Mesajı Okuyun
Old 01-10-2007, 19:16   #5
Av. Levent Kıray

 
Varsayılan Sorumluluk hekimdedir.

Cezai yönden benim kanım, hekimin "taksirle ölüme sebebiyet vermek"ten sorumlu tutulacağı yönündedir. Burada "bilinçli taksir"in teşekkül ettiğini ise düşünmüyorum.
Hukuki sorumluluk yönüne bakarsak, hekim "vekil" gibi sorumludur; vekil de işçinin göstereceği dikkat, özen ve sadakati göstermekle yükümlüdür.
[Vekilin sorumluluğu genel olarak işçinin sorumluluğuna ait kurallara bağlıdır. Vekil işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. (BK.321/1 md.) O sebeple doktorun meslek alanı içerisinde olan tüm kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2004/12088
Karar No: 2005/1728
Tarih: 07.02.2005]
Bu durumda hekimin, ağır bir maddi-mânevi tazminat sorumluluğuyla karşıkarşıya kalacağı aşikârdır.
Hastanın vücudunda hortum unutulması da hekim açısından "görevinden ayrılabilir salt şahsi kusur" olarak kabûl edilecektir. Bu hâlde ise içtihat gereği, hekim bir Kamu Hastahanesine bağlı çalışıyor olsa bile, Devletin (Sağlık Bakanlığının) sorumluluğuna gitmek zorunda kalmadan doğrudan hekime karşı dava açılabilecektir.
"Hekimlerin Hukuki Sorumluluğu" adlı makalemdeki bununla ilgili bölümü aktarıyorum ve iyi çalışmalar diliyorum.

"...hasta tazminat davasını idarî yargıda “tam yargı davası” adı altında sadece Sağlık Bakanlığı’na karşı açabilir...

...Yargıtay da bu ilkeyi benimsemekle birlikte bazı özel durumlarda, zarar Kamu Hastanesinde meydana gelse bile Tazminat Davasının doğrudan doğruya hekime karşı açılabileceğini kabul etmiştir. Davanın doğrudan hekime karşı açılabilmesi için, görevinden ayrılabilir salt kişisel kusur ölçütü kabul edilmiştir. Aşağıdaki kararda da görüldüğü üzere, hastanın kolunun kesilmesiyle sonuçlanan eylem, hekimin tamamen şahsi kusurundan kaynaklandığı için Devletin sorumluluğuna gidilmemiştir.

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

E. 2001/4-595
K. 2001/643
T. 26.9.2001

• TAZMİNAT TALEBİ (Hastaya Müdahalede Gecikerek Kolunun Kesilmesine Sebep Olan Doktora Karşı Açılan Davada Husumet)
• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASINDA HUSUMET (Doktorun Hastaya Müdahalede Gecikmesi Nedeniyle Hastanın Bir Kolunu Kaybetmesi Nedeniyle Açılan)
• HUSUMET (Doktorun Kusurlu Davranışıyla Hastanın Vücut Bütünlüğünde Zarar Meydana Gelmesi Halinde Doktora Karşı Tazminat Davası Açılabilmesi)
• DOKTORUN KUSURLU DAVRANIŞIYLA HASTANIN VÜCUT BÜTÜNLÜĞÜNDE ZARAR MEYDANA GELMESİ (Doktora Karşı Tazminat Davası Açılabilmesi)
• TEDAVİDE GECİKME NEDENİYLE VÜCUT BÜTÜNLÜĞÜNDE ZARARA SEBEBİYET VERME (Doğrudan Doktora Karşı Tazminat Davası Açılabilmesi)

2709/m.129 657/m.13 1086/m.76


ÖZET : Devlet hastanesinde görevli ve memur olan davalı doktorun hastası olan davacıya zamanında ve gerekli tedaviyi yapmayarak bir kolunun omuzdan kesilmesine neden olduğu ve doktorun bu eyleminin görevinden ayrılabilir salt kişisel kusura dayandığı iddiası ile eldeki davanın açıldığı, yine doktorun bu eylemi nedeniyle gazetede çıkan ve istediği çıkar karşılanmayınca önce hastayla ilgilenmediği sonra isteği karşılanınca ilgilendiği ancak müdahalede geç kaldığı yönündeki bir köşe yazısı üzerine Sakarya Valiliğinin 21.7.1994 tarihli yazıları ile bu konuda başka duyumlar da bulunduğu gerekçesiyle sağlık bakanlığından müfettiş görevlendirilmesinin talep edildiği, müfettişlerce yapılan inceleme sonucunda "diğer iddiaların kanıtlanamadığı, ancak açık kırıklarda ilk 6-8 saat içinde ameliyathane ortamında debridman gerekli olduğu, bunda gecikildiği ve uygulanan antibiyotik tedavisinin de yetersiz kaldığı, doktor hakkında TCK.nın 459 maddesi ile yargılanmak üzere ceza davası açılması gerektiği" görüşüyle fezleke hazırlanıp, verilen 24.11.1994 gün ve 1994/52 sayılı lüzumu muhakeme kararı üzerine de Sakarya Asliye 1. Ceza Mahkemesinin 6.5.1997 gün ve 1995/37 e. 1997/314 k. Sayılı kararıyla Türk Ceza Kanununun 459 maddesi gereğince cezalandırıldığı, bu kararın denetimden geçerek onandığı dosya kapsamı ile bellidir. Ceza mahkemesi kararının dayanağı yüksek sağlık şurasının davalı doktor hakkındaki 18-19 eylül 1996 tarihli 191/9434 sayılı karanın depritmanında gecikilmekle birlikte antibiyotik tedavisinde de geç kalındığı, bu nedenle 2/8 kusurlu olduğu" yönündeki kararıdır. Bu olgular karşısında davalı doktorun salt idari bir görevin yerine getirilmesi sırasında zarara yol açmayıp, idari görevi cümlesinden olmakla birlikte hekimlik sanatının icrası sırasında hakkında verilip kesinleşen mahkumiyet kararıyla da belirlenen ve görevinden ayrılabilen salt kişisel kusuru ile davacı zararına yol açtığında duraksama bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemenin davanın idareye karşı açılması gerektiği gerekçesiyle davanın husumet yönünden reddine ilişkin kararında direnmesi usul ve yasaya aykırıdır.