Mesajı Okuyun
Old 08-10-2007, 10:45   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Pek lehinize değil ama..

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/3721
K. 2002/4247
T. 25.3.2002

...Kabule göre de, Taraflara tensip kararı ile delillerini bildirmek karşı tarafa tebliğ etmek, tanık bildirilmesi halinde tanık ücreti ve tanık celbi için gerekli masrafları yatırmak üzere kesin mehil verilemez. ( Y.2.H.D.nin 12.2.1998 T. 11394-1445 S.K. ) Bu yön gözetilmeden tensiple yazılı şekilde önel verilmesi de doğru bulunmamıştır.



Alıntı:
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 1997/14394
K. 1998/1445
T. 12.2.1998
• KESİN SÜRE VERİLMESİ ( Davacıya İlk Oturumdan Önce Tanıklarını Bildirmesi İçin )
• DAVACIYA İLK OTURUMDAN ÖNCE KESİN SÜRE VERİLMESİ ( Hukuki Sonuç Doğurmaması )
1086/m.163,178,212,241
ÖZET : Davalının cevabı alınmadan veya bunun için gereken süre geçmeden ve taraflar arasındaki ihtilaflı konular belirlenmeden, davacıya ilk oturumdan önce tanıklarını bildirmesi için kesin süre verilmesi hukuki sonuç doğurmaz.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 163. maddesi gereğince taraflara

kesin süre verilirken bu sürenin yasaya uygun ve yeterli olmasına, tarafların sav ve savunma haklarını kısıtlayacak nitelikte bulunmamasına özen gösterilmesi gerekir.

Taraflara tensip kararı ile delillerini bildirmek, karşı tarafa tebliğ etmek, tanık bildirilmesi halinde tanık ücreti ve tanık celbi için gerekli masrafları yatırmak üzere tebliğ tarihinden itibaren on beş günlük kesin süre verilmiştir.

Oysa, davada önce; dava dilekçesi ve layihalar verilecek, varsa ilk itirazlar ve diğer usuli itirazlar bildirilecek, Hakim esas hakkında araştırmaya girmeden önce dava şartlarının mevcut olup olmadığını belirleyecek, dava şartları mevcut ise esas hakkında araştırmaya girecektir.

( HUMY md. 178-212 )

Hakim davanın esasına girince ise, öncelikle iki taraf ve varsa vekillerini dinleyecek mümkünse tarafları sulha teşvik edecek, sulh olmazlarsa ve dava yargılama ve hüküm için gereği gibi açıklığa kavuşmamış ise, delil ibrazını isteyecek ( HUMY md. 213-217 ) işte bu safhada davanın çabuk ve en az masrafla yürütülmesi için taraflara delillerini hasren bildirmek ve ibraz etmek, tanık listesi vereceklerse tanıkların hangi husus için dinleneceklerini beyan etmek üzere ( HUMY md. 241/2 ) kesin önel verecek, bundan sonra delillerin incelenmesine geçilecek takdiri delillerden olan tanık dinlenmesine karar verecekse bu safhada tanıkarın usulüne uygun celp ve dinlenmesi için önel veya kesin önel verecektir. ( HUMY md. 217 )

Davalının cevabı alınmadan, taraflar arasında ihtilaflı konular belirlenmeden davacıya delillerini hasren bildirmesi için usulüne uygun önel verilmemesine rağmen davacı süresi içinde tanık listesi vermiş ve tanıklarını duruşmada hazır bulunduracağını beyan etmiştir. Bu yönler gözetilmeden tanıkların Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasından belirtilen safhalardan sonra usulüne uygun celp ve dinlenmesi gerekirken, tarafların sav ve savunma haklarını kısıtlayacak şekilde tensip kararıyla yasaya aykırı kesin önel verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oyçokluğuyla karar verildi. 12.2.1998

KARŞI OY YAZISI

Davacının temyiz sebeplerine iyi bir şekilde yaklaşabilmek için Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 179. maddesinin 3156 sayılı kanundan önceki hüküm ile 3156 sayılı kanunla değişik biçimini karşılaştırmak gerekir. Maddenin değişiklikten önceki halinde dava dilekçesinde nelerin olacağı sayılmış, delillerin dava dilekçesinde gösterilmesi hükmü konmamıştır. 3156 sayılı kanunla yapılan değişiklikten sonra ( md. 179/3 ) dava dilekçesinde

delillerin nelerden ibaret olduğu yazılmalıdır. Hükme eklenmiştir. Buna göre ibaret sözünden anlaşılacağına göre davacı dava dilekçesinde delillerini hasretmiş olacaktır. Delillerini hasretmiş olan davacı sonradan yeni delil gösteremeyecektir. Dilekçeye sair kanuni deliller diye yazmasının bir anlamı olmayacaktır. Örneğin davacı dava dilekçesinde yemin delillini göstermemiş ise davacı yemin deliline baş vuramayacak, mahkemede davacıya yemin teklifinde hakkı olduğunu hatırlatamayacaktır. ( Baki Kuru HUMK cilt 5, Sayfa 4959 ) Davacı ve davalı tarafın delil ikamesinin davaya cevaptan yada cevaba cevaptan veya ilk itirazlar hakkında karar verdikten sonra verilir, gibi delil ikamesinin davaya duruşmaya başlandıktan sonra şu aşamada olacaktır. Biçiminde bir yasa hükmü yoktur. Sadece yazılı deliller hakkında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 180. maddesi değişik hüküm koymuştur. O da ilk oturumda on günlük kesin süre verileceğine dairdir.

Somut olayda davacı dava dilekçesinde delil olarak nüfus kaydı ve tanık deliline dayanmıştır. Mahkeme, tensip kararıyla tanık delillerinin toplanması için tanıkların isim ve adreslerinin belirtilmesi, yol giderleri ve tebligat giderlerinin yatırılması için kararın yerine getirilebileceği uzun bir sürede tanınarak kesin mehil verilmiştir. Kesin sürenin verilmesi Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 77, 159 ve 163. maddelerine, 9.10.1996 gün ve 6/12 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gerekçesine uygundur. Hakim tensiple ikame edilmiş, delillerin toplanmasına karar verdi. Delil ikamesini ve delil toplanmasını dava içinde bazı aşamalara bağlamak Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 179. maddesinin 3156 sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki haline dönmek olur. Mahkeme hükmünün onanması düşüncesindeyim.

yarx