savunma verecektim. Dışişleri Bakanlığı çok ivedi dosya sureti ve hukuki mütalaamı bekliyordu. İcra Müdürlüğüne gittim ve durumun ciddiyetini aktarak dosyanın arşivden çıkarılmasını istedim. Gün perşembeydi ve iç işleri bakanlığı aynı günü son gün olarak tayin etmişti. Dosyayı çıkaran görevli, bugün çıkarırım ama 20 YTL masrafı olur dedi. Bu masrafın ne demek olduğunu biliyordum ama şimdi idealize ettiğim fikirleri o cahille tartışıp süreleri kaçırmak durumunda değildim. Dedim ki ne mazrafı dosyayı çıkar çok ivedi dedim. Yok aabi (nereden ağabeyi oluyorsam, avukat bey yok yani) dedi, o zaman haftaya geleceksin. Beynimden vurulmuşa döndüm adamın Rüşvet iştahı, A.İ.H.M , Dışişleri Bakanlığı hiç bir kurum ve kavram dinlemiyordu. Allahtan lise mezunu bir müdürdü dairenin amiri de gidip durumu ona izah ettim. durumun ciddiyetini anlayınca tecahül-ü arif yaparak çalışanına " ne masrafı oğlum, dosya çıkarmak için masraf almıyoruz karıştırıyorsun" dedi. hadi avukat beyin işini hemen haledin dedi. haftaya gelecek dosya 7 dk. içinde önüme geldi. yani her birgün 1 dakikaya sığdı. Dairede dosya çıkarmakla muvazzaf kişi de memur değildi galiba. hangi sıfatla ve kanuni dayanak ile orada o görev verilmişse kendisine, onu da anlamış değildim.

felan filan.. daha neler neler anlatabilirsiniz bu konuda sizler de kim bilir...

benim amacım bu mevzuu hikayeleştirmek değil...

rüşvet vermeyen, dürüst ahlaklı bir hukukçu jenerasyonun oluşması için bayraktarlık yapmaktır. Gelin canlar bir olalım, kurulu bu düzeni kökünden kazıyalım... bu düzen var oldukça hiçbirimiz hukuktan, hukukçuluktan, adaletten, ideallerden bahsedemeyiz. Buna hakkımız olamaz...
gelin yıkalım.. Ahlaktan, edepten, hukuktan ayrılmayalım. Rüşvet vermeyin. Vermediğiniz rüşvetten dolayı başınıza bir şey gelirse (işinizin sürüncemede bırakılması gibi) bu uğurda "varım" diyen arkadaşlar hemen o adliyeye gidelim ve varlığımızı toplu olarak hissettirelim. Toplu baskı oluşturalım.

Rüşvet vermemekten dolayı mağdur edilirsek, hepimiz birden mağdur edilen meslektaşımızın yanına koşalım, hemen o an o gün olay yerine damlayalım. Tavrımızı toplu olarak gösterelim.
Bu hem avukatlığın saygınlığı açısından mühim, hem de hukukun tecellisi bakımından önemli bir unsurdur.
Bu, samimi muzdarip olan ve yukarıya sayısız mesaj göndermiş arkadaşlarımızın hayır demeyeceği bir eylem biçimidir.
Koordinasyon için de telefon numaralarımızı verebiliriz.

Ne dersiniz?


Muhrem üstadım Av. Armağan KONAYLI;
Zaten suçun en büyüğü, rüşvet vererek işlerini hızlandırmak isteyen avukatlarda... Bunu dile getiren bir mesajdı yukarıda yazdıklarım. Bu meyanda, suçun büyüğünün bizde olmasından dolayı, yine biz ile işe başlamak gerektiğini belirttim. Rüşvet alma noktasındakilerin Rüşvet almalarını değil, rüşvet veren avukatın "rüşvet vermesini" eleştirdim ve sorunun büyüğünün bu olduğuna dikkat çektim. Çözümü de yine bizde, kendimizde buldum.

bu ayırımı zaten yapmış olduğumu ortaya koymak için, sizin temas ettiğiniz noktaları havi ifadelerimin altını çiziyorum yukarıda... teşekkürler...

Ve muhterem hukukçular;

"Rüşvet VERMEYELİM"

Rüşvet vermemeten dolayı mağdur ediirsek, toplu hareket ederek o yerde sorun (aslında sorun değil, doğruyu haykırmak) çıkaralım. Bu eylem biçimi yaygılaştıkça rüşvet verme iradesi ortadan kalkınca, alma iradesi kerhen de olsa kalkacaktır. Zira rüşvet alabilmeye müsait makamlar bundan korkacaktır.

Gelin bu bir kampanyanın başlangıcı olsun...:

"Rüşvet hiçbir yerde ve hiçbir adliyede!"

kampanyası...

Yahu ne olur... bu iş için şu yukarıda dert yakınma mesajı atan meslektaşlar gönüllü olsa yine yeter... Lütfen... hadi....