25-09-2007, 10:58
|
#9
|
|
Her şeyden önce bu gibi durumlar bana "Avukatlık ücret sözleşmesi" nin yapılmasının ne kadar gerekli olduğunu tekrar tekrar gösteriyor."Bir musibet bin nasihattan iyidir" denir ya işte o hesap.
2 yıl kadar önce uzaktan bir tanıdığın (kendisi çok yaşlı ve hukuk konusunda ordinaryüs profesör olduğunu zannediyor) çocuklarından nafaka istemine dair olan davasını açtık.Ama ücret sözleşmesi yapmadık.Dava lehimize sonuçlandı ve hemen ardından ilamlı icra yaparak çocuğunun maaşının bir kısmına haciz koydurduk ve dosyaya düzenli olarak para gelmeye başladı.Kesinti yapılan maaşın daha fazla olduğunu önceki nafaka dosyasına gönderilen bordrodan biliyorduk ve düzeltilmesi amacıyla müzekkere yolladık.Ancak gönderilen cevapta bordrodaki miktarın yüksek olmasının sebebinin o ayki hak kazandığı prim olduğu yeniden herhangi bir prime hak kazandığı andan dosyaya gönderileceği belirtildi.Müvekkilimiz tatmin olmadı,bizi kötü avukatlık yapmakla,ihmalle suçladı.Kendisine acıdığımız için ikiye bölmüş olduğumuz vekalet ücretinin de şu anda ikinci yarısını vermiyor.Bu arada da icra dosyasına "Yatırılan para avukatlarıma ödenmesin sadece bana ödensin" şeklinde bir dilekçe koymuş.Ne azlediyor ne de "Bir ihmalimiz olduğunu düşünüyorsanız baroya şikayette bulunun" şeklindeki ısrarlarıma rağmen herhangi bir adım atıyor.İstifa edeyim diyorum ama neye dayanarak?Dosyaya eklediği dilekçe belki delil olabilir ama asıl merak ettiğim ne şekilde tanık gösterebileceğim.Bu konuda görüşlerinize ve yardımcı olabilecek Yargıtay kararlarına ihtiyacım var.
Saygılarımla...
|